Güzel müzikte ısrar etti. | TED | فقد كان مصرا على ان تكون الموسيقى جميلة. |
Fakat elbette, her müzikte olduğu gibi özünde bir şeyle ilgisi yok. | TED | ولكن فانها وكما معظم الموسيقى قد لا تعني بالضرورة شيئا |
Bildiğiniz gibi, müzikte sevdiğimiz bir şeyi alır ve ona eklemeler yaparız. | TED | أتعرفون، في الموسيقى نأخذ شيئًا ما نحبه ونبني فوقه. |
müzikte de aynısı yükseklik, ton ve şiddet için geçerli. | TED | ينطبق الأمر نفسه على الموسيقى فيما يتعلق بالحدة والنغمة وقوة الصوت. |
Fakat, klasik müzikte bu kadar uykulu hissetmenizin sizden değil, bizden kaynaklandığını düşündünüz mü? | TED | ولكن هل خطر على بالك أن السبب الذي يجعلنا نصاب بالنعاس مع الموسيقى الكلاسيكية ليس سببه أنت بل سببه نحن ؟ |
Çinli ve yerli folk müzikte, özlenen ve geçmişe tutulan içsel sesi ve yarattığım müziği büyük ölçüde yönlendiren bir duygu hissediyorum. | TED | في كلا الصينية أو الشعبية المحلية، كنت أستشعر صوتاً متأصلاً من الشوق والتمسك بالماضي، وعاطفةً تقودني بشدة نحو الموسيقى التي أصنعها اليوم. |
Daha çok tercih yapamadığınız, sadece bedeninizin müzikte bazı seslere karşılık verdiği bir seviye gibi. | TED | انه نوعا ما مثل المرحلة الاخرى عندما لا تمتلك الخيارات بعد الان وإنه مجرد جسمك يتفاعل لأصوات معينة في الموسيقى |
Müzik yüzünden diğer işlerini ihmal ediyor. Aklı fikri müzikte. | Open Subtitles | قد اهمل عمله بسبب الموسيقي كل شيء إلا الموسيقى |
ve bu günlerde müzikte yaşanan heyecan verici gelişmelere. | Open Subtitles | والأشياء المثيرة في الموسيقى هذه الأيام. |
Sen, Bird, Bud Powell, Lester Young müzikte devrim yarattınız. | Open Subtitles | أنت و بيرد و بود باول و ليستر يونغ لقد أحدثتم ثورة في عالم الموسيقى |
müzikte en sevdiğim şey şudur... birinden bir şeyler alırsın, diğerinden başka bir şeyler... alırsın ve birleştirirsin. | Open Subtitles | ما أحب عندما أفكر في الموسيقى هو كيف أنواع مختلفة من الموسيقى يمكن أن تنصهر معا نعم تنصهر وتنمج مع بعضها |
- Slow müzikte bu şekilde dans etmem. - Slow müzikte dans etmezsin demek. | Open Subtitles | أنا لا أرقص على الموسيقى الهادئة ألاتحب الموسيقى الهادئة؟ |
- Müziği bilirim! müzikte nota vardır! Bu gürültü! | Open Subtitles | أنا أعرف الموسيقى, الموسيقى لها ملاحظات, هذه ضوضاء |
Evet, Ed Vallencourt, müzikte en çok neyi seviyorsun? | Open Subtitles | إذا، إيد فالنكورت، ماذا تحب في الموسيقى ؟ |
Ben müzikte kariyer yapmayı düşünüyorum. | Open Subtitles | في الموسيقى أو ما شابه ربما نستطيع منحك وظيفة في الموسيقى |
müzikte çok iyi ama, böyle işlerde berbat. Bu evi çok sevdim ve burada olmaktan çok mutluyum. Ben de sizin burada olamızdan mutluyum. | Open Subtitles | إنه ممتاز في الموسيقى لكنه في غاية السوء مع الأدوات |
Eğer senin yanında olamıyorsam o zaman sana gönderdiğim müzikte benim sesimi duyman için dua ediyorum. | Open Subtitles | إذا لم أستطع أن أكون معكِ، ثم سأصلّي لكي تسمعي صوتي في الموسيقى التي أبعثها |
Bu kız çok asabi ama müzikte iyi. | Open Subtitles | هذه الفتاة لديها مزاج سئ ولكنها رائعه حقاً في الموسيقى |
Bu kız çok asabi ama müzikte iyi. | Open Subtitles | هذه الفتاة لديها مزاج سئ ولكنها رائعه حقاً في الموسيقى |
Herşeyle uyumluyumdur, müzikte olduğum gibi. | Open Subtitles | انا دئما اربط كل شيء اراه بالموسيقى |
müzikte Mustard ho! | Open Subtitles | الخردل على الفول أيتها العاهرة? |