RD: Demek istediğim, kısmen bunun mümkün olup olmadığını merak ettik. | TED | أعني، بشكل جزئي، كنا نتسائل إن كان من الممكن إنجاز الأمر |
Sadece sizin için yapabileceğimiz bir şey olup olmadığını öğrenmek için uğradık. | Open Subtitles | كنا في الجوار. تساءلنا إن كان ثمة ما بوسعنا فعله من أجلكِ. |
Açıkçası, bunun gerçek bir iş ünvanı olup olmadığını bile bilmiyorum. | TED | لم أكن أدرك ما إذا كان هذا مسمى حقيقيًا لمهنتي بصراحة. |
Küçük bir örneklem ile başlayarak sonuçların daha kapsamlı ve maliyetli bir çalışmak yapmaya değer olup olmadığını değerlendirebilirler. | TED | عن طريق البدء بعينة صغيرة، يمكنهم تقييم ما إن كانت النتائج واعدة بما يكفي لإجراء دارسة أشمل وأكثر تكلفةً. |
Artık bu sınıflandırıcı resimlere bakarak "bunun kanser olup olmadığını" | TED | ويستطيع هذا المُصنِف تحديد إذا كان ذلك السرطان أم لا |
Başkanlık sarayına doğru ilerleyen protestoculara dair bilgisi olup olmadığını sor. | Open Subtitles | اسئله ان كان يعلم شيئًا عن المحتجين المتجهين الى القصر الرئاسي. |
Selam! Arkadaşım yeni ilişkilere hazır olup olmadığını bilmek istiyor? | Open Subtitles | صديقتي تريد معرفة إن كنت مستعدة للمواعدة من جديد ؟ |
Oğullarının hayatta olup olmadığını ve tüm dünyanın, Vietnam hükümetinin... | Open Subtitles | يتسائلون إن كان أبناؤهم لا يزالون أحياء ولماذا يتقاعس العالم |
- Hayır! - Sadece kaza olup olmadığını öğrenmek için ankesörlü telefondan arayabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا أن نتصل كمجهول من هاتف عام لنعرف إن كان هناك حادثاً فحسب |
Hem sapık mektupları sahte. Hezeyan içinde olup olmadığını bile bilmiyoruz. | Open Subtitles | بالإضافة أن رسائل المترصد مزوّرة، لا نعلم حتّى إن كان متوهما. |
HWT: Bazen bakma sevgisinin genetik olup olmadığını merak ediyorum çünkü ben de annem gibi kendimi bildim bileli fotoğrafları seviyorum. | TED | هانك: في بعض الأحيان، أتعجب ما إذا كان حب النظر وراثي، بسبب، مثل أمي، لقد أحببت الصور منذ قبل أن أتذكر. |
Bununla beraber Bobby, ona erkek arkadaşı olup olmadığını sormaktan korkuyordu. | Open Subtitles | بالرغم أنه كان خائفًا جدًا ليسألها ما إذا كان لديها خليل. |
Benim dosyama bir göz atıp temyiz şansım olup olmadığını söyleyebilir misin? | Open Subtitles | هل لك أن تنظر إلى قضيتي وترى إن كانت هناك طريقةٌ للاستئناف؟ |
Hadi davranalım. Ailesinin herhangi bir kanuni açığı olup olmadığını kontrol edeyim. | Open Subtitles | يمكنني أن أحرر شيكاً لنعرف إن كانت العائلة ملزمة بضمانات غير مدفوعة |
Aslında her şey senin içinde var, bir şeylerin senin için doğru olup olmadığını hissetmene yarayacak tüm ekipmana sahipsin. | Open Subtitles | أنت حقيقةً تمتلك كل شي في داخلك، كل الوسائط الضروريّة لِتشعر إذا ما كان شيء ما مناسب لك أم لا. |
Cindi ile Yvonne bana endişe edecek bir şey olup olmadığını sordular. | Open Subtitles | سيندي و إيفون لجئتا إلي و سألتاني ان كان يجب ان يقلقا |
Ben... Sana buraya bir eşle gelmemin bir sakıncası olup olmadığını sormalıydım. | Open Subtitles | كان من المفروض أن أطلب منك إن كنت موافقة على إحضاري لرفيقة |
Ben de olayın kaza olup olmadığını uzun süre düşündüm. | Open Subtitles | أعرف، تساءلت عن ذلك مئة مرة لو كان حادثاً حقاً |
Öyleyse, kim oluyorsunuz da bana güvenli olup olmadığını söylüyorsunuz? | Open Subtitles | اذن من تكون لتخبرنى اذا كان المصعد أمن ام لا؟ |
Sadece evleneceğim doğru kadının O olup olmadığını söyle bana. | Open Subtitles | أريدكَ أن تذهب إلى هناك وتعرف إذا كانت هي المقصودة؟ |
Ve bazı benzerler ile, onlar gayet iyiler. Onların gerçek olup olmadığını bilmiyorsunuz. | TED | ومع بعض المتشابهات, هم جيدين للغاية أنت لا تعلم إذا كانوا حقيقيين ام لا |
Hayır , hayır! Bu kız arkadaşımın peri olup olmadığını sormaktan fazla değil. | Open Subtitles | لا لا ذلك ليس اسواء من ان تسألنى اذا اذا كانت صديقتى حوريه |
Avukatım, benim çocuğum olup olmadığını bilmeye hakkım olduğunu söyledi! | Open Subtitles | المحامي قال لي من حقك أن تعرف ان كانت ابنتي |
Resmi indirenin sen olup olmadığını bilmek istiyorum. | Open Subtitles | اريد ان اعرف ان كنت انت التى اخذت الصورة |