Ric'in daha fazla mil puanı vardı. | Open Subtitles | حسنا، كان ريك المزيد من أميال المسافر الدائم، |
Ric döndüğünde bana kötüye mal olacak ama kesinlikle bir şeye geç kalıyorum. | Open Subtitles | وهذا هو ستعمل انقاذي في انفجار ضخم مع ريك عندما يعود، لكن أنا قادم بالتأكيد إلى شيء في وقت متأخر. |
Ortağı demişken, adamımız bu... Ric Peterson. Club D.J.'i. | Open Subtitles | اجل, بالحديث عن شريكة انه ريك بيدرسون |
Ben de Ric Flair ile arkadaşlık ediyormuşum. | Open Subtitles | و من الواضح بأني صديق حميم ! ل"ريك فلير" لذا لا بأس بذلك |
Hadi ama Ric. Bütün şişeyi tek başıma içemem ya. | Open Subtitles | بحقكَ يا (ريك)، لا يسعني إحتساء كلّ هذا الشراب وحدي |
Neden Ric'e onun yaramaz doktoru silahlara ulaşabilir miymiş diye sormuyorsun? | Open Subtitles | لمَ لا تسألي (ريك) ما إنّ تسنّى لطبيبته الحقيرة الوصول للأسلحة؟ |
Ayrıca Ric bilerek ve isteyerek tüm ilişkimizi unutmadı. | Open Subtitles | وفعل ريك لا ننسى تعمد علاقتنا بأكملها. |
Biliyorum. İnsanlığı geri açmak hakkında ders vermene ihtiyacım yok Ric. | Open Subtitles | أجل، لا أحتاج درسًا في آليّة عمل تبديل الإنسانيّة يا (ريك). |
Bu taşta bir şey var, Ric. Şeytani bir şeyler. | Open Subtitles | ثمّة شيء غير طبيعيّ حيال الحجر يا (ريك)، شيء شرير. |
"Gülünç hikayeyi özetle Gemini cadılar meclisi tarafından büyüyle doğuştan hazır rahmime yetleştirilen Jo ve Ric'in ikiz bebekleri." | Open Subtitles | "قصة طويلة يبعث على السخرية قصيرة، " هم ريك والرضع التوأم جو، "نقل سحرية في رحمي متاحة بسهولة |
It Ric biz burada bahsediyoruz kardeşimin hayatı, var. | Open Subtitles | ومن الحياة أخي نحن نتحدث عنه هنا، ريك. |
Japonya'ya ilk gittiğimiz zaman, ...Ric O'Barry oldukça sinirli görünüyordu. | Open Subtitles | عندما جئنا إلى اليابان للمرة الأولى كان (ريك أوباري) يشعر بإحباط شديد |
Konferansa 2.000'nin üstünde üst düzey memeli uzmanı katılıyordu ve Ric O'Barry'de konferansdaki en önemli konuşmayı yapacak kişiydi. | Open Subtitles | كان هناك حواليّ ألفين من أفضل علماء الثدييات البحرية في العالم (وكان من المفترض أن يكون (ريك أوباري هو المتحدث الرئيسي |
Ve üç sivil polisin Ric'le konuştuğunu gördüm. | Open Subtitles | جلس ثلاثة شرطيين متخفّين (ليتحدثوا مع (ريك |
Ric, yunuslarla yaptığı çalışmalarla ünlü birisi. | Open Subtitles | اشتهر (ريك) في العالم بأكمله عن نشاطه مع الدلافين |
Ric, bir şekilde Nikaragua askeri güçlerini haberdar edip, ...yunusları helikoptere aldırmış ve serbest kalmalarını sağlamıştı. | Open Subtitles | تمكن (ريك) بطريقة ما من استدعاء قوات "عسكريّة من "نيكاراجوا وُضع الدولفينان على متن مروحيّة وذهبنا بهما إلى البحر |
1964'de Flipper başladığında, Ric O'Barry dünyadaki en ünlü yunus eğitmeni olmuştu. | Open Subtitles | عندما بدأ عرض مسلسل (فليبر) عام 1964 أصبح (ريك أوباري) أشهر مدرب دلافين بالعالم |
Ric'e, tüm bunları düzeltmek ve değiştirmek için yardım edeceğimi söyledim. | Open Subtitles | أخبرت (ريك) أنّي سأساعده أننا سنعالج هذا، سنغير هذا |
Ric, tüm IWC konferanslarından men edildi. | Open Subtitles | تم حظر (ريك) من حضور اجتماعات الوكالة الدولية نهائياً |
Taiji'de trenden inip vakit kaybetmeden Ric O'Barry ile buluşmuştuk peşimizdeki, polis arabası eşliğinde. | Open Subtitles | "خرجنا من القطار في "تايجي (وكان في استقبالنا مباشرة (ريك أوباري برفقة الشرطة |
Sen ve Ric, her görüştüğünüzde neredeyse üstünüze atlayacaksınız. - Kabul et, Tanz. | Open Subtitles | انت وريك , يبدو انكم سوف تقفزون على بعض في كل مرة تشاهدون بعضكم |