| Ve bir çocuğu bayrak deliğinin oraya diktiler. Saatlerdir orada. | Open Subtitles | لكنهم يرفعون طفل فـوق سـارية العلم، ويظـل مُعلقاً هناك لساعات |
| Dışarda, kadınlar tedavi olmak için sıraya girmiş Saatlerdir bekliyor. | TED | وفي الخارج، كان هناك طابور من النساء اللاتي انتظرن لساعات لكي يتلقين العلاج |
| "Uçaklarımız ve toplarımız Saatlerdir Rus mevzilerini bombalıyor." | Open Subtitles | لـقـد قـام ســلاحـى الـطـيـران و المدفعـيـه بقصف مواقع الروس لساعات دون إنقطاع |
| - Saatlerdir baygınmışız. - Nasıl yani, hala orada mı? | Open Subtitles | لقد خرجنا منذ ساعات ماذا هي لا تزال هناك بالأعلى |
| - Saatlerdir baygınmışız. - Nasıl yani, hala orada mı? | Open Subtitles | لقد خرجنا منذ ساعات ماذا هي لا تزال هناك بالأعلى |
| Saatlerdir size ulaşmaya çalışıyoruz. Burada fırtına vardı. | Open Subtitles | ـ لقد حاول الإتصال بك لساعات ـ أجل، لقد تعرضنا لعاصفة |
| Saatlerdir seni beklorduk! | Open Subtitles | لقد انتظرناكي لساعات هل فعلت عزيزتي؟ انتظرناك ايتها البلهاء. |
| Çünkü saatler ama Saatlerdir ayaktayım ve gece hiç bitmedi. | Open Subtitles | لأنى كنت هنا لساعات وساعات، وليالى بلا نهاية |
| Çünkü saatler ama Saatlerdir ayaktayım ve gece hiç bitmedi. | Open Subtitles | لأنى كنت هنا لساعات وساعات، وليالى بلا نهاية |
| Saatlerdir o bekleme salonundayım, ve Noe"in çığlıklarını dinliyorum. | Open Subtitles | كنت فى غرفة الانتظار لساعات استمع الى نول يصرخ |
| Tanrım, Saatlerdir arıyorum. Dışarıdan ara beni. | Open Subtitles | يا إلهي، أتصلت لساعات اتصل بي من الخط الخارجي |
| - Anne-- Korkunçtu. Saatlerdir orada gibiydik. | Open Subtitles | كانت أمراً مريعاً كنا ننتظر لساعات كان مملاً جداً |
| - İngiliz istilası için kusura bakma. - Saatlerdir ayaktayız. | Open Subtitles | آسفة بشأن الغزو البريطاني لقد كنَّا في الأعلى لساعات |
| İtfaiye ve yerel yardım ekipleri Saatlerdir uğraşıyorlar. | Open Subtitles | إدارة مكافحة الحرائق، وعمال الطوارئ يعملون منذ ساعات |
| - Ben Saatlerdir buradayım! | Open Subtitles | لقد قلت بأنني التالية لقد كنت هنا منذ ساعات |
| Willow bir şeyler yapıyor. O ve Dawn Saatlerdir kayıplar. | Open Subtitles | ويلو تخطط لشيئ هي وداون متغيبتان منذ ساعات |
| Bunu Saatlerdir söylüyor Sayın Başkan. Hâlâ kanıtınız yok. | Open Subtitles | إنه يقول لك هذا الكلام منذ ساعات سيدي الرئيس و لم تستطع أن تحصل عليه إلى الآن |
| Saatlerdir konuşmuyorsun ve çok tuhaf olmaya başladı. | Open Subtitles | لم أتحدث إليك منذ ساعات و كان الأمر غريباً |
| Saatlerdir tek bir sismik bulguya rastlamadım, ama bir tanesini bu kanyonun içine kadar takip ettim. | Open Subtitles | انا لم احصل على قراءة زلزالية واحدة لعدة ساعات ومع هذا فقد تتبعت واحدة من هذه الوحوش العمياء لهذا الوادي |
| Saatlerdir bekliyorum. Az kalsın beklemeyi bırakıp, gidecektim. | Open Subtitles | لقد أنتظرت لساعاتِ لقد سئمت وكنت سأغادر, |
| - Saatlerdir burada bekliyoruz! Ne yapmamızı bekliyorsunuz? | Open Subtitles | نحن هنا منذ عدة ساعات ننتظر أقصد , ما الذي علينا أن نفعله؟ |
| Saatlerdir onun üstüne gidiyorsunuz. Elinizde bir şey yok, değil mi? | Open Subtitles | انتم حققتم معه لساعة ولم تصلوا لشيء صحيح؟ |
| Saatlerdir buradayız. | Open Subtitles | نحن هنا منذ ساعاتٍ طويلة |
| - Afedersin. Olay, Saatlerdir burada olmamız. | Open Subtitles | أسفة, أكيد هذا بسبب بقائنا هنا لمدة ساعات |
| Yani Saatlerdir mola vermeden, kahvaltı yapmadan buradasınız? - Çalışıyoruz. | Open Subtitles | إذن كنتما مُتواجدان هُنا في الأعلى لساعاتٍ بدون راحة، وسأفترض أنّكما تخطيتما الإفطار. |
| Saatlerdir yok ortalıkta, ya bizi ihbar ettiyse? | Open Subtitles | ،لقد ذهب منذُ ساعات ماذا لو قامَ بتسليمنا لهم؟ |
| Saatlerdir sana ulaşmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا أُحاولُ ان اكلمك منذ ساعاتِ. |
| Elim Saatlerdir o kutunun içinde. | Open Subtitles | مضت ساعات عدة على يدي في هذا الصندوق |
| Steve, Chrisann'ı sinirlendiriyorsun. Saatlerdir lobbyde ve 335 tane röportaj verdi. | Open Subtitles | (ستيف)، إذا أغضبت (كريسان)، سوف تقف في الرواق وتعطي 335 مقابلة، |