Kendilerinden feragat ederler çünkü kimse, hiç kimse tek başına olmakla başa çıkamaz. | Open Subtitles | لأنه لا أحد، لا أحد إطلاقا لا أحد يستطيع التأقلم مع كونه بمفرده |
Otistik olmakla ilgili ve çok fazla hayal gücüne sahip olmakla ilgili sorunlar var. | TED | هناك مشاكل لكونك متوحد. وهناك مشاكل كونه لديك خيال واسع ونشط جدا. |
Ve zengin insanların daha zengin olmasını sağlayarak büyük bir işletmeci olmakla meşguldü. | Open Subtitles | و كنت مشغولا جدا بكوني مديرا تنفيذيا مهما بمساعدة الأغنياء ان يزدادوا غنى |
Demek inek olmakla ya da zeki olmakla ilgili değil inatçı olmakla ilgili? | TED | أي أنه لا يتعلق بكونك مهووس أو ذكي، أنه يتعلق بكونك عنيد ؟ |
Elbette, yaptığı güzel hizmetler olabilir ama gururlu olmakla bunun bedelini ödüyor. | Open Subtitles | جيد ، سنقدم له مدح على ذلك لكنه يعوض نفسة بكونه فخور |
Hepimiz içinde bulunduğumuz tartışmaya göre her iki tarafı da kullanıyor olmakla | TED | صحيح؟ لقد كنا جميعاً متهمين بكوننا ذوي أدمغة يمنى أم يسرى في وقت ما من الزمن، إعتماداً على |
Buradaki tek kız olmakla alakası yok, ama bunu izleyemeyeceğim. | Open Subtitles | ليس لكوني الفتاة الوحيدة هنا، لكن لا تمكنني مشاهدة هذا. |
Hedeften kasıt insan olmakla beraber, ...dost ya da düşman olabilir. | Open Subtitles | يبدأ عادة كونه إنساناً غالباً يكون عدواً و في بعض الأحيان صديقاً |
...henüz Michigan Üniversitesi'nde öğrenciyken kadın olmakla ilgili fantaziler kurduğunu itiraf etmişti. | Open Subtitles | اعترف انه حين كان طالب دراسات عليا فى جامعة ميتيغان، بدأ يتخيل كونه يصبح امرأة |
Ama kıskanç olmakla birinin mutluluğunu düşünmek arasında fark var, ilgi göstermek. | Open Subtitles | و لكن هناك فرق في كون الإنسان غيورا عن كونه يهتم بمصلحة الآخرين |
Bunları görünce, Afrika kökenli olmakla gurur duyuyorum. | Open Subtitles | هذه الأشياء تجعلنى فخورة للغاية بكوني أمريكية من أصل أفريقى |
Servetinin bu eve ve ait olmakla gurur duyduğum aileye yaraması güzel. | Open Subtitles | أنا سعيدة لأن ثرونها ستعيد إحياء مجد هذا المنزل و هذه العائلة التي أفخر بكوني عضوة فيها |
Bu bağlamda bir Amerikan olmakla gurur duyuyorum. | Open Subtitles | حسناً، اسمعيني هذه المرة فيما يتعلق بهذه النقطة، أنا فخور بكوني أمريكياً |
Bu, başkalarının beklentilerinin baskısı altında kalmayacak kadar cesur olmakla ilgili. | TED | ويتعلق بكونك شجاعًا بما فيه الكفاية لعدم الوقوع تحت ضغط توقعات الآخرين. |
Madem mutant olmakla gurur duyuyorsun, işaretin nerede? | Open Subtitles | اذا كنت فخورا بكونك متحولا فاين هي علامتك؟ |
Çoğu insan süper kahraman olmakla ilgili sorunları durup düşünmez. | Open Subtitles | معظم الناس لا يتوقفون للتفكير في المشاكل المرتبطة بكونك بطلاً خارقاً |
Hayır, benim görevim masum bir kişiyi seri katil olmakla suçlamamaktır. | Open Subtitles | كلّا، إنّما واجبي قطع الشك باليقين قبلما أتّهم بريئاً بكونه سفّاحاً. |
İyi bir vatandaş olmakla gurur duyuyoruz ve bu saldırıları durdurmak için sizinle iş birliği yapacağız. | Open Subtitles | نحن نفخر بكوننا مواطنين صالحين وسوف نتعاون معكما لوقف هذه الهجمات |
Ben de genelde İngiliz olmakla çok gurur duymam; ama kıyaslama yapmamak elde değil. | TED | بالمناسبة، لا أفتخر كثيرا لكوني بريطانيا، ولكني لا أحتمل بل أن أقارن. |
İçlerinde en güçlü olmakla gurur duyan biz, Ateş Ülkesi yıllardır Konoha Köyü'nü koruduk. | Open Subtitles | نحن، دولة النار، نفتخر بأنفسنا كوننا الأقوى لقد قمنا بحماية كونوها لسنوات عديدة |
Ve bunun eski yada yeni olmakla alakalı olmadığını anladı. | TED | وقال انه يدرك ، هي لا تتعلق بكونها قديمه او جديده. |
Hayır, bu kadın hükümdar olmakla ilgili; tuzağa düşmüş ve yapayalnız.. | Open Subtitles | لا أنها عن كيف تشعر بكونكَ حاكم أنثي ، ومحاصر وحدكَ. |
Hain , işbirlikçi ve... devrim karşıtı olmakla suçlanıyorum. | Open Subtitles | . .. أنا متهم بأن أكون خائنا و متعاون و ثوري |
Ama bence bağışlayıcı olmanın İyi bir baba olmakla alakası var | Open Subtitles | لكنّي أتصوّر أن تكون متسامحاً له علاقة بأن تكون أباً صالحاً |
Onu yürüyen merdiven ölümüne dahil olmakla suçladığını duydum. | Open Subtitles | سمعت أنك اتهمتها بالتورط في حادثة السلم الكهربائي ليس بالضبط |
Buluşmanın ortasında beni bir başkasına aşık olmakla suçluyor. | Open Subtitles | لقد خرجنا في موعد و اتّهمني بالوقوع في حب شخص آخر |
Ev babası olmakla alakalı her şeyi bildiğimi zannediyordum ve aslında hiçbir şey bilmiyormuşum. | TED | كنت أحسب أنني أعرف كل شيء حول كونك والدًا مقيم في البيت، وفي الواقع، لم أكن أعلم شيئاً على الإطلاق. |