| Bakın, dışarı çıktığımızda o şeylerin nerede olduğundan haberimiz olmayacak. | Open Subtitles | ولسنا نملك أي فكرة عن مكان تواجد تلك الأشياء اللعينة |
| Böylece şu an, bütün o şeylerin altında yatan matematiğin birazını biliyorum. | TED | و أنا أعرف الآن على الأقل بعضاً من التكامل والتفاضل الذي يوضح كل تلك الأشياء. |
| Yani, bir gün kesin o şeylerin hepsine sahip olacağım, ama aşk hepsinden önce gelir diye düşünüyorum. | Open Subtitles | و أنا واثق بأنني سأحصل على تلك الأشياء يوماً ما لكن الحب يأتي اولاً |
| Yaptığım o şeylerin hiçbirini yapmak istememiştim. | Open Subtitles | لم أقصد أن أفعل أي شيء من تلك الأشياء التي فعلتها |
| o şeylerin üstüne nasıl kullanılacağını yazmıyorlar ki. | Open Subtitles | تعتقدين بأنهم يتركون أوامر على تلك الأشياء اللعينة |
| Tüm olan biten o şeylerin senin hatan olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | كل تلك الأشياء التي وقعت اعلم إنها ليست خطاك |
| o şeylerin beni vurmasına izin verebilirdin. | Open Subtitles | كان بامكانك ترك تلك الأشياء لترديني قتيلة |
| Kimsenin okumaması gerek. o şeylerin hiçbirini yapacak değildim. | Open Subtitles | لا حقّ لأحد بتصفّح هذا، لم أنوِ فعل واحداً من تلك الأشياء.. |
| Yani, bir gün kesin o şeylerin hepsine sahip olacağım, ama aşk hepsinden önce gelir diye düşünüyorum. | Open Subtitles | أعني ،أنا متأكد بأنني سوف أحصل على كل تلك الأشياء يوماً ما. أنا أعتقد بأن الحب يأتي أولاً، أنت تعلم؟ |
| - Korkunçsun. Gemi batsa bile endişelenmezsin çünkü o şeylerin üstündeyken dibe batmazsın. | Open Subtitles | لا، أنت لم تقلق حتى عندما غرقت السفينة وكنت تعرف أنها ستطفو بسلام فوق تلك الأشياء |
| Hayır,hayır.Eminim onlar iyidir. o şeylerin iyi paketleri var. | Open Subtitles | كلا، كلا، كلا، أنا متأكد أنّها سليمة، تُغلّف تلك الأشياء بشكل جيّد. |
| Ama yaptığım şeyler var, onlarla da işim bitti ama o şeylerin benimle işlerinin bittiğine dair sana söz veremem. | Open Subtitles | ، لكن هُناك أشياء فعلتها وقد أكون قد انتهيت من تلك الأشياء لكن لا أستطيع أن أعدك بأن تلك الأشياء قد انتهت مني |
| Bakın, dışarı çıktığımızda o şeylerin nerede olduğundan haberimiz olmayacak. | Open Subtitles | ،أنظرا، سنخطوا إلى هناك ولسنا نملك أي فكرة عن مكان تواجد تلك الأشياء اللعينة |
| Söz diye mırıldandığın o şeylerin üstüne kullandığın müzikteki bası kimin çaldığını biliyor musun? | Open Subtitles | " اسمع ، هل تعرف من كان مصدر الـ" بيس لين تلك الأشياء التي تدرجونها تحت ما يسمّى بالقصائد الغنائية ؟ |
| - Köpekler o şeylerin kokusunu alabilirler. | Open Subtitles | -من الممكن أن تشمّ الكلاب رائحة تلك الأشياء |
| Seni kapıp götüren o şeylerin bizi hoş karşılayacak halleri yoktu. | Open Subtitles | لا يبدو بأن تلك الأشياء التي تريد أن تختطفكم ! كانت تخطط لأن تعطينا ترحيباً لطيفاً |
| o şeylerin ne kadar önemli olacağını bilirdi. | Open Subtitles | وعرف كم من المهم تلك الأشياء ستكون |
| Ben de o şeylerin peşinden koştum. | Open Subtitles | لقد سعيت إلى تلك الأشياء أيضاً |
| o şeylerin gerçekten de kaçıp gideceğine inanıyor musun? | Open Subtitles | أتصدقين أن تلك الأشياء هربت فحسب؟ |
| Kasabada o şeylerin gittiğinden bahsediyorlar. | Open Subtitles | يقولون بالمدينة أن تلك الأشياء قد رحلت |