Bu noktadan sonra burada masa başı bir iş alırsan kendini şanslı say. | Open Subtitles | عند هذه النقطة، ستصبحين محظوظة إذا حصلتِ على وظيفة مكتبية في الموارد البشرية. |
At pisliği aşkına. Görebiliyorum. masa başı görevi bitti. | Open Subtitles | ، يمكنني الرؤية لا أعمال مكتبية بالنسبة لي |
Sabah dokuz akşam beş masa başı işinden daha tatmin edici bir şey. | Open Subtitles | شيء أكثر لننجزه أكثر من وظيفة مكتبية نهارية |
Hayır, hiçbir şey için sıkıştıramam, Angel. Cuma, duruşmaya kadar masa başı görevindeyim. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع عمل شيء ، أنا على على مكتب الواجب حتى السماع عن الجمعة |
Bir masa başı ajanı olduğunu söyledin sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أنّك قلتِ أنّكِ عميلة مكتبيّة |
O zaman kadar, masa başı görevinde olacaksın. Gidebilirsin. | Open Subtitles | وحتي ذلك الحين , سيتم تخصيصكِ كمسؤلة عن المكتب , يمكنكِ الذهاب |
Tamam da masa başı işin ne kötülüğü var? | Open Subtitles | قد ينقل تكليفي إلى عمل مكتبي حسناً ما مشكلة العمل المكتبي ؟ |
masa başı işi için ölebilirdim. | Open Subtitles | سأقتل لأحصل علي مثله |
Fakat sosyal serviste de olabilirdim. İkisi de masa başı işi sonuçta. | Open Subtitles | ولكن بإمكاني أن امثل الخدمات الإجتماعية، ولكنها ستكون كوظيفة مكتبية |
Ayrıca masa başı işi olacak. Tüm gün oturacağım. | Open Subtitles | وهي مجرد وظيفة مكتبية أنا أجلس على الكرسي فقط |
Tamam. Arada CIA'in bazı analiz işlerini yapıyorum. masa başı bir iş. | Open Subtitles | حسنا ، أقوم أحيانا ببعض التحليلات للوكالة، انها وظيفة مكتبية |
Bende bunca zamandır Şef Dedektifliği masa başı bir iş sanıyordum. | Open Subtitles | اترى , طول هذه المدة ,كنت اعتقد ان الترقية الى رئيس مباحث هي وظيفة مكتبية |
masa başı işi istemiştin peki şimdi neden böyle aniden İstanbul'a gitmek istiyorsun? | Open Subtitles | أنت طلبت وظيفة مكتبية فلماذا فجأة أردت أن تذهب إلى اسطنبول؟ |
Eğer masa başı işine verildiysem, zamanı doldurmam lazım. | Open Subtitles | حسنا إذا اقتصرت على واجبات مكتبية ذلك يجعل الساعات تمر |
Eğer Usta'nın rahat bir masa başı işi olsaydı, | Open Subtitles | ففي البداية المعلم سيحصل على وظيفة مكتبية |
Başka bir hayatta, belki güzel bir masa başı işin şehrin gürültüsünden uzak bir evin olabilirdi. | Open Subtitles | تعرفين، حياة ثانية ممكن أنك تحصلي على مكتب جميل منزل في الضواحي |
Hisse senedi satan bir yerde masa başı bir işte olmalıydın. | Open Subtitles | اذا لم نفعل هذا , انت ستبيع الأسهم وانت جالس على مكتب |
Bir masa başı ajanı olduğunu söyledin sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أنّك قلتِ أنّكِ عميلة مكتبيّة |
Başka bir şehirde bir masa başı işi. | Open Subtitles | وظيفة مكتبيّة في الشمال. |
Merritt masa başı dışında pek vakit geçirmediğimi söylediğinde haklıydı. | Open Subtitles | أوتعلم، كان (مريت) محقًّا عندما قال أنني بالكاد أمضيت وقتًا بعيدًا عن المكتب |
masa başı işinde terfi verebilirler. | Open Subtitles | ما زال يمكنهم أن يرقوه ويبقى يعمل عمل مكتبي |
masa başı işi için ölebilirdim. | Open Subtitles | سأقتل لأحصل علي مثله |