| silah kaçakçısı ve karşısındaki çılgın moruk... tek yaptıkları her gün kapışmak. | Open Subtitles | لدينا تاجر أسلحة في الجهة المقابلة من الشارع ورجل مجنون في آخره كل ما يفعلونه هو المشاجرة |
| Bazı tehlikeli türlerle seyahat etmekle tanınıyorum bu yüzden seni silah kaçakçısı ya da ölümcül bir suikastçi zannedebilir. | Open Subtitles | لقد عرفت أن السفر مع بعض الأنواع الخطرة إذاً هو قد يعتقد بأنّك تاجر أسلحة أو بشكل ما مميت وقاتل |
| Kendi arabasının bagajında bulduğumuz silah kaçakçısı. | Open Subtitles | وهو تاجر أسلحة وجدناه مقتولاً في سيارته الخاصة |
| Ve kendini uluslararası bir silah kaçakçısı olarak görüyor. | Open Subtitles | و أصبح يتصرف كأنه تاجر سلاح عالمي |
| Yüzbaşı Butler, Rüzgâr Gibi Geçti'deki silah kaçakçısı. | Open Subtitles | " كابتن بتلار " " تاجر سلاح مأخوذ من فيلم " ذهب مع الريح |
| silah kaçakçısı dostun, neden bizimle Café Carlito'da buluşmadı ki ? | Open Subtitles | صديقكِ تاجر الأسلحة لا يستطيع أن يقابلنا في مقهى كارليتو؟ يريد أن تقابله هنا. |
| Niko Buros. silah kaçakçısı | Open Subtitles | (Niko Buros-نيكو بوروس), إنه مهرب أسحلة. |
| Uluslararası bir silah kaçakçısı ve bağımlı bir polis arasındaki en muhtemel bağlantı o. | Open Subtitles | إنها أكثر صلة ترجيحاً بين مهرب أسلحة دولي و شرطي مدمن, أليس كذلك ؟ |
| Yoksa topuklarımla boğulacak bir silah kaçakçısı tanıyorum. | Open Subtitles | أو أنا أعرف تاجر أسلحة الذي سيختنق بكعب حذائي |
| Konuştuğumuz kişi ünlü bir silah kaçakçısı ve üzerine kimseyi salamıyor muyuz? | Open Subtitles | هذا تاجر أسلحة مشهور عالميًا الذي نتحدث عنه ولا يمكننا الحصول على أي جواسيس عليه؟ |
| Bana katil lazım, muhtemel bir silah kaçakçısı değil. | Open Subtitles | لا، أحتاج إلى هوية من أطلق النار وليس اسم تاجر أسلحة |
| Şimdi o büyük silah kaçakçısı ve işin peşini bırakmıyor. | Open Subtitles | و الآن تاجر أسلحة كبير و لديه مشكلة كبيرة بسبب رحيلها عنه |
| Çünkü onun müşterilerinden biri bizim istek listemizde. Büyük balık bir silah kaçakçısı. | Open Subtitles | لأنّ واحداً من زبائنه في أعلى قائمة رغباتنا، تاجر أسلحة كبير. |
| Beni dünyanın en büyük silah kaçakçısı yapacaklardı. | Open Subtitles | جعلي أكبر تاجر أسلحة في العالم؟ |
| Kendine Akrep diyen bir uluslararası silah kaçakçısı. | Open Subtitles | إنه تاجر أسلحة دولي يدعو نفسه "ذا سكوربيون" |
| silah kaçakçısı demenin kibar yolu. | Open Subtitles | بسبب أنّه أكبر مهرّبي الأسلحة في السوق "إنّها مجرد طريقة مهذّبة لقول "تاجر سلاح |
| Anton'la birlikte gördüğün Natalie ismindeki kadın vardı ya onun silah kaçakçısı olduğunu düşünüyoruz ve sen onu tanıyabilirsin. | Open Subtitles | تلك المرأة التي رأيتها مع "انطون"، "ناتالي" نعتقد انها تاجر سلاح و انت يمكنك معرفتها |
| Vann'in ziyaretine gittiği bir diğer silah kaçakçısı. | Open Subtitles | تاجر سلاح آخر قام بين بزيارته |
| Fransız bir silah kaçakçısı ve büyüleyici kızıyla uğraşıp durdum. | Open Subtitles | أتعرفي ؟ طبعاً ، كل ما عرفته عنها كان تاجر الأسلحة الفرنسي وإبنته الخلابة |
| Yani bir tarafta silah kaçakçısı diğer tarafta düğünlere bomba bırakan hükümet var. | Open Subtitles | لذلك حصلت على تاجر الأسلحة على جانب واحد، ومن جهة أخرى، وهي حكومة تسقط القنابل على حفلات الزفاف. |
| İkimizin de bir numaralı uluslararası silah kaçakçısı. | Open Subtitles | تاجر الأسلحة المفضل لديك و لدي. |
| Niko Buros. silah kaçakçısı | Open Subtitles | (Niko Buros-نيكو بوروس), إنه مهرب أسحلة. |
| Uluslararası bir silah kaçakçısı ve bağımlı bir polis arasındaki en muhtemel bağlantı o. | Open Subtitles | إنها أكثر صلة ترجيحاً بين مهرب أسلحة دولي و شرطي مدمن, أليس كذلك ؟ |