müze, kültürel diplomasi için bir vasıta olabilir mi? | TED | وهل يمكن للمتحف أن يكون عميلا للدبلوماسية الثقافية؟ |
George Lucas tarafından yaratılmış bir müze, "Yıldız Savaşları" filmlerinin yapımcısı. | TED | تم تأسيس المتحف من قبل جورج لوكاس، مؤسس أفلام حروب النجوم. |
Yani bu müzeler genelde pasif, genellikle sunucu olarak müze ile bilginin alıcısı olarak seyirciler arasında pasif bir ilişki bulunuyor. | TED | وهو أن هذه المتاحف هي في العادة سلبية، لديها علاقات سلبية بين المتحف كمقدم العرض والجمهور، كمستقبلين للمعلومات. |
Bir müze açacak kadar elimizde çalıntı sanat eseri var. | Open Subtitles | لدينا ما يكفي من مسروقات الفنّ تكفي لبدء متحف كامل. |
Hadi, o Transit müze kuponunun masamda bir yerlerde olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | انا اعلم بان لدي القسائم الخاصة بالمتحف مكان ما هنا في مكتبي |
İnşaası başlamadan önce öldü ama varisi I. Ptolemaios Büyük İskender'in müze ve kütüphane için planlarını gerçekleştirdi. | TED | مات قبل بدء البناء، لكن خليفته، بطليموس الأول، نفذ خُطط ألكسندر بتشييده متحفاً ومكتبة. |
Orta Doğu'da işimi pek müze olmayan yerlerde yaptım. | TED | في الشرق الاوسط,اختبرت عملي في اماكن بدون متاحف. |
Neredeyse 1.000 kişi, müze kütüphanesine tıkabasa, bu büyük mücadeleyi izlemek için doluşmuştu. | Open Subtitles | قُرابة الـ 1000 شخص حُشروا بمكتبة المُتحف لمشاهدة المعركة الكبيرة. |
Vardığım sonuç, dünyanın en ünlü arkeoloğundan sürekli duyduğumuz cümleyle çelişiyor: "Onun yeri müze!" | TED | بعد كل ذلك، استنتاجي يتناقض مع قرار عالم الآثار الأكثر شهرة في العالم: ''هذا ملك للمتحف'' |
Bir müze ressam bulundurabilir mi ve onlara toplumların kendilerini yeniden değerlendirmeleri için değişim ajanı olmaları sağlanabilir mi? | TED | هل يمكن للمتحف استضافة الفنانين و السماح لهم بأن يكونوا وكلاء تغيير بإعادة التفكير في المجتمعات نفسها؟ |
Bu arada, müze gezin onaylandı. | Open Subtitles | بالمناسبة ، لقد تمت الموافقة على زيارتكم للمتحف |
Fakat müze Soğuk Savaş günlerinde, batının bilim adamlarına ve alimlerine kapalıydı. | Open Subtitles | ولكن خلال الحرب الباردة، وكان المتحف خارج حدود ل العلماء والباحثين الغربيين |
Sontag. müze yetkilileri, üçüncü kattaki bianele bir göz atmanı istiyorlar. | Open Subtitles | المسئولون عن المتحف يريدون إلقاء نظرة على الديوراما فى الطابق الثالث |
Ulusal müze, Babil ve Mezopotamya'nın en büyük antik hazinelerine ev sahipliği yapmıştır. | Open Subtitles | المتحف الوطني كان منزلاَ لأعظم الكنوز من حضارة بابل القديمة وما بين النهرين |
Elinde sayısız nesne tutan çok fazla müze var. | TED | هناك دائما المزيد من المتاحف مع المزيد من الأشياء. |
Beş müze gezmiştik ama Octavius evine giderken insanlarına karşı eli boştu. | TED | بعد زيارة المتاحف الخمسة، عاد أوكتافيوس فارغ اليدين لشعبه. |
Bugünün müze küratörleri eski mezarları yağmalamadı ya da ruhani nesneleri çalmadı ama geçmişteki yanlışların sorumluluğunu yine de üstlenebiliriz. | TED | لم يقم الأمناء على المتاحف اليوم بنهب المقابر القديمة أو بسرقة الأشياء الروحانية، ولكن يمكننا تحمل مسؤولية تصحيح أخطاء الماضي. |
Ve şu çok ilginçtir: Her müze diğer müzelerin sahip olduklarından | TED | وهذه قصة مثيرة للإهتمام. كل متحف أراد واحداً اكبر وافضل |
müze envanterini kontrol etmem lazım. | Open Subtitles | عليّ التحقق من قائمة الجرد الخاصة بالمتحف |
Mesele de bu baba. Smithsonian aslında 19 farklı müze. | Open Subtitles | هذا هو الأمر يا أبي، إنّه عبارة عن 19 متحفاً مختلفاً. |
Ben de bu yolu takip etmeye ve hiç müze olmayan yerlere gitmeye karar verdim. | TED | لذلك قررت المضي قدما في هذا الاتجاه والذهاب الى اماكن حيث لا يوجد متاحف على الاطلاق. |
müze güvenliği, ikisinin de giriş yaptığını gösteriyor. | Open Subtitles | أمن المُتحف يُحدّد أنّ كِلاهما كان مُسجّلاً، لكن لمْ أكن قادراً على إيجاد أيّ شخص |
Eğer Toronto'da bir müze büyük bir Tyrannosaur'a sahipse Ottawa'da bir başka müze daha büyük ve daha iyisini istiyordu. | TED | فلو أن مُتحفاً في مدينة تورنتو خرج وجمع تيرانوصور ,كبير فسوف يرغب مُتحف اخر في الحصول على اكبر منه وافضل منه. |
185 milden fazla tünel var ve sadece yaklaşık olarak bir mili halka müze olarak açık. | TED | هناك أكثر من 185 ميل من الأنفاق وفقط حوالي ميل واحد مفتوح للعامة كمتحف. |
Demek sizin de özel bir Kara müze'niz var? | Open Subtitles | آه، لذلك كان لديك متحفك الأسود؟ |
Niye müze ihbar etmedi? | Open Subtitles | لماذا أبلغَ المتحفُ عنه؟ |
Normalde müze müdürüyüm, fakat bu hafta önemli bir şahsın özel şoförlüğünü yapıyorum. | Open Subtitles | ،عادة أنا أمينة مساعدة لكن هذا الإسبوع أنا سائقة مبجلة لشخص ما مهم ومن يكون؟ |
Bu, altındaki yağmursuyu tankları ve müze ile Tayland'daki en büyük eko-çatı. | TED | وهو أكبر سطح أخضر في تايلاند. مع خزانات مياه والمتحف أسفله. |
Bir Latin küratöryal girişimiyle Smithsonian'a geldim, Latin bir müze müdürünü işe alanlara, çoğunlukla kadınlar, bu arada, kurumumuz genelinde Latin anlatılarının görünüşü yükseldi. | TED | لقد وصلت إلى مؤسسة سميثسونيان من خلال مبادرة تنظيمية لاتينية، توظف أُمناء متاحف لاتينيين، ومعظهم نساء، بالمناسبة، وقد رفعت ملف روايات اللاتينيين عبر مؤسستنا. |