"sebebimiz" - Traduction Turc en Arabe

    • أسباب
        
    • سبب محتمل
        
    • سبب وجيه
        
    • هو سبب وجودنا
        
    • في أننا
        
    Yüz yüze temas sağlamak için çok fazla sebebimiz var. Open Subtitles هناك أسباب كثيرة تجعلنا نسعى إلى عن التواصل وجهاً لوجه
    Önce bir şüpheliydi. Şimdiyse onun kurban olduğuna inanmak için bir sebebimiz var. Open Subtitles ظهرت بالتحقيقات أولاً على أنها مشتبه به والأن لدينا أسباب لنعتقد أنها ضحية
    Gideceğimiz yere gitmek için iyi bir sebebimiz yoksa binemiyor muyuz? Open Subtitles هل كنا نعني بأننا سنذهب لو كان لدينا أسباب مقنعه للذهاب؟
    En azından ev için arama emri çıkartacak kadar sebebimiz oldu. Open Subtitles حسنًا، على الأقل كان لديّه سبب محتمل كافي لأمر تفتيش المنزل
    Son 72 saat içinde iki federal ajan vuruldu ve bundan kimin sorumlu olduğunu Bay McDeere'ın söyleyebileceğine inanmak için birçok sebebimiz var. Open Subtitles خلال 72 ساعة الأخيرة، عميلان فيدراليان تعرضا لإطلاق نار، و لدينا سبب وجيه للاعتقاد
    Dinlenmelisin. Geliş sebebimiz bu, ne de olsa. Open Subtitles .يجب أن ترتاحي بعد كل شيء، هذا هو سبب وجودنا هنا
    Bunu yapma sebebimiz, siyah insanlar arasında ciddi bir güvensizlik vardı uyuşturucu döneminde çok şiddet görülmüştü. TED والسبب في أننا بحاجة إلى القيام بذلك لأنه كان هناك نقص حاد للثقة في مجتمع السود بسبب عنف عصر الكراك
    Bir insanın bizi ilgilendiren konularda becerikli olduğunu, güvenilir ve dürüst olduğunu düşünüyorsak onlara güvenmek için yeterince sebebimiz var demektir, çünkü gözümüzde güvenilir olurlar. TED و عندما نجد شخصا كفؤا في أمور ذات صلة، نزيه و يمكن الاعتماد عليه، سيكون لنا أسباب وجيهة للوثوق به، لأنّه جدير بالثّقة.
    Bunu yapmak için birçok sebebimiz var, sadece cenaze sebepleri yok. Open Subtitles لدينا أسباب كثيرة لفعل ذلك ليس فقط أسباب جنائزية
    Bunu yapmak için birçok sebebimiz var, sadece cenaze sebepleri yok. Open Subtitles لدينا أسباب كثيرة لفعل ذلك ليس فقط أسباب جنائزية
    Bizi o tetiği çekmekten alıkoyan bir şey vardır çekmek için her türlü sebebimiz olsa bile. Open Subtitles هنالك شيء يوقفنا من سحب الزناد وحتى لو كان لدينا أسباب كثيره لسحبه.
    Elçilerin bu çocugun pesinde olduklarina inanmamiz için her türlü sebebimiz var. Open Subtitles انظري، هناك أسباب كثيرة للإعتقاد بأن المرسلين سيذهبون خلف الفتى
    Ancak birbirimize güvenmek için sebebimiz de var. Open Subtitles و لكن لدينا أيضاً أسباب لنثق ببعضنا البعض
    Artık beklememiz için bir sebebimiz yok. Open Subtitles لم يعد لدينا أسباب لننتظر أكثر من ذلك
    Oğlanı tutmak için çok sebebimiz var. Open Subtitles هنالك أسباب عدة للحفاظ على الفتى حيّاً
    Hayatta olduğuna inanmamızı sağlayan bir sebebimiz var. Open Subtitles . -لدينا عدّة أسباب تجعلنا نعتقد أنّها حيّة .
    Eugenia'nın park yerimizi çaldığına inanmak için sebebimiz var. Open Subtitles {\pos(192,210)}لدينـا أسباب تجعلنـا نعتقد أن ( يوجينيـا ) كانت تسرق قسائم شراءنـا
    Hakimden de arama emri alamıyoruz çünkü yeterli sebebimiz yok. Open Subtitles ولا نستطيع جعل القاضي أن يُعطينا أمر تفتيش لأن ليس هناك سبب محتمل كافي
    Yeterli bir sebebimiz ve bir sürü silahımız var. Open Subtitles لدينا سبب محتمل ومجموعة كبيرة من الاسلحة
    Bekle, bekle. Seni iyi bir sebebimiz olmadan suçlamıyoruz. Open Subtitles انتظر ، على رسلك ، نحن لا نتهمكك بدون ‫سبب وجيه
    Bunu kabullenmek zor, biliyorum ama iyi bir sebebimiz olmasaydı bunu sormazdık. Open Subtitles أنا أعلم أن هذا الكثير لتفهميه و لكننا لم نكن نسأل اذا لم نكن نملك سبب وجيه
    Çünkü burada olma sebebimiz o. Open Subtitles هذا هو سبب وجودنا هنا
    Hanukkah'yı kutlama sebebimiz bu. Open Subtitles وهذا هو السبب في أننا نحتفل هانوكا اليوم. النهاية.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus