Fakat suçluluk ve pişmanlıkla kendini mahvetmemelisin. | Open Subtitles | لكن عليكِ ألا تُدمّري نفسكِ بالشعور بالذنب و الندم. |
pişmanlıkla pek işim olmaz. | Open Subtitles | اثنان وخمسون لكنني لا أقضي كثيراً من وقتي في الندم |
Aslında bugün sana pişmanlıkla ilgili güzel bir nutuk atacaktım ama annenin hastalığı, beni araması yeniden birleşmemiz... | Open Subtitles | تعلمين , اليوم كنت مستعد لإعطائك خطاب طويل عن الندم لكن مرض والدتكِ |
Kafanda bir sürü pişmanlıkla neredeyse ölümden dönmene üzüldüm. | Open Subtitles | لذا , آسف أنك كدت تختنقين حتي الموت بحقيبة مليئة بالندم |
Kendimi hazırlamadığım tek senaryo ise karşıma çıkan şeydi: Uzlaştırmaya yelken tutan pişmanlıkla dolu, Tom'dan gelen yazılı bir itiraf. | TED | كانت النتيجة الوحيدة التي لم أعد نفسي لها كانت التي حصلت عليها -- اعتراف مكتوب من (توم)، مليء بالندم الخاضع. |
Ve inanıyorum ki gelecek yıllarda ifadem hak ettiği şekilde görülecek ve ben bugüne pişmanlıkla bakmak zorunda kalmayacağım. | Open Subtitles | و انا اعتقد ان بقدومي الي هنا. أن شهادتي ستعرض كما هي. و أنني لن أنظر إلي الخلف لذلك اليوم بأي شكل من اشكال ندم. |
Sadece bu dünyada ebediyete kadar öfke ve pişmanlıkla dolu olarak gezmek istediğini sanmıyorum. | Open Subtitles | أنا فقط لا أعتقد بأنكِ تريدين أن تتجولي بهذا العالم مليئةً بالغضب والندم لبقية خلودك |
Sonra da suçluluk duygusu ve pişmanlıkla cinayeti örtmeye çalışıyor ama yapamıyor. | Open Subtitles | ثم يأتى الشعور بالذنب و الندم و هى تحاول التراجع عن الجريمة لكنها تفشل |
Cömertliğimiz zulümle geri ödendiğinde... davranışlarımız içimizi pişmanlıkla doldurduğunda... ve geleceğimiz korkunç bir belirsizliğe dönüştüğünde. | Open Subtitles | عندما يكافئ كرمنا بالقسوة عندما نحصد الندم من تصرفاتنا و عندما يصبح مستقبلنا غير أكيد بشكل رهيب |
pişmanlıkla sınanmaması gereken şekillerde. | Open Subtitles | الطرق التي لا ينبغي قياسها باستخدام الندم |
pişmanlıkla yaşarsan hayat kancıklık yapar. | Open Subtitles | الحياة قاسية إذا عشت وبداخلك قليلاً من الندم. |
Buna rağmen şu an suratında görmekte olduğum pişmanlıkla yaşamayı reddediyorum. | Open Subtitles | ليكن ما يكون أرفض العيش بنظرة الندم التي أراها على وجهك الآن |
Bay Humbert gururunun okşandığını... belli belirsiz birşefkat duyduğunu, ve hatta suikast hançerinin... bir nebze pişmanlıkla okşandığını bile itiraf ediyor. | Open Subtitles | بالحنان الباهت ولا بنمط الندم يمر بشكل لطيف على معدن... .خنجر مؤامرته |
Dünyadan pişmanlıkla ayrılmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أغادر هذا العالم و أنا أشعر بالندم... |
Bazıları sözde günahlarımız için pişmanlıkla kendimizi tüketmemizi bekliyor Ouroboros bize döngüyü kırmamızı ve aydınlanma yolunda ilerlememiz gerektiğini hatırlatıyor. | Open Subtitles | البعض يزعم اننا نستهلك أنفسنا بالندم لذنوبنا المفترضة أوروبورَس" يذكّرنا" بتجاوز الدورة والسير على طريق التنوير |
Bir gün hayatı pişmanlıkla dolu bir yaşlı olmamak için sana bir şey sormalıyım. | Open Subtitles | حتى لا أصبح يوماً ما، عجوز مليء بالندم |
Yani pişmanlıkla kalbinde bir şey azalıyor. | Open Subtitles | اذاً احساسك بالندم يقل في قلبك |
Ama sen suçu üzerine alırsan, sadece uyuşturucu suçu ve pişmanlıkla... | Open Subtitles | لكن إن اتصح أنه أنت مع جرائمك في المخدرات فقط و ندم شديد |
Ama eğer sen öne çıkıp sadece uyuşturucu hükmünle ve büyük pişmanlıkla... | Open Subtitles | لكن إن اتصح أنه أنت مع جرائمك في المخدرات فقط و ندم شديد |
Böylece geçmişe salt pişmanlıkla bakmazsın. | Open Subtitles | هذا سيساعدك على أن تعود إلى الحياة من دون ندم كثير |
Ama şimdi seni yalnızca şefkat ve pişmanlıkla anıyorum. | Open Subtitles | لكني الآن أفكّر بكِ والرّقة والندم يغمُرانني. |
Ama sana şunun sözünü verebilirim ki Hissedeceğin hiçbir acı sevgiden kaçtığın için hissedeceğin pişmanlıkla asla ve asla boy ölçüşemez. | Open Subtitles | ولكني أضمن لكِ هذا أي ألم تخشينه لا يقارن أبداً ندمك على هروبك من الحب |