Ben kendi mutluluğumu bulmayı başardım ama sen asla kendininkini bulamayacaksın. | Open Subtitles | وهكذا يتسنّى لي العثور على سعادتي بينما لن تجد سعادتك أبداً |
Ali'nin yaşadığını bana söylemediğin zaman da mutluluğumu mu düşünüyordun? | Open Subtitles | أكنت تفكر في سعادتي عندما لم تخبرني أن علي على قيد الحياة؟ |
O her zaman düşüncelerimde ve mutluluğumu onun ellerine teslim edebilirim,' diye yanıtladı küçük denizkızı. | Open Subtitles | وهو دائما في أفكاري وسأضع سعادتي في يديه أجابت حورية البحر الصغيرة |
Size olan sevgim azalmadığı halde acı veren bir mücadele sonucunda kendi mutluluğumu halkım için feda etmeye kararlıyım. | Open Subtitles | بالرغم من أن مودتي لك ثابتة أنا أملك بعد كفاح مؤلم مصممة على التضحية بسعادتي لرفاهية شعبي |
Lütfen beni affet ve mutluluğumu anlamaya çalış. | Open Subtitles | رجاء اغفرى لى وحاولى فهم سبب سعادتى الحالية |
O anda bencillik edip, mutluluğumu seçmiştim. | Open Subtitles | في تلك اللحظة ، كنت امرأة أنانية واخترت سعادتي |
Ben dans etmek ve kur yapmak, eski mutluluğumu ve espri anlayışımı bulana kadar fırfırlar ve kurdalelerden konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | لا اريد ان ارقص وان يمدحني الناس هذا هو ايقاع سعادتي وحسي بالفكاهه |
Evlilik danışmanımız, mutluluğumu bastırmam gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | مستشار زواجنا قال لدي حاجه لتخريب سعادتي |
Benim mutluluğumu düşünüyor olmalıydınız. | Open Subtitles | يفترض بكما أن تشعران بالقلق .بشأن سعادتي |
Kendi mutluluğumu kristal parlak topa işlemeye çalışıyorum. | Open Subtitles | لكني أرتب إعادة استكشاف ذاتي أنا أصلح نبش قبر سعادتي القديمة عبر كرة زجاجية براقة |
- Zavallı Lemon... mihrapta terkedildikten... sonraki ilk tatilin olunca benim mutluluğumu... dinlemek senin için çok zor olmalı. | Open Subtitles | مسكينة ليمون , لابد انه قاسي جدا عليك ان تسمعي عن سعادتي في اول عيد ميلاد لك وحيدة منذ تم هجرك علي المذبح |
mutluluğumu gölgeleyen tek şey her şeyin bu kadar iyi gitmeyeceği endişesi. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يفسد سعادتي هو عندما أفكر أني سأفقدها |
Burada oturup kendi mutluluğumu ararken nasıl olur da kendi mutluluklarını arayan iki kişiyi reddedebilirim. | Open Subtitles | كيف لي أنْ أمكث هنا باحثةً عن سعادتي وأنكر ذلك على الآخرين؟ |
Kabul et. mutluluğumu bozmak için her şeyi yaparsın! | Open Subtitles | اعترفي أنكِ تعملين أي شيء لتحطيم سعادتي |
İkincisine gelince, benim mutluluğumu kendi mutluluğun olarak görene dek... | Open Subtitles | و الثاني: أنه حتى تتقبلي ...سعادتي كسعادتك ...يوما ما |
mutluluğumu yakıp yıktım. Amerikan rüyamı. | Open Subtitles | أفسدت سعادتي عشت الحلم الأميركي |
Lütfen, benim mutluluğumu dert edinmeyi bırak. | Open Subtitles | أرجوك ، توقف عن القلق على سعادتي |
Allah mutluluğumu çok gördü demek ki. | Open Subtitles | يبدو أن الله يستكثر علي سعادتي |
Onunki için kendi mutluluğumu feda etmeliydim. | Open Subtitles | كان ينبغي أن أكون قادرا على التضحية بسعادتي من أجله |
Kendi mutluluğumu düşünmemem gerekir. | Open Subtitles | لايجدر بي التفكير بسعادتي الشخصية |
Bu mutluluğumu prens Valiant'a borçluyum. | Open Subtitles | أنا مدين بسعادتي إلى الأمير "فاليانت" |
Ne olursa olsun mutluluğumu... başkasının mutsuzluğu üzerine kuramam. | Open Subtitles | أياً كان الذى حدث لك... لا أريد أن أبنى سعادتى... على حساب شخصاً آخر. |