| Ama her şeye rağmen, bir şey olmamış gibi dans etmeye devam edeceğiz. | Open Subtitles | لكننا قررنا أن لن نسمح له بإفساد الحفلة. سنرقص وكأنّ شيئاً لم يحدث. |
| Kafamın içinde olmuş ya da olmamış, bir fark yok. | Open Subtitles | سواء كانت في رأسي أو لا، هذا لا يحدث فرقا |
| Ama burada bu olmamış. Lastik izi düz ve yatay kalmış. | Open Subtitles | لكن ذلك لم يحدث هنا حيث بقيت علامات الإطارات ثابتة ومستقرة |
| Tatillerden sonra, sanki hiçbir şey olmamış gibi Rikako beni görmezden geldi. | Open Subtitles | بعد عطلة الربيع ان ريكاكو ..كانت تجاهلني و كأن شيء لم يحدث.. |
| Bu hiç olmamış gibi davranamazsın, bu o kadar basit değil Cass. | Open Subtitles | لا يمكنك التظاهر بأنه لم يحدث أنه ليس بتلك البساطة يا كايس |
| Ailemde ne zaman bir kavga çıksa genelde yapılan şey olmamış gibi davranmaktır. | Open Subtitles | حينما توجد مشكلة في عائلتنا، لدينا تقليد أن نتظاهر وكأن شيئاً لم يحدث |
| Eğer bu olmamış olsaydı, yine de Lloyd'a bu kontratı verecek miydin? | Open Subtitles | بطريقة ما أنظر، إذا لم يحدث هذا هل ستعطي لويد هذا العقد؟ |
| Bazen kaybettiğinizi sandığınız şeyler sanki hiçbir şey olmamış gibi her zaman onları sakladığınız yere, eski yerlerine geri dönerler. | Open Subtitles | تلك الأشياء التي تعتقد إنك فقدتها أحيانا تعود إلى مكانها إلى المكان الذي أخذتهم منه بالأصل، وكأن شيئاً لم يحدث |
| Hiç olmamış gibi davranacağım umarım o da aynını yapar. | Open Subtitles | سوف أتظاهر بأن هذا لم يحدث وأتمنى أن يفعل المثل |
| Sanki hiçbir şey olmamış gibi sabahtan beri burada dolaşıyor. | Open Subtitles | أتى إلى هنا هذا الصباح و كأن شيئاً لم يحدث |
| Siz hala susan'ı hiç olmamış taciz için tedavi ediyordunuz. | Open Subtitles | أنت لا زلت تعالجها لسوء الإستخدام الذي لم يحدث أبداً |
| Asla olmamış gibi yapar ve kendimizi devasa bir bonus veririz. | Open Subtitles | نتظاهر بأن ذلك لم يحدث أبداً . ونعطي أنفسنا إكرامية كبيرة |
| Yani yaptığın şey, hiç olmamış bir şeyin mantıklı açıklamasıydı. | Open Subtitles | الذي فعلتيه هو أن تفسري منطقياً شيئاً لم يحدث قط |
| Her gün annenin bana bakıp hiçbir şey olmamış gibi gülümsemesi çok zor. | Open Subtitles | كان من الصعب رؤية وجهها المبتسم يحلق كل يوم وكأنه لم يحدث شئ |
| Aa, Emin değilim, ama olay 1 Haziran günü olmamış mıydı? | Open Subtitles | لستُ متأكدً ولكن ألم يحدث هذا في نهار الأول من جون؟ |
| Bu adamın bana yaptıklarını sanki hiç olmamış gibi gösterdiler. | Open Subtitles | يجعلون كل ما فعله بي يبدو و كأنّه لم يحدث |
| İlginç ama bu olmamış olsaydı iki en önemli varlığın hiç doğmamış olacaktı. | Open Subtitles | على نحو غريب لو أن ذلك لم يحدث فإنجازاكِ العظيمان ماكانا ليتكونا مطلقاً |
| Yarın kahvaltıda görünürüz ve hiçbir şey olmamış gibi davranırız. | Open Subtitles | ونظهر غدا عند الأفطار, ونتصرف كأن شيئا لم يحدث ؟ |
| Hiç olmamış. Eğer teyzesine dediği buysa, demek ki yalan söylemiş. | Open Subtitles | لم تحدث قط، إن كان هذا ما أخبرتها به فهي كاذبة |
| Esasında eğer kimse suçlanmıyorsa, bu kötü bir şey olmamış demektir. | Open Subtitles | في الحقيقة، إذا لَم يكُن هُناكَ من يُلام، هذا يعني أن لا شيء سيئاً قد حصَل |
| Bunun, bu uzva hiç sahip olmamış birisi için bile doğru olabilmesi, bizim bu haritanın ilk haliyle doğduğumuz anlamına gelmekte. | TED | وفي الحقيقة، هذا ممكن بالنسبة لشخص لم يكن لديه طرف ليشعر بوجوده وتدل على أننا ولدنا على الأقل ببدايات هذه الخريطة |
| Eğer tutkun yüzünden kör olmamış olsaydın o zaman özgürlükten birkaç dakika uzakta olurdum. | Open Subtitles | وإن لم تكُن مشغولاً بعاطفتك، لكنتُ الآن على بعد دقائق من الحرّية |
| Kanamaya sebep olmamış, öldürücü değil ama muhtemelen mücadele sırasında olmuş. | Open Subtitles | لا نَزْف داخليَ، لَيسَ قاتلَ لكن حَدثَ من المحتمل أثناء الكفاحِ. |
| Geri dönüp, hiçbir şey olmamış gibi davranabileceğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تظن بوسعك العودة والتظاهر بأن لم يحصل أي شيء؟ |
| Oldukça mutsuz çünkü ondan özür dilemeye vakti olmamış. | Open Subtitles | إنه غير سعيد لأنه لم يملك وقت ليعتذر لها |
| Hiç ehliyeti olmamış, o yüzden hala yaya olmalı. | Open Subtitles | لم يحظى قط برخصة قيادة لذا أُرجّح أنه ينتقل سيراً على الأقدام |
| Majestelerine bir şey olmamış. Ben kendim saraya telefon ettim. | Open Subtitles | فخامه الامبراطور لم يصب انا اتصلت بالقصر شخصيا |
| - Burun tam olmamış ama... | Open Subtitles | لايزال هنا. حسناً، الأنف ليست صحيحة تماماً، ولكن... |
| Sen ahıra girdikten sonra sanki hiç var olmamış gibi ortadan kayboldu. | Open Subtitles | . بعدما دخلت الي الحظيرة . إختفت , كأنها لم تكن موجودة |
| Zaten hiçbir zaman olmamış bir şeyi çöpe atamam. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أقطع شيئًا لم يكون لهُ وجودٌ بالمقامِ الأول. |
| Epey dikkatliymiş, ama görünüşe göre bundan kurtulacak vakti olmamış. | Open Subtitles | لقد كانت حريصه جداً و لكن لم يكن لديها وقت للتخلص من هذا |
| Normal bir hayat, sanki o hiç olmamış gibi. Benimle sahip olabileceğin bir hayat. | Open Subtitles | حياةٌ مناسبة، كالتي لم يحظ بها حياةٌ يمكنكِ أن تحظِ بها معي |