Madison'daki evin anahtarı. | Open Subtitles | هو المفتاحُ إلى شُقَّتِنا الجديدةِ في ماديسن. |
Madison'daki kendi evimizi gidicez. | Open Subtitles | نحن فقط سَنُصبحُ مكاننا الخاص في ماديسن. |
Evet, Bizi Madison'da kontrol etmeniz için iyi şanslar | Open Subtitles | نعم، حظّ سعيد يُحاولُ إلى سيطرْ علينا في ماديسن. |
Neredeyse Schomburg Plaza'nın girişinin hemen önünde 110 ve Madison'dan gelen bir grup vardı. | Open Subtitles | تقريبا عند المدخل المقابل لمجمع شومبرج من عند تقاطع شارع 110 و شارع مادسون أتى مجموعة من الأشخاص |
Herneyse, Madison nehrinin bir kolu tarafından beslenir ve orası dünyanın en iyi aynalı sazanının olduğu yerdir. | Open Subtitles | "على اية حال، انه بجانب نهر "مديسون وهذا افضل مكان في العالم لصيد السمك |
Madison'ın önünde yaptığımı düşündüğün bir şey için özür diledin yani? | Open Subtitles | اذن لقد اعتذرت عن شيئ من المفروض انني قلته امام ماديسون? |
Ailemle Madison'a gitmeliyim. | Open Subtitles | أنا يَجِبُ أَنْ أَذْهبَ إلى ماديسن مَع أبويِّ. |
Gerçekten harika Madison grupları gibi eminim ki daha önce hiç duymadığın şarkılar var. | Open Subtitles | مثل فرقة ماديسن الرائعة وأنا متأكده إنك لم تسمع مثلها من قبل |
Bir bakıma, evet. Vanessa kızsa Madison olsun istiyor. | Open Subtitles | نعم، شيء ما مثل ذلك، أنت فينيسا مثل إذا بنتِ ماديسن. |
Madison 73. Cadde'deyim, Via Quadronno'ya gidiyorum. | Open Subtitles | أنا في الطريق 73 في ماديسن, متجه الى فدرونوا |
Bu bir çip, klasiklerden bir tane. Sonra bir diğeri Madison'da bir şirket tarafından fotolitografi ile yapıldı. Şirketin adi NimbleGen, Affymetrix'in çok ilerisinde bir şirket. | TED | توجد شريحة هناك، شريحة تقليدية. ثم توجد واحدة تصنع بواسطة الليثوغرافيا الضوئية من قبل شركة في ماديسن تدعى نمبلجين، والتي تسبق أفيمتركس بكثير. |
Dinle, seninle gelmek yerine Madison'la beraber olsam ne dersin? | Open Subtitles | إستمعْي، تَتدبّرُ لو أَخذتُ ماديسن... بدلاً مِنْ أنْاذْهبَ مَعك؟ |
Fakat Abe'i o Madison Meydanı oturma stilinde bıraktı. | Open Subtitles | لكن "آيب" كان يجلس على حلقة "شارع ماديسن" الخيالي |
Bu Fred Madison'ın karısı, Dick Laurent ile birlikte. | Open Subtitles | تلك زوجة فريد ماديسن مع دكّ لورنت. |
Bu Fred Madison'ın karısı Dick Laurent ile birlikte. | Open Subtitles | تلك زوجة فريد ماديسن مع دكّ لورنت. |
- Merhaba, ben Madison daha önce telefonda konuşmuştuk. | Open Subtitles | مرحبا, انا انا مادسون نحن تحدثنا على الهاتف سابقا |
- "Bu kadar uzun süre" derken? - Madison, buraya gel. | Open Subtitles | انتظري ماذا تعنين ب كل هذه المدة مادسون تعالي هنا |
Ebeveynlerimiz, ebeveynlik yapmaktansa şarkı söylemeye daha meraklılardı bu yüzden Madison ikinci annem gibi davranmaya başladı. | Open Subtitles | والدينا كانا مهتمين أكثر بالأداء من كونهما والدين لذلك مادسون تصرف أكثر كوالدتي الثانية |
Tamam, olabildiğince çabuk, Parktan çık ve Madison'a git. | Open Subtitles | حينما تستطيع و أصعد مباشرة الى مديسون |
Sana tanıştırmak istediğim biri var. Madison? | Open Subtitles | هناك شخص ما أريدك ان تقابله مديسون ؟ |
1950'lerin sonunda, Madison Bulvarı'nın reklamcılık yöneticilerini tarif etmek için bir kavram türetildi. | Open Subtitles | مصطلح يصف مدرآء التنفيذ في مجال الإعلام في شارع ماديسون في آواخر الخمسينات |
Madison Devlet Üniversitesi'nde matematik öğretmenliği yapıyor. | Open Subtitles | إنه مدرس رياضيات في كلية مادسن كومينيتي. فرانك توبيلو. |
Ve Madison'a 2 hikaye yerine 3 hikaye okuyacaksın. | Open Subtitles | و أنك ستقرأ لماديسون ثلاثة قصص بدلا من إثنتين |
Şu anda yüzyılın müsabakası için Madison Square Garden'da bulunuyoruz. | Open Subtitles | (موعد المباراة، 8 مارس عام 1971) * (ها نحن في ميدان (ماديسين * * ننقل أحداث مباراة القرن * |