Genellikle sana pansuman yaptığımda... sıkışmış domuz gibi çığlık atardın. | Open Subtitles | عادةً ، أنتَ تصرخ ،كخنزيرٍ عالق عندما أضع هذا الشيء |
(Gülüş) Teşekkürler. Bence sıkışmış hissediyorsanız veya hayatınızdan memnun değilseniz, bu bir işaret. | TED | وأعتقد أنه عندما تشعر أنك عالق أو غير راضٍ عن حياتك، أعتقد أنها إشارة. |
Onu hareket ettiremezsin, altına sıkışmış. Sadece kolda. | Open Subtitles | لن تستطيعي تحريك هذا انني اسفله عالق بالمنتصف |
Ve şuradaki bataklığa sıkışmış büyük olana da,... 'Bağımsızlık' diyoruz! | Open Subtitles | ،إنظري لذلك الكبير لقد علق في الوحل نحن ندعم الإستقلال |
Önde kan ya da sıkışmış kıyafet parçası var mı? | Open Subtitles | أمن دماء أو قطع ملابس على عالقة على واجهة السيّارة؟ |
Evet, şey, herhalde astral paralelde falan sıkışmış olmalıyım. | Open Subtitles | أجل ، تعلم لابد أنني علقت بطائرةنجميةأو شيءكهذا. |
Sanırım gaz vanası sıkışmış. Oraya çıkabilir misin? | Open Subtitles | صمام الغاز عالق, أعتقد أنه يمكنك الصعود إلى أعلى؟ |
Çok minnettarım. Basınç kalibresi sıkışmış. | Open Subtitles | لك جزيل الإمتنان قياس الضغط الخاص بك عالق |
Sanırımım oraya bir şey sıkışmış. Orada neler oluyor? | Open Subtitles | حسنًا، أعتقد أن هناك شيء عالق ماذا يحدث هنا؟ |
İçeri giremiyoruz. Mavna tekneye çarpınca,kapı sıkışmış. | Open Subtitles | صدمة تلقى فالحاجز الدخول يمكننا لا بإحكام عالق والباب |
Vatandaşlarından biri burada böyle sıkışmış kalmışken Birleşik Devletler aylak aylak bekleyecek değildir. | Open Subtitles | الولايات المتحدة لن تقف مكتوفة الايدي بينما احد مواطنيها عالق هنا هكذا |
Kaçışları hakkında bilgisi olan tek kişi oyun alanında sıkışmış ve ciddi bir tehlike içinde | Open Subtitles | والآن إنَّ الشخص الوحيد الذي يعلم بشأن المتمردون الصغار عالق في الباحة الثلجية وهو واقع بخطر كبير |
Rahatsızlık veren bir çocuk kitabı işte Bob, Biliyorum, ama bunun yanısıra benimle sıkışmış durumda. | Open Subtitles | أعلم أن ذلك كتاب أطفال مزعج، ولكنه عالق في ذهني رغم ذلك |
Oysaki başka bir zaman akışına yönlenip sonuçta saniyeler arasında sıkışmış. | Open Subtitles | و اتضح أنه مرتبط بتيار زمني آخر و تحديداً، عالق بين الثواني |
Belki de onu orada sıkışmış olarak gördü ve tüm fikirlerini değiştirdi. | Open Subtitles | نعم ولربما ما رأته علق معها مما غير من مفاهيمها حول كل شسء |
Alevler etrafını kuşattıkça çaresizce düşüyor. Kendi umutsuz sahnesinde sıkışmış bir şekilde. | TED | تسقط بيأس بينما تلتهمها النيران، هي الأخرى عالقة بمشهدها اليائس. |
Belirtilere göre, geri döndüğünüz an testisleriniz iç çamaşırınızın fermuarına sıkışmış. | Open Subtitles | إستناداً على فحوصاتكالسابقة، عندمالويتجسمك، خصيتيك علقت بفتحةسروالكالداخلي، |
Onlar ruhu alanda sıkışmış Peki, o zaman onlar doğru, hayaletler? | Open Subtitles | حسناً ، إذا كانوا عالقين في عالم الأرواح فهذا يعني أنهم اشباح ، أليس كذلك ؟ |
Göreceksin. Pazartesi günü tesisatçılar gelecek ve sıkışmış bir şeyler bulacaklar. | Open Subtitles | سترين ، يوم الأثنين ، سيأتي السمّكريين و سيجدون شيئاً محشور هنا |
O yetimhanede sıkışmış olduğun anı, ve buradan çıkıp gitmen yardımcı olmayacak. | Open Subtitles | بشأن كونك عالقاً هُناك بدار الأيتام ذلك والخروج من هُنا لن يُساعدك |
Güçlü Süreçler Çok fazla insan, mevcut koşullarında kendini kıstırılmış, sıkışmış hisseder. | Open Subtitles | يشعر الكثير من الناس أنهم عالقون أو مسجونون أو مقيدون بظروفهم الحالية |
Millet, bu Sarah. sıkışmış olabilir. | Open Subtitles | يا رفاق أنها ساره أعتقد أنها ربما تكون عالقه |
Çevrendeki denizi görmek için - televizyon seğreder ... ve kendini sıkışmış hissedersin... | Open Subtitles | كــم مره تنظر للسقف حولك وتشعر بـأنـك محاصر ؟ |
Paraguay ile Uruguay arasına sıkışmış, öfkeli bir ulus. | Open Subtitles | يعني آمه صغيرة غاضبة محاصرة بين البارغواي والأرغواي |
Sabahtan beri, insanları sıkışmış yüzüklerinden kurtardım. | Open Subtitles | طول الصباح و انا ملتصق ببيع الخواتم للناس |
Hayır, bak. Arabanın gövdesi çok fena sıkışmış, tamam mı? | Open Subtitles | لا , انظري السيارة محشورة هنا بأحكام , حسنا |
Dünyalar arasında sıkışmış kalmış, kaderi üzerinde hiçbir denetimi olmaksızın, hiçbir şeye dokunamadan. | Open Subtitles | محصور بين العوالمِ بدون سيطرةِ على مصيرِه، لَيسَ قادر على مَسّ أيّ شئِ يؤَثّرْ على أيّ شئِ. |
Çöp boşaltım kanalının yanında olacaksınız, kokmaya başlarsa bir şey sıkışmış olabilir, bir süpürgeyle itmeniz gerekir. | Open Subtitles | أنتما بجاور مكب القمامة ولو بدأت الرائحة تصبح كريهة قد يكون المكب مسدود |