"seviyorsun" - Traduction Turc en Arabe

• تحب
• تحبين
• تحبها
• تحبني
• تحبينه
• تحبّ
• تحبه
• تحبيني
• تحبينني
• تحبّين
• تُحب
• يعجبك
• معجب
• تَحْبُّ
• تحبنى

Bir kızı seviyorsun ve ondan hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyor musun?
أنت تحب فتاة ولا تعرف إن كنت معجباً بها ؟

Ama sen onları içine atıp atıp dolanmayı seviyorsun herhâlde!
ولكن أنت، بالطريقة التي تحملها بداخلك لابد أنك تحب ذلك

Orayı çok seviyorsun. Sana söylersem bu durumu mahvetmiş olurum.
انت تحب هذا المكان ، إذا أخبرتك فسوف أخرب هذا

Ne söylersem söyleyeyim, hiçbir şey değişmeyecek çünkü sen başkasını seviyorsun.
لا شيء اقوله سوف يغير اي شيء لانك تحبين شخص آخر

Cha Dae Woong denen insanı bu kadar çok mu seviyorsun?
لكن أنتٍ تحبين ذلك الانسان تشا داي وونغ لهذا الحد ؟

Tabii seviyorsun. Yoksa evlenmezdin, değil mi?
بالطبع أن تحبها أنت ستتزوجها ، أليس كذلك ؟

Misafirin kusuruna bakma. Tamam, kemerini bağla. - Hızlı sürmeyi seviyorsun.
المعذرة على وصول المنزل المجاور حسناً شدي الحزام تحب القيادة السريعة

Bu hiç bir zaman hayat kurtarmakla alakalı olmadı, bunu seviyorsun.
الأمر كله ليس عبارة عن حفظ حياة الناس, انت تحب هذا

Gücü ve itibarı seviyorsun, kendini seviyorsun entelektüel hayatını, kitaplarını Havana purolarını ve eminim ki bir zamanlar beni de seviyordun.
أنت تحب السلطة، والشرف وتحب نفسك وحياتك الفكرية، وكتبك وسجائرك الهافانية

O da seni gördüğüne çok memnun olacak. Titiz traş seviyorsun, değil mi?
سيكون مسرورا لرؤيتك أيضا تحب الحلاقة ، صح ؟

Madem kızı seviyorsun, aklını ve zekanı kullan da kızı elde etmeye bak.
إذا كنت تحب الخادمة ، منحنى التفكير والذكاء لتحقيق لها.

Tüm insanlığı seviyorsun ama ne var ki yaşayan tek bir canlıyı bir bireyi sevmekten acizsin.
انت تحب جميع البشر، حتى الأن انت غير قادر على ان احب فردا واحد كائن حي واحد.

Demek yeni okulunu çok seviyorsun, ve çocuklar geciksin istiyorsun.
إذاً تحبين المدرسة الجديدة لدرجة أن تجعلي الأطفال يتأخرون ؟

- Evet, demek kıyak olmayı seviyorsun. - Elbette. Kıyak dolanmak için doğmuşum.
ـ أجل، لا بد إنّكِ تحبين النشاط ـ أجل، أعني ولدتُ لأجل النشاط

Marian, böyle konuşma! Burasını benden çok seviyorsun.
لا تقولي ذلك يا ماريان ، هذه ليست الحقيقة تحبين هذا المكان أكثر مني

Senin bir karın var ve onu seviyorsun. Bu harika bir şey.
فلديك زوجة, وأنت تحبها, وهذا لطيف للغاية

Öyle olsan iyi edersin. Eğer öyle değilse beni hala seviyorsun demektir.
من الأفضل أن تكون كذلك لأن غير ذلك يعني أنك مـازلت تحبني

Bunca yolu geldin, çünkü onu çok seviyorsun.
لقد قطعت كل هذه المسافة لأنك تحبينه كثيراً

Aklınla ve ruhunla seviyorsun sahiden kalbinle değil. O sadece bir deyiş.
أنت تحبّ بعقلك و روحك و ليس بقلبك, إنه مجرّد قول

Beni seviyorsun David ve bu kez sevdiğine değer vereceksin.
انت تحبنى يا ديفيد وهذه المرة, ستحافظ على ما تحبه.

Herkes bir yana... benim adıma seviniyor olman gerekiyordu, çünkü sözde beni seviyorsun.
إعتقد أن من بين الجميع بأنك ستكونين الشخص الذي يفرح من أجلي لأنك من المفترض أن تحبيني

JK: Seninle çok zaman vakit geçirmedim, ama biliyorum ki yine de beni seviyorsun, ve muhtemelen hala benim için dua ediyorsundur ve beni düşünüyorsundur.
لم أقضي وقتاً طويلاً معك و لكنني أعلم أنك مازلت تحبينني و ربما مازلت تدعين لي و تفكرين بي

Çünkü arkadaş olmaya başlıyorduk ve sen koşmayı seviyorsun ve ben de..
لأننا بدأنا نصبح أصدقاء، وأنتِ تحبّين الركض ..وأنا أحبّ.

İnsanlar senden çekiniyor Ted... ve sen bunu seviyorsun çünkü biliyorsun ki böyle olunca...
الناس يرونك مُرعباً، تيد وأنت تُحب ذلك لأنه يعني

Bana ne yapmam gerektiğini söylemeyi seviyorsun, değil mi?
يعجبك ان تملي علي ما يجب فعله , أليس كذلك ؟

Onu sadece çikolatalı kekle aynı renkte olduğu için seviyorsun.
أنت معجب بها لأن لونها نفس لون الفطائر المحلاة فحسب

Justine, Retail Rodeo'da çalışmayı seviyorsun değil mi?
جوستين , تَحْبُّ العَمَل في متجرنا , أليس كذلك؟