Ama gelmeseydim, arayacak ve bir sürü soru sormaya başlayacaktır. | Open Subtitles | ولكن إن لم أظهر، سيبدأ في الاتصال وطرح أسئلة كثيرة |
O köprüde neden bulunduğum hakkında bir sürü soru sordular. | Open Subtitles | لقد كانوا يسألونني أسئلة كثيرة حول سبب تواجدي على الجسر |
Kafamda bir sürü soru var ve artık mahzende saklayamam onları. | Open Subtitles | لدي أسئلة كثيرة ولم يعد يمكنني حفظها بالملجأ |
Sherry ile olan ilişkin hakkında bir sürü soru olacak. | Open Subtitles | أعتقد سيكون هناك الكثير من الأسئلة حول علاقتك بـ شيري |
Sherry ile olan ilişkin hakkında bir sürü soru olacak. | Open Subtitles | أعتقد سيكون هناك الكثير من الأسئلة حول علاقتك بـ شيري |
Sadece bana bir sürü soru sormak istiyorsun. | Open Subtitles | كنت تريد فقط ان تسألنى العديد من الأسئلة |
Kıyafetimle ilgili bir sürü soru sordular ve cevaplarım bazılarını eğlendirdi ve hatta biraz da özgürleştirdi. | Open Subtitles | و كانت لديهم أسئلة عديدة عنها و بدا أن أجوبتي أمتعتهم و ... |
Hâlâ cevaplanmamış bir sürü soru var ve böyle durumlarda, zaman önemli bir faktör olabiliyor. | Open Subtitles | ما زال لدينا أسئلة كثيرة تحتاج لإجابة والوقت قد يكون عاملاً مهماً في هذه الأمور |
Oraya gittiğimizde bir sürü soru soracaklar. Çenenizi kapatın ve bırakın ben konuşayım. | Open Subtitles | ستكون هنالك أسئلة كثيرة حين نصل إلى هناك فاصمتا واتركاني أتكلّم |
Oraya gittiğimizde bir sürü soru soracaklar. Çenenizi kapatın ve bırakın ben konuşayım. | Open Subtitles | ستكون هنالك أسئلة كثيرة حين نصل إلى هناك فاصمتا واتركاني أتكلّم |
- Gerçekten mi? - Evet, beni yemeğe çıkarıp bir sürü soru soracak. | Open Subtitles | وسوف يستغرق الأمر لي لتناول الغداء لديك أسئلة كثيرة. |
Polisler az önce evimden ayrıldı ve bir sürü soru sordular. | Open Subtitles | لقد تركت الشرطة منزلي للتو وكانوا يسألون أسئلة كثيرة. |
İki gece üst üste gelip bir sürü soru sordu. | Open Subtitles | بدين من شرب الجعة أتى في ليلتين متتابعتين، وكان يسأل أسئلة كثيرة |
- Bir sürü soru soracağını söylemişti. | Open Subtitles | لماذا؟ قالت إنك ستطرحين أسئلة كثيرة. |
Yapacak çok işin ve kendine sorman gereken bir sürü soru var. | Open Subtitles | لديك الكثير من العمل لتنجزه و لديك الكثير من الأسئلة لتسأل نفسك |
Çok tehlikeli olabilirdi biliyordum, ilk 12 hafta özellikle. Bir sürü soru vardı kafamda. | TED | أعلم أن الأمر خطرٍ جداً، ربما، خاصة في الأسابيع الـ 12 الأولى أو نحو ذلك، لذا كان في ذهني الكثير من الأسئلة. |
ve bir sürü soru ve yorumla karşılaştım hem pozitif hem negatif. | TED | تلقيت الكثير من الأسئلة والكثير من التعليقات بشأن حالتى. |
- Sonra doktorlardan biri yukarı gelip bana bir sürü soru sordu. | Open Subtitles | إلى الطابق العلوى وطرح على العديد من الأسئلة |
Seni sokak yaşamında düşünmek zor. Bir sürü soru var. | Open Subtitles | يصعب تصوركما معاً في مفترق طرق الحياة، لديّ العديد من الأسئلة |
Şimdi bir sürü soru sorulacak. | Open Subtitles | ثمة ضحية هنا وستُطرح أسئلة عديدة |
Bir sürü soru sorarsınız "En sevdiğin yemek ne?" | Open Subtitles | كل هذه الأسئلة التي تطرحها ما طعامك المفضل ؟ |
Ben orayı bir çok hanımla birlikte ziyaret edip, müdüre bir sürü soru sordum. | TED | وقد زرته مع عدة نساء، ووجهت كل أنواع الأسئلة للمدير |