Seksi asistanı ve tüm o parayla Brezilya'ya uçacağını sanıyordu. Brezilya, sevdim. | Open Subtitles | كان يعتقد أنّه في طريقه إلى البرازيل مع مساعده ، وجميع الأموال |
Jeannie'ye söylediğinde her ne dediyse artık, gerçekten birleşmeyi sonlandırabileceğini sanıyordu. | Open Subtitles | عندما أخبر جيني ما أخبره كان يعتقد فعلياً أنه يوقف الدمج |
Bu harika. Anthony buralarda hiç fakir insan olmadığını sanıyordu. | Open Subtitles | هذا رائع، فقد ظن أنتوني بأنه لا يوجد فقراء هنا |
Onun gözünde bir çocuktum ve böyle yaparak beni koruduğunu sanıyordu. | Open Subtitles | ظن أنّي أخته الصغيرة , و أراد أن يعاملنى بهذهِ الطريقة. |
Evet, beş çocuktan sonra Lynette her şeyi duyduğunu sanıyordu. | Open Subtitles | نعم بعد خمس أولاد لينيت ظنت انها سمعت كل الأسئلة |
Lanet müdür benim de katıldığımı sanıyordu. | Open Subtitles | ظنّ ذلك المدير السافل أنني فرد من العصابة |
Sistemine giriş yapmamıza izin vererek Kellog kendi zaman topunu nasıl programlayacağını öğrenebileceğini sandı ama onun yerine tarihleri nasıl seçeceği hakkında yanlış bilgiler verdik ama o bunun gerçek olduğunu sanıyordu. | Open Subtitles | للسماح لها بتتبع نظامه يعتقد كيلوغ أنه تعلم كيفية برمجه كرة الزمن ولكن بدلا من ذلك سمح لنا فقط |
Herkes evliliğimizin kusursuz olduğunu sanıyordu ama öyle değildi. | Open Subtitles | الكل كان يعتقد أنه كان زواجنا مثالياً ولكنه لم يكن كذلك |
Bütün Britanyalılar gibi, işemek için daha iyi bir lazımlığa sahip olduğunu sanıyordu. | Open Subtitles | مثل كلّ البريطانيين، يعتقد بأنّه ولد بمعلقة ذهب في فمّه |
Bu sesi tanıyordum. Kimi kandırdığını sanıyordu o? | Open Subtitles | انا عرف ذلك الصوت من بحقّ الجحيم يعتقد بأنه كان يمازح؟ |
Onu sevdiğimi sanıyordu ama sevmiyordum, onun sevdiği gibi değil. | Open Subtitles | لقد ظن بأنني أحبه لكنني لم أفعل ليس كما أحبني |
Savaşın acılarını azaltığını sandığı bir şey tasarladığını sanıyordu. | TED | وقد ظن انه اخترع شيئاً سوف يقلل من فاتورة المعاناة في الحروب |
Herkes babamı sert biri sanıyordu ama hakkını yiyemem. | Open Subtitles | الجميع ظن أن أبي هو ذو القلب المتحجر لكن أقول أنه أنتِ |
Kadın sen söyleyene kadar Riley Jenkins'i hayali sanıyordu. | Open Subtitles | المرأة ظنت ان رايلي جينكينز كان صديقا وهميا حتى اخبرتها أنت بعكس ذلك |
Aramızda ufak bir yanlış anlaşılma vardı. Ben, benim için çalıştığını düşünüyordum o ise şirketi yönettiğini sanıyordu. | Open Subtitles | حصل بيني وبينها سوء تفاهم ، ظننت أنها تعمل عندي ، وهي ظنت أنها تدير الشركة |
Khrushchev bu durumla baş edebileceğini sanıyordu." | Open Subtitles | ظنّ خورشوف أنّ بمقدوره السيطرة على الوضع |
Kendine ait bir şirketi yoktu. Var olduğunu sanıyordu ama yoktu işte! O, sadece yönetiyordu. | Open Subtitles | لم يمتلك شركته الخاصة، ظنّ ذلك ولكنه لم يكن، كان يديرها فقط |
Seni şok ederek depresyondan çıkarabileceğini mi sanıyordu? | Open Subtitles | هل كان يظن أنه سيصدمك لكى يخرجك من الإكتئاب ؟ |
Başka biri olduğumu sanıyordu, bu yüzden, bu durumda, gerçekten bir sahtekârdım. | TED | لقد ظنّت أني شخص آخر، لذا في هذه الحالة، كنتُ في الواقع محتالاً. |
- Neden söz ettiğimizi sanıyordu ki? | Open Subtitles | الذي إعتقدَ نحن هَلْ كُنْتُ التَحَدُّث عن؟ |
Bir kanıt bulduğunu sanıyordu, ama o da uçup gitti. | Open Subtitles | وهو تاجر مخدرات كبير شرير اعتقد أن عنده طرف خيط، لكنه تبخر |
Bilmiyorum. Kadın hayalet olduğunu sanıyordu, adam da benim olduğumu. | Open Subtitles | اعتقدت أنها كانت أشباحاً، اعتقد هو أنه أنا |
En azından, kötülük ettiğini sanıyordu. | Open Subtitles | هذا ما يعتقده على الأقل |
Herkes babamın iyi bir adam olduğunu sanıyordu. Ve kasabayı ayakta tuttuğunu. | Open Subtitles | لقد إعتقد الجميع أنّ أبي كان رجلاً صالحاً، وأنّه أبقى البلدة صامدة، لكنّهم لمْ يعرفوا... |
Annem beni okula bıraktığı zamanlar okulda olacağımı sanıyordu, bense o arkasını döner dönmez bir U dönüşü yapıp kaçıyordum ve bahçenin arkasındaki kulübeye saklanıyordum. | TED | لذلك عندما كانت والدتي تأخذني إلى المدرسة كانت تعتقد أنني كنت في المدرسة كنت أخذ منعطفا عندما تدير ظهرها وأركض وأختبئ في سقيفة خلف الحديقة. |
Benim bahçede olduğumu sanıyordu ama ben tuvalette çok sessizce çişimi yapıyordum. | Open Subtitles | كانت تظن أنني في الحديقة لكنني كنت في المرحاض أتبول بهدوء جدا |
Hah, randevyulaştığı herifle, romantik bir gece geçirebileceğini sanıyordu. | Open Subtitles | هاه، انها تعتقد انها سيكون لدينا ل... على موعد رومانسي. |
Bilmediğimi sanıyordu ama biliyordum. | Open Subtitles | كان يظن أنني لا أعلم بأمرها ، لكنني كنت أعلم |