"merak ediyordu" - Traduction Turc en Arabe

• يتساءل
• يتسائل
• تتساءل
• تساءل
• وتساءل
• وتسائلت

Will, bu gece oyun gecesi için ona katılmak ister misin merak ediyordu.
حسناً, حسناً. إذاً ويل كان يتساءل إن كنتِ تريدين مرافقته في ليلة اللعب

Aslında, bir yanım birileri onun için gelecek mi diye merak ediyordu.
‫أتعلم؟ ‫كان جزء مني يتساءل ‫إن كان أحد ما سيأتي ليبحث عنها.

-Christian, kilisenizin gay hakları ile ilgili görüşlerini merak ediyordu.
كريستيان هنا كان يتسائل ماهو موقف الكنيسه بخصوص حقوق الشواذ؟

Mesela dün gece ailesinin şu an birlikte olup olmadığını merak ediyordu.
..وفي الليلة الماضية كان كان يتسائل إذا كان والديه سويا ً الآن

Tüm topraklarını Alman İmparatorluğuna katıp katamayacağını merak ediyordu.
وكانت تتساءل إذا ما كان يجب احتوائها كلها داخل الرايخ الألماني

Charlotte gerçek aşkı için ne kadar ileri gidebileceğini merak ediyordu.
شارلوت تساءل إلى أي مدى انها سوف تذهب لحبها الحقيقي.

Teğmen Winters tabura dönmek ister misin diye merak ediyordu?
كابتن "وينترز" يتساءل ان كنت تريد العوده الي قيادة الكتيبه

Ross, Dirk yanındaki kadını ve birlikte olup olmadığınızı merak ediyordu.
كان ديرك يتساءل عن المرأة التي أحضرتها معك وإن كانت بينكما علاقة؟

Majesteleri bugün Beecher's Club'daki avda ona eşlik edebilir misiniz diye merak ediyordu.
يتساءل جلالته إن كنت لا تمانع مرافقته خلال الصيد في نادي "بيتشر" اليوم.

Ahlakla ilgili olarak bu ressamın ilginç yanı dinin etkisinin azaldığı bir çağda yaşadı ve bence din olmadan ya da daha az olduğunda topluma ne olacağını merak ediyordu.
والمثير للاهتمام بخصوصه أخلاقيا هو أنه عاش في زمن حيث كان التأثير الديني في تراجع، وقد كان، على ما أعتقد، يتساءل نوعا ما، ما الذي قد يحدث للمجتمع إن لم يكن هناك دين أو إن كان هناك حضور أقل للدين.

Rana'yı korumak için agresifleştim ama Rana Frank'ı merak ediyordu. Dinliyordu. Cevap veriyordu.
لقد أصبحت غاضبة لأحمي رانا، ولكن رانا كان لا يزال يتساءل بشأن فرانك... يسمع... يتجاوب.

Başka bir Alman şunu merak ediyordu:
: جندى ألمانى أخر يتساءل متعجباً

Teslimat için birini gönderip gönderemeyeceğimizi merak ediyordu.
إنة يتسائل إذا كان فى الإمكان أن نرسل شخص ليتسلم الطرد

Her tarafına o elektrodlardan yerleştiriyorlardı. O da babasının nerde olduğunu merak ediyordu.
لقد وضعوا تلك الاقطاب عليه و ظل يتسائل اين اباه

yaratıcı bir şekilde göstermek. Böylece, bu çok büyük ölçekteki uzay ve zamanda sezgilerini gözden geçirebilirler. Chris, oyuncuların ne tür tanrılar haline geleceğini merak ediyordu.
إلى شخص بطريقة مبتكرة جداً، بحيث يمكن أن يعايروا بفطرتهم عبر هذه المقاييس الواسعة من الزمان والمكان. كان كريس يتسائل ماهو نوع الآله التي سيكونوا عليها اللاعبين.

Senin, geçen dakikada onu ilerde yarıştığın zaman tekti numara 32 onun, kimin hakkında uğraşıyor olduğunu merak ediyordu.
هذا فقط عندما تسابقت للأمام في الدقيقة الأخيرة ذلك... .. عرقم 32 ترك يتسائل حول من يتعامل معه.

Teslimat tarihine karar verip vermediğini merak ediyordu. Paskalyada dedim.
كانت تتساءل إذا كان عندك يوم للتسليم تفكر به، اجبت يوم عيد الفصح

Ortağım merak ediyordu da acaba menünüzde tombul tavuk var mı?
شركتي هنا تتساءل -دجاجة عاهرة هنا في القائمة؟ -ماذا دجاحة عاهرة؟

Cora hala yemek gerginliği var mı merak ediyordu!
أمكنني سماع "كورا" تتساءل عما إذا كان العشاء قد يُمدد!

Ben, Samantha'nın ayak kokusuna karşı muhalefetinin içindeki imayı merak ediyordu.
تساءل بن عن خلفية .عداء سمانثا أتجاه مشاكل قدمه المزعومة

Halley, söylenenlere göre aşırı geçimsiz olan bu adamın Hooke'un ve diğerlerinin başarısız olduğu noktada başarılı olup olmayacağını merak ediyordu.
تساءل هالي ما إن كان ذلك الرجل الغريب والصعب بكل المقاييس سينجح بينما فشل هوك وأخرون

Cildi, acı veren yara kabuklarıyla doluydu ve bu ıstırabın neden yalnızca kendisine verildiğini merak ediyordu.
كان جلده مغطى بقروح مؤلمة، وتساءل لماذا كان وحده من يحمل هذه الإصابة.

Bir defasından iki tane sol yaka yapmıştı ve neden ilikleyemediğini merak ediyordu.
حينما صنعت الجانب الأيسر وتسائلت لماذا لا ترتبط الأزرار