"sırt çantasında" - Traduction Turc en Arabe

    • في حقيبة
        
    • حقيبة الظهر
        
    • حقيبة ظهره
        
    • فى حقيبة
        
    • في حقيبته
        
    • على حقيبة
        
    • حقيبة ظهر
        
    Bir evsizler sığıınağında kaybolmasın diye çoğu, eşyalarını bir sırt çantasında gezdiriyordu. TED ويحمل كثير منهم كل متعلقاتهم في حقيبة ظهر ليتجنبوا فقدانها في مأوى المشردين.
    Barikatlarımızdan birinden kaçtığında pasaportu sırt çantasında bulundu. Open Subtitles جواز سفره وجد في حقيبة ظهره عندما هرب من أحد حواجز طرقنا
    Otostopçu giysilerini orada sırt çantasında muhafaza etmektedir. Open Subtitles والتى كانت محتفظة بها هناك فى حقيبة الظهر
    Kimse sırt çantasında kitap taşımaz. Open Subtitles لا أحد يحمل الكتب في حقيبة الظهر
    Bir kere sırt çantasında şöyle çıkartma olan bir çocuk vardı: Open Subtitles كان هنالك فتى وضع لاصقاً على حقيبة ظهره كُتب عليه:
    Kay'in sırt çantasında bulduğumuz kitabın yazarının diğer kitabı. Open Subtitles إنه مؤلف الكتاب الذى وجدناه فى حقيبة كاى
    Sanırım sırt çantasında bomba olan bir adam gördüm. Open Subtitles أعتقد أنني اكتشفت للتو رجل مع قنبلة في حقيبته.
    Adamın kullandığı bıçağı onun sırt çantasında buldular Open Subtitles وجدوا السكين ، وجدوا السكين في حقيبة ظهره
    Arabam yok dedikten sonra, bunu sırt çantasında buldum. Open Subtitles وجدت هذا في حقيبة ظهره، بعد أن قال أنه لا يملك سيارة
    Hodgins'in Graham'ın sırt çantasında bulduğu kağıtlar var ya? Open Subtitles أتعلمين تلك الأوراق التي وجدها هودجينز في حقيبة ظهر غراهام هيستنغز؟
    Külleri uçakta yanında taşıdı... sırt çantasında. Open Subtitles من الاسكا الى الساحل الشرقي و قد حملت رماده على الطائرة في حقيبة ظهرها
    Sam Garper'ın istediği o sırt çantasında ne var biliyor musun? Open Subtitles هل تعرف ما ذلك الموجود في حقيبة الظهر التي يريدها (سام)؟
    Sam Garper'ın istediği o sırt çantasında ne var biliyor musun? Open Subtitles هل تعرف ما ذلك الموجود في حقيبة الظهر التي يريدها (سام)؟
    Evet, sırt çantasında da kimlik yokmuş. Open Subtitles أجل، كذلك لا توجد هوية في حقيبة الظهر
    Rosa Parks terminalindeyim. Adamın sırt çantasında bomba var sanırım. Open Subtitles أنا بحديقة الزهور بجانب موقف الحافلة وأخالني رأيتُ رجلاً لديه قنبلة في حقيبة ظهره.
    Ve açıkçası, bu duvarlar arasında yürüyen bir çocuğun sırt çantasında silah olduğunu düşününce kendimi güvende hissetmiyorum. Open Subtitles وبكل صراحة، لا أشعر بالأمان وأنا أعرف أن أحد الأطفال يملك مسدس في حقيبة ظهره ويجوب أرجاء المدرسة.
    sırt çantasında prezervatif buldum. Open Subtitles لقد وجدت الواقي الذكري في حقيبته
    Polisler yaptıkları aramada, içinde otları kurutan kimyasal bir madde ile dolu bir şişeyi Devin'in sırt çantasında bulmuşlar. Open Subtitles و عثرت على حقيبة ديفين مع صندوق كبير بداخله مبيد للعشب الضار
    Gamora'nın sırt çantasını almak istediğimde, Gamora sırt çantasında bulunmuyordu. TED وعندما وصلت للمحل، تعلمت شيئا مثيرا للإهتمام. إذا أردت أن أشتري لها حقيبة ظهر غامورا،

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus