Yarın babamın mallarını getirmenizi istiyorum yoksa ilişkimiz biter. - James Delaney. | Open Subtitles | وأريدك أن تجلبي ممتلكات أبي غداً وإلا فإن علاقتنا انتهت |
Eğer ana-babalar ölürken mallarını yanlarında götürebilseler, çocuklarını beş parasız bırakırlardı. | Open Subtitles | لو كان بوسع الموتى أخذ ممتلكاتهم, لتركوا أبناءهم معدمين |
Sen ve senin insanların mallarını koruma hakkındaki kilise ayini muhabbetin. | Open Subtitles | أنت وحديثك البرئ بشأن حماية بضائع الآخرين |
Kahve ve çikolata gibi sevdiğimiz tüketim mallarını üreten şirketler ne olacak? | TED | الآن، ماذا عن شركات البضائع الاستهلاكية التي تصنع منتوجات نحبها كالقهوة والشوكولاته؟ |
Ama ev sahipleri itfaiyecilerin mallarını almalarını sevmiyorlar. | Open Subtitles | لكن مالكي المنازل لا يحبون الأمر عندما يأخذ رجال المطافئ أغراضهم |
Şirketin mallarını koruyor ve hissedarlar için değer yükseltiyorum. | Open Subtitles | احمي أصول الشركة ، انمي قيمة حملة أسمهتنا |
Shivraj'ın mallarını bizden önce kim yağmalamaya cesaret eder? | Open Subtitles | من جرؤ على نهب بضاعة شيفراج.. بدلاً منا؟ |
İşte iyi bir korsan, balık satıcısı gibi mallarını satmağa gidiyor. | Open Subtitles | يمضي ذلك القرصان لبيع بضاعته الزهيدة كالبائع المتجول |
-Parası yoksa değerli mallarını alın. | Open Subtitles | . إذا كان ليس لديه مال ، خذ سلع بنفس القيمة |
Hırsızlık, haneye tecavüz, ayın 14' ünde Robert' ların evinden mallarını çalmakla suçlu. | Open Subtitles | السرقة بالحيلة، و اقتحام استلام ممتلكات مسروقة من المنزل روبرتس على 14 |
Suudi Krallığının mallarını öylece kontrol edemezsiniz. | Open Subtitles | لا يمكنكم الإستيلاء على ممتلكات المملكة السعودية |
Dün geceden beri şeyhin mallarını bu blokta satıyor. | Open Subtitles | كان يبيع ممتلكات الشيخ في أرجاء المكان ليلة أمس |
Ya taşınmaz mallarını satacak ya terkecek ya da güven altına alacaktı. | Open Subtitles | ... إما أن يبيعوا ممتلكاتهم ...، يتركونها ورائهم... أو يقومون بأيداعها المخازن... |
İnsan hayatını kurtarma çağrısından insanları ve mallarını kurtarmaktan daha asil ne olabilirdi. | Open Subtitles | وهل من شىء انبل من إنقاذ حياة شخص أو أناس او ممتلكاتهم |
Eşyalarımı, insanların kaçak mallarını gizledikleri bir yerden daha iyi nerede saklayacağım ki? | Open Subtitles | لكن ما أفضل مكان لأخزن به أشيائي من مكان ما يُخفي فيه البشر بضائع غير قانونية ؟ ، المطلوب واضح هُنا |
İngiliz mallarını ithal etmek zorunda bırakılıyor ve daha sonra da vergi ödemeye zorlanıyoruz. | Open Subtitles | ونحن مطالبون بأستيراد البضائع البريطانية وتوقع بعد ذلك ندفع للإمتياز |
mallarını satın almayın. Maçlara gitmeyin. | Open Subtitles | لا تشتري أغراضهم لا تذهب للعبتهم |
Belki de şirketin mallarını alan biridir. | Open Subtitles | أو شخص قريب أكتسب بعض أصول الشركة |
Sen şimdi öylece içeri girip, ben Pablo Chacon'un mallarını almaya geldim dedin... | Open Subtitles | هل دخلت و أخبرتهم أنك ستستلم بضاعة "بابلو شاكون" |
- Batı iskelesinde yeni gemiler inşa ediyorlar ve insanların mallarını pazara götürmesini zorlaştırıyorlar. | Open Subtitles | بنوا سُفن جديدة على رصيف الميناء الغربي مما يجعل من الصعب على الرجل أن يأخذ بضاعته إلى السوق |
Değerli mallarını alın! | Open Subtitles | . خذ سلع بنفس القيمة |
Gidip mallarını çaldığım adama... "Hey dostum, mallar işe yaramaz çıktı" mı diyeyim? | Open Subtitles | بالتأكيد لا أستطيع العودة لعند الرجل سأكرر ما قلته لك أن بضاعتك غير جيدة |
Fakat aslında CNI onun mallarını bize vermek için bunu bir hırsızlıkmış gibi gösterdi. | Open Subtitles | لكن ما حصل فعلًا هو أنّ جهاز حماية المنشات والمرافق الحيويه جعل الأمر يبدو وكأنه سرقة ليتمكنوا من الوصول إلى أغراضه |
Tüm değerli mallarını depoya koy. | Open Subtitles | ضع كل ممتلكاتك القيمه التى تهتم لها فى مخزن |
Tamam, güzel. mallarını aldın, artık bizi öldürmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | حسناً ، أخذت مخدراتك فلست مضطراً لقتلنا |
Pekala, onlara söyle, mallarını kapalı alanda yetiştirsinler ve kendi lanet lambalarını alsınlar. | Open Subtitles | حسناً، أخبرهم أن ينقلوا منتجهم لداخل المكسيك، ويشترون مصابيحهم الكهربية خاصتهم. |
Her şeyi silip atma. mallarını bir hesaba yatır. | Open Subtitles | لا تدّمر كلّ شيء فحسب أودع أصولكَ الماليّة بالائتمان |