Belli bir nedeni yok, eski mekanlarımı ziyaret edeyim dedim. | Open Subtitles | لا سبب حقيقى فقط فكرت أن أمر ببعض الأماكن القديمة |
Bir nedeni yok. Annen kardeşimle birlikte olmaya başladı, o kadar. | Open Subtitles | لا سبب, صادف فقط أن أمك تضاجع أخي, هذا كل شيء |
Bana neden seni aldığımı sormuştun, ben sana nedeni yok demiştin. | Open Subtitles | ثم سألتني لماذا اصطحبتك معي وأجبتك أنه لا يوجد سبب لذلك |
Benim beklediğim gibi onun da 21 yaşına kadar beklemesinin hiçbir nedeni yok. | Open Subtitles | و لا يوجد سبب لكي تنتظر لغاية سن 21 مثلي |
Bir nedeni yok. Whoop. Aman.... | Open Subtitles | بلا سبب يا إلهي أحضرتم لنا أرنباً. |
Özel bir nedeni yok. Sadece iyi geçti mi diye merak ettim. İyi geçti mi? | Open Subtitles | بدون سبب, كنت فقط اتسائل هل فرحتم؟ |
Düzenli doktor ziyaretlerinin nedeni yok, üstelik bir tomar para var. | Open Subtitles | الزيارات المنتظمة للطبيب دون سبب , وكمية من المال |
Buradaki Joe'nun öldüğü bir gerçek ama ölüm nedeni yok ve Haven'da bu şekilde bulunan başka tek bir ceset var. | Open Subtitles | من الواضح ان جوي هنا ميت ولكن لايوجد سبب للوفاة وتوجد فقط جثة واحدة وجدت هكذا في هايفن |
Görünen bir ölüm nedeni yok ve altı yaşında şoka girmiş bir kız. | Open Subtitles | لا سبب واضح للموت و طفلة ذات 6 سنوات متعرِضة لصدمة |
Ne 39,5 derece ateşinin ne de dilinin ağzına sığmamasının bir nedeni yok. | Open Subtitles | لا سبب لإصابته بحمى 103 و لا سبب لعدم اتساع فمه للسانه |
Bunun bir nedeni yok. Öylecesine oluverir. | Open Subtitles | لا سبب لماذا تخدث مثل تلك الأشياء ولكنها تحدث فقط |
Bir nedeni yok. Seni tekrar görmek istedim. | Open Subtitles | لا سبب معين، أريد رؤيتك ثانية وحسب. |
Bana neden seni götürdüğümü sorduğunda bir nedeni yok demiştim. | Open Subtitles | ...لقد سألتني من قبل لماذا اصطحبتك معي, و أجبتك لا سبب لذلك |
Kaza geçirmesi için bir nedeni yok. Biliyorsun onun artık işi var. | Open Subtitles | لا سبب للتعرض لحادثة لقد قام بعمل |
Sadece yeni kameramı test ediyorum bir nedeni yok yani. | Open Subtitles | أنا أختبر كاميرتي الجديدة تعلمين، لا يوجد سبب |
Beni sinir etmenin dışında gelmenin nedeni yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب لكي تأتي هنا لكي تعبث معي |
Lincoln, eğer serumların takılı olmazsa burada olmanın bir nedeni yok. | Open Subtitles | لينكولن)، لا يوجد سبب لوجودك هنا) إن لم توصل الأسلاك بجسدك |
Başka nedeni yok | Open Subtitles | لا يوجد سبب يمنعنا من تحسين علاقتنا |
- İnsan neden... randevuya kitap getirir ki? - Özel bir nedeni yok. | Open Subtitles | لما يجلب اي شخص كتاب في موعد ؟ بلا سبب |
Bir nedeni yok. Sadece bakıyorum. | Open Subtitles | بدون سبب فقط أنظر |
Sadece meraktan soruyorum. Bir nedeni yok. | Open Subtitles | حسنا ، فقط من باب الفضول من دون سبب |
Bir nedeni yok. | Open Subtitles | لايوجد سبب معين |
Bu yüzden gerçek olmadığı sürece böyle konuşmasının nedeni yok. Güzel. | Open Subtitles | وبالتالي ليس لديه سبب لقول ذلك ما لم يكن صحيحاً جيد |
Hepsi eski çalışanlar ve hiç birinin bunu yapmak için bir nedeni yok. | Open Subtitles | جميعهم موظفون طويلو الأمد، لا يوجد دافع مالي ظاهر، |