Bazen de hayatına girer ve kendini iyi hissetmeni sağlayacak sözcükler öğretirler. | Open Subtitles | و يجعلوك تشعر بشعور جيد حول نفسك و يعلموك بعض الكلمات الجديدة |
diyorum. Eğer öylelerse, sözcükler telaffuz edilebilen "mem"lerdir. | TED | إذا كانت كذلك، الكلمات عبارة عن مخيال يعبر عنه ويعلن. |
Sonra bir baktık onu diğer sözcükler izliyor. | TED | و انتهى الأمر بعد ذلك بوجود مجموعة كاملة من الكلمات الأخرى أيضاً. |
Burada anlamı ileten sadece sözcükler değildir. | TED | ليست الكلمات هنا فقط هي من تحمل معنى الجملة. |
Bunu okumak zor olurdu fakat boşlukları eklediğimizde tekil sözcükler beliriyor ve o zaman çok daha anlaşılır oluyor. | TED | سيكون من الصعب قراءتها، ولكن بمجرد أن نضع الفراغات، تظهر لنا كلمات مفردة وتصبح الجملة مفهومة أكثر بكثير. |
Bunlar birbirimize söyleyebileceğimiz neredeyse en güçlü sözcükler ve StoryCorps kabininde sıklıkla olan da bu. | TED | إنها أقوى الكلمات التي نود قولها لبعضنا، وعادة هذا ما يحدث في كبينة لستوريكوربس. |
Bilirsiniz, deneyimin bataklığında basit sözcükler kayboluyor. | TED | أتعلمون، تضيع الكلمات البسيطة في الرمال المتحركة للخبرة. |
Bayan Paradine, bazı resmi sözcükler kullanmak zorundayım. | Open Subtitles | سيدة بارادين, يجب ان استخدم بعض الكلمات الرسمية فى هذا الشأن |
Ne demek istediğini söylemeye çalışıyorsun ama her nasılsa sözcükler değişiyor. | Open Subtitles | تجدين نفسك تحاولي أن تقولي ما تعنين، لكن بطريقة ما الكلمات تتغير. |
sözcükler, diller, kökenleri ve anlamları üstüne uzmansınız. | Open Subtitles | خبير في الكلمات واللغات في أصولها ومعانيها |
sözcükler sadece insanların düşüncelerini ifade etmeli. | Open Subtitles | على الكلمات أن تعبر فقط على ما يريد المرء قوله |
Düşüncenin zorlayıcı şartı, onun ancak sözcükler vasıtasıyla kavranmasıdır. | Open Subtitles | لحظة من التفكير لا يمكن فهمها إلا من خلال الكلمات |
Herşey söylendi oturmuş sözcükler anlamlarını değiştirmezler anlamların ait oldukları sözcükleri değiştirmediği gibi. | Open Subtitles | كل شيء قيل مسبقًا الكلمات المقدّمة لا تتغير معانيها وتعني كلماتها |
Geçen iki ya da üç ay içinde çok hoşuma giden bazı sözcükler ortadan kalktı. | Open Subtitles | في الشهرين أو الثلاثة الأخيرة بعض الكلمات كنت مولعة جدًا بها اختفت |
Kullandığı sözcükler, gazetede geçenlerdi saldırılan yazar ve karısıyla ilgili olay. | Open Subtitles | أنه استخدم نفس الكلمات التي نُشرت في الصحف عن حادث الإعتداء على الكاتب وزوجته الليلة الماضية |
Kullandığı sözcükler, gazetede geçenlerdi saldırılan yazar ve karısıyla ilgili olay. | Open Subtitles | أنه استخدم نفس الكلمات التى نشرت فى الصحف عن حادث الاعتداء على الكاتب وزوجته الليلة الماضية |
Benim daha önce hiç duymadığım bazı sözcükler biliyor. | Open Subtitles | إنه يعرف بعض الكلمات التي لم أسمع عنها من قبل |
Dur bir dakika... Şu sözcükler... Tamam, tamam, tamam. | Open Subtitles | إنتظر لحظة ، الكلمات حسناً ، حسناً ، حسناً |
Dur bir dakika... Şu sözcükler... Tamam, tamam, tamam. | Open Subtitles | إنتظر لحظة ، الكلمات حسناً ، حسناً ، حسناً |
Kimyasal sözcükler üretiyorlar ve bu sözcükleri tanıyorlar, ve yalnızca bütün hücreler uyum içinde hareket ettiğinde amacına ulaşan grup davranışları sergiliyorlar. | TED | عن طريق القاء كلمات كيميائية، بإستطاعتها فهمها وتقوم بتفعيل السلوك الجماعي وتنجح في هذا فقط عن طريق مشاركه كل الخلايا معا بانسجام |
Çok uzun sözcükler kullandın. Bizler basit korsanlarız. | Open Subtitles | الكثير من العبارات الطويلة، يا آنسه ولكنهم قراصنة متواضعين |
Oh, ağzımı açtım ve sözcükler dökülüverdi. | Open Subtitles | أوه ،مجرد أنى فتحت فمى والكلمات خرجت من تلقاء نفسها |