Türklerle, Danlarla, Yahudilerle ve ırkçılarla olan arkadaşlığım beni kendi ön yargılarıma karşı adeta aşıladı. | TED | ولكن صداقتي مع الأتراك، والدنماركيين واليهود والعنصريين حصنتني ضد تحيزاتي المسبقة عن الأخرين. |
Belediye başkanıyla olan arkadaşlığım sayesinde... | Open Subtitles | -هلا ناولتني الأصفاد ، من فضلك؟ وبفضل صداقتي مع العمدة |
Belediye başkanıyla olan arkadaşlığım sayesinde... | Open Subtitles | وبفضل صداقتي مع العمدة |
Belediye başkanıyla olan arkadaşlığım sayesinde... | Open Subtitles | وبفضل صداقتي مع العمدة |
Belediye başkanıyla olan arkadaşlığım sağolsun..., | Open Subtitles | وبفضل صداقتي مع العمدة |
Kusura bakma Meg ama Chris ile olan arkadaşlığım daha önemli. | Open Subtitles | (أنا آسف (ميج لكن صداقتي مع (كريس) أكثر أهمية |
Kendime pay çıkarmak isterdim ama bu adamla olan arkadaşlığım ve Şikago'daki başka bir şirkette çalışmıyor olması en büyük kazancım. | Open Subtitles | أود نيل التقدير على ذلك، ولكن من الواضح أن أثمن شيء لدي هو صداقتي مع هذا الرجل، الذي لا توظفه أية شركة أخرى في "شيكاغو". |
James'le olan arkadaşlığım da var. | Open Subtitles | "صداقتي مع "جايمس |