kontrollü büyüyor. Eğer yaptığımız şeyi yapmasaydık, Nicole bu şekilde gözükecekti. | TED | هذا ما ستبدو عليه نيكول لو لم نقم بما نقوم به |
Nicole, Sanırım Bizu ve Gluant aynı kişi tarafından öldürüldü. | Open Subtitles | نيكول , أظن أن يوران و بوزو قتلهم شخص واحد |
O sabah, Nicole bana Jessi'yi ne kadar tanıdığımı sormuştu. | Open Subtitles | ذلك الصباح نيكول كانت تسئلني عن مدى معرفتي بـ جيسي |
Sonra onu vurdun... Çünkü Nicole'yi hala seviyorsun. | Open Subtitles | ثم أطلقت عليه النار ، لانك مازلتَ مغرماً بنيكول. |
...seni ve Nicole'ü buradan götürmek istiyorum. | Open Subtitles | وإذا فزت سأحبّ أن آخذك ونيكول بعيدا عن هذا المكان |
Nicole'ün hastası olarak başladım şimdiyse ailenin bir parçası gibiyim. | Open Subtitles | لقد بدأت كمريضة لدى نيكول لكنني الآن كجزء من العائلة |
Cenaze için tüm ayarlamaları Nicole yaptı ama sonra evine gitti. | Open Subtitles | نيكول تولت كل اجراءات الجنازة لكن بعد ذلك ذهبت الي منزلها |
Ama bütün takım ve yedek futbol takımı Nicole Paterson için afiş hazırlıyor. | Open Subtitles | ولكن نيكول باترسون عندها طاقم كبير وفريق كرة القدم يصممون ملصقات حملتها الإعلامية. |
Amy Loubalu'yu Nicole Paterson'ın ek saçlarından çok sevdiğin çok bariz. | Open Subtitles | والأوضح أنك معجب بآمي لوبالو أكثر من خصلات شعر نيكول بترسون |
Nicole Weizz'ın babası aradı ve sabah evine gelen polis hakkında şikayette bulundu. | Open Subtitles | والد نيكول يتز ودعا للشكوى الشرطي انه الدردشة تصل في مكانه هذا الصباح. |
Belki sikik bir yer olabilir, ama en azından Nicole'u göreceğim. | Open Subtitles | قد يكون الأمر جحيمًا، ولكن على الأقل سيتسنى لي رؤية نيكول |
Prens Charles'ın, Nicole Kidman'la bazı benzerlikleri var. | TED | الأمير تشارلز يمتلك بعض أوجه التشابه مع نيكول كيدمان. |
Nicole daha henüz 3 yaşındayken, kendini kız olarak ilan etti. | TED | أكدت نيكول نفسها كفتاة مبكراً في عمر الثالثة |
daha iyi gösteriyor. Nicole burada ergenlik durdurma aşamasında, Jonas ise biyolojik olarak | TED | هنا نيكول قد قامت بإعاقة للبلوغ وجوناس تحت التحكم البيولوجي |
Nicole: Hayır. KB: Geceleri fırlayıveren şeylere? | TED | نيكول:كلا كيث بارى: والأشياء التي ترتطم مصدرة أصواتاً في الليل؟ |
Nicole: Hayır. KB: Sıradaki kim dışında hayır, güzel. | TED | نيكول:كلا كيث بارى: باستثناء من ينام بجانبك، كلا؟ حسناً |
KB: Bunu hissettin mi? Ne hissettin? Nicole: Sırtımda bir dokunma. | TED | كيث بارى: أشعرت بهذا؟ بماذا شعرت؟ نيكول:أحسست بلمسة على ظهري |
Nicole Kidman bile sabah uyandığında çekici değildir. | TED | حتى نيكول كيدمان لم تستيقظ فجأة ذات صباح بهذا الابهار |
Her neyse, Nicole'la Köpek Travis'i veterinere götürdüğümde tanıştım. | Open Subtitles | على أي حال، التقيت بنيكول عندما أخذت الكلب تراف إلى الفحص |
Jerome, Nicole'le ilgilenmek için geldi tamam mı? | Open Subtitles | إذاً (جيروم) يبقى هنا للإعتناء بنيكول حسنا؟ |
Jordan, Nicole ve benim bu şekilde olmadığımızı söyledi. | Open Subtitles | جوردن تقول ان الحال لم يكن كذلك على الاطلاق معي ونيكول |
Bilirsin, sanki, ben ve Nicole... sen ve Jim burada oturmuşuz... bu tuhaf değil mi? | Open Subtitles | تعلمى، مثل، أنا ونيكول وأنتِ و جيم جالسين أعني ذلك سيكون امر غريب؟ |