Atom bombası stokları dünyada yaşayan adam başına bir ton dinamite eşit. | Open Subtitles | إحتياطى مخزون القنابل يعادل طن من الديناميت مقابل كل شخص على وجه الأرض |
Sekiz kişiye üç yıl boyunca yetecek stokları vardı. | Open Subtitles | كان عندهم مخزون لتغطية ثمان أشخاص لثلاث سنوات |
balık stokları tükendi veya üreme oranları düştü. | TED | والذي اقترح, أن المخزون ينضب أو ان هناك معدل تكاثُر مُنخفض. |
Çok dikkatli ve profesyonelce paylaşmalarına rağmen onları hayatta tutan kuru et ve tuzlanmış balık stokları günler önce tükenmişti. | Open Subtitles | شقّوا طرقهم إلى مخازن اللحوم والسمك المحفوظ، ولم يجدوا شيئًا ذهبوا بكل حرص مسرعين |
stokları var, suları, yiyecekleri var. - Elektrikleri bile var. | Open Subtitles | لديهم مؤن وماء وطعام، حتّى أن لديهم كهرباء. |
stokları iyi değil ama kabul. | Open Subtitles | ليس لديهم حتى قائمة الجرد و لكن لا بأس |
Gaz stokları vardı. Başka seçeneğimiz yoktu. | Open Subtitles | كانوا يملكون مخزوناً كبيراً من الغاز، لم يكن أمامنا خيار. |
Evet ama Isabel o stokları işe yaramaz hale getirecek kadar sulandırdı. | Open Subtitles | أجل، لكنّ (إيزابل) خفّضت من قيمة السّهم لدرجة جعلته نكرة. |
Gizli tedarik stokları iki taraf için de hayati kaynaklar oldu. | Open Subtitles | مخزون امدادات خفي اثبت انه مورد حيوي لكلا الجانبين |
Tüm o yiyecek stokları, antibiyotikler ve jeneratörler için de aynısı geçerli. | Open Subtitles | نفس الامر ينطبق على مخزون الغداء والدواء والمولد |
Tam da Nestene Bilinci'nin ihtiyaç duyduğu şey. Yiyecek stokları savaşta yok edildi. Protein gezegenleri çürüdü. | Open Subtitles | لقد دُمر مخزون غذائه أثناء الحرب |
Balık her beş kişiden birinin temel besin maddesiyken, mevcut koşullarda tüm balık stokları yok olma tehdidi altında. | Open Subtitles | ان المعدلات الحالية تشير الى ان مخزون الثروة السمكية في طريقه الى الزوال السمك يعتبر الغذاء الأساسي لواحد من كل خمسة أشخاص من البشر |
Güvenlik subayından bütün stokları kontrol etmesini istedim ve sancak uçuş güvertesi küçük silahlar dolabındaki 6 fünyenin eksik olduğunu bana söyledi. | Open Subtitles | لذا فقد طلبت فحص عشوائي لكل المخزون من قائدة القوات وهي اوضحت لي.. انه يوجد ستة متفجرات مفقودة بخزانة الاسلحة الخفيفة |
stokları ve Nakliyeyi yönetecek birisini arıyordum. | Open Subtitles | لقد كنت أبحث عن شخص مناسب ليدير قسم المخزون و الشحن |
Birkaç gündür, satılmamış stokları bırakıp gittiğini görüyorum. | Open Subtitles | يعود إلى البيت مع طن من المخزون الكاسد |
Çürümeyen yiyecek stokları, su arındırma ekipmanı tohum bankaları, soğuk DNA deposu tıbbi gereçler ve cerrahi ekipman. | Open Subtitles | مخازن لطعام لا يفسد، معدات تنقية مياه مصرف بذور مخزن حمض نووي بارد مؤن طبية، ومعدات جراحية |
Tahıl stokları azalmış durumda, fakat hafta bitmeden kuzey sınırından erzak gelmesini bekliyoruz. | Open Subtitles | مخازن الحبوب تنفد لكننا نتوقع امدادات من الحدود الشمالية قبل نهاية الاسبوع هذا يكفي - |
stokları var, suları, yiyecekleri var. - Elektrikleri bile var. | Open Subtitles | لديهم مؤن وماء وطعام، حتّى أن لديهم كهرباء. |
Buradaki ve otopsi odasındaki stokları iki kere kontrol ettik. | Open Subtitles | تفقدنا كل الجرد نهايةً بغرفة التشريح |
Bütün stokları sattık. | Open Subtitles | - اوه حقا ؟ لقد انتهينا من الجرد |
Ve bazılarının stokları hâlâ duruyormuş. | Open Subtitles | وبعضها لا زال مخزوناً. |
Evet ama Isabel o stokları işe yaramaz hale getirecek kadar sulandırdı. | Open Subtitles | أجل، لكنّ (إيزابل) خفّضت من قيمة السّهم لدرجة جعلته نكرة. |