Evet, eğer iyi bir karne getirirsem babam alacağına dair söz vermişti. | Open Subtitles | نعم , لقد وعدني أبي بواحدة ان حصلت على علامات دراسية جيدة |
Bana kartpostal göndereceğine söz vermişti, "nitekim kartpostal gönderdi". | Open Subtitles | وعدني ببطاقة بريدية، ونفذ وعده بإرسالها لي |
Yapamam. Bunları kendiniz yaptınız. Simon sonuçlarına katlanacağınıza söz vermişti. | Open Subtitles | لا يمكنني، هذه أفعالكم أنتم، وسيمون وعد بأنكم ستتحملون النتائج |
Kontes bahçelerini istediğim gibi kullanabileceğime söz vermişti. | Open Subtitles | حسناً .. الكونتيسة وعدتني بالإستعمال الشامل من حدائقها. |
Kızım katılacağına söz vermişti. Ama yine düş kırıklığına uğrattı. | Open Subtitles | بنتي وعدت بان تلتحق بنا لكن كالمعتاد، خذلتني. |
Hatırlarsan, herkes burayı olduğu gibi.. ...bırakmamız için bir söz vermişti. | Open Subtitles | تذكّر، الجميع قطع وعداً بأننا سنترك كل شيء تماماً كما وجدناه. |
Kocanız bize, orijinallerin bazı kopyalarını çıkaracağına söz vermişti. | Open Subtitles | وقد وعدنا زوجك بأن ينسخ لنا نسخا من الأصلية |
Bana, önce size danışacağına dair söz vermişti. | Open Subtitles | لقد وعدني بصدق أنه سيناقش معك الأمر أولاً |
söz vermişti! Hiçbir şeyi zamanında yetiştiremeyeceğiz! | Open Subtitles | لقد وعدني ، لن نستطيع تحضير أيّ شئ في هذا الوقت |
Bir sürü söz vermişti. Yalanlarından bıktım. | Open Subtitles | لقد وعدني بالعديد من الأشياء لكنني سئمت كذبه عليّ |
Birlikte olacağımıza dair söz vermişti ama beni sadece kullanmış. | Open Subtitles | لقد وعدني بأن نبقي مع بعضنا البعض ولكنه كان يستغلني فحسب |
Aku, kendisi için suikastçiler yaparsam, köyüme dokunmayacağına söz vermişti. | Open Subtitles | آكو وعدني بالحفاظ علي قريتي أذا صنعت له قتلة |
Durumlar tehlikeli bir hâl alırsa, Nox oğlumuzu oraya götüreceğine söz vermişti. | Open Subtitles | نوكس , وعد بأن يخذ أبننا هناك أذا أصبحت الامور خطرةً للغاية |
dediğini söyledi. Bana tuhaf geldi çünkü boş olan bir çok park alanı vardı fakat olana bakın tam bu yeri bir başkasına söz vermişti. | TED | و هذا كان غريبا بالنسبة لي لأنه كان هناك عدة أماكن أخرى متوفرة و لكن حدث انه وعد بهذا المكان الى شخص آخر. |
Prenses ağır hastaydı ve kral, prensesi her kim iyileştirirse o kişiye servet vaat etmeye söz vermişti. | TED | كانت الأميرة مريضةً جدًا، وقد وعد الملك بالغنى الفاحش لمن يشفيها. |
Halbuki bu akşam size bakacağına dair bana söz vermişti. | Open Subtitles | و كانت قد وعدتني بأن تعتني بكم هذهالليلةبغيابي. |
Gelecek haftaki E.N.T. konferansı için bölümlerle ilgili sorunların dökümünü gün sonuna kadar hazırlayacağına söz vermişti. | Open Subtitles | وعدتني بتقرير عن المؤتمر في نهاية اليوم. |
Rahibe Rosalia, söz vermişti. | Open Subtitles | لقد وعدت الأخت روزاليا انه لو عرفت روث اننى كنت اكذب عليها |
Unutmamalıyız ki, bir zamanlar bana vicdanıma karşı olan hiçbir şeyi zorla yaptırmamak için söz vermişti. | Open Subtitles | علينَا أن نَتذكَر بِأنه قطَع لي وعداً ذَات مَره بِأنه لَن يجبِرنِي عَلى القِيام بِأي شَيء ضِد ضمِيري |
Babam o gece bizi sinemaya götürmeye söz vermişti. | Open Subtitles | لقد وعدنا أبى أن يأخذنا لمشاهدة الأفلام هذه الليلة |
Kimse zarar görmeyecek diye söz vermişti. | Open Subtitles | لقد قال أنه يحتاج للمال ووعدني ألا يتأذى أحد |
Bana göstereceğine söz vermişti, ama hiç göstermedi. Sanırım beğenmeyeceğimden korktu. | Open Subtitles | لقد وعدنى أن يريها لى ، لكنه لم يفعل أعتقد أنه كان خائفا ألا تعجبنى |
Babası ona müzik meleğini yollayacağına söz vermişti. | Open Subtitles | وعدها أبوها بأنه سيرسل لها ملاك الموسيقى |
Babam bu Cuma beni maça götürmeye söz vermişti. | Open Subtitles | ووعد أبي أن يأخذني في مباراة يوم السبت. |
- Bu sabah işe geldiğinde, zamanında hazır olacağına söz vermişti. | Open Subtitles | -عندما قدمت هذا الصباح للعمل ، وعدتنا أنها ستنتهي على الوقت المحدد. |
Kalbi kırılmıştı çünkü bize bırakacağına dair söz vermişti. | Open Subtitles | لقد كان حزيناً للغاية لأنها وعدته بالتوقف |
Kocam beni buraya getireceğine söz vermişti. | Open Subtitles | ظلّ زوجي يعدني أنّه سيجلبني إلى هنا. |