Ya davayı alırsak ve suçlu olduğu ortaya çıkarsa? | Open Subtitles | ماذا لو تولينا هذه القضية و اتضح بأنها مذنبة ؟ |
Kendisinin cinayetten suçlu olduğu son derece açık, değil mi? | Open Subtitles | هل ظهر لكِ بأنها مذنبة بالقتل؟ |
Ama Mark Fuhrman'ın ırkçı olması ve tanık sandalyesinde yalan söylemesi sanığın açık bir şekilde suçlu olduğu gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | نعم لكن، الحقيقة بشأن أن (مارك فورمان) عنصري وأنهُ كذب وهو على منصّة الشهود هذا لايعني بأنه لايثبت على المتّهم كونهُ مُذنب بناء على منطق معقول. |
Ama Mark Fuhrman'ın ırkçı olması ve tanık sandalyesinde yalan söylemesi sanığın açık bir şekilde suçlu olduğu gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | لكن، الحقيقة بشأن أن (مارك فورمان) عنصري وأنهُ كذب وهو على منصّة الشهود هذا لايعني بأنه لايثبت على المتّهم كونهُ مُذنب بناء على منطق معقول. |
Bilmiyorum, Harvey bu makale onun suçlu olduğu hissini uyandırıyor. | Open Subtitles | لا أعرف يا (هارفي)، لكن تلك المقالة تجعل القضية مقنعة جداً أنه مذنب |
Mahkum olması suçlu olduğu anlamına gelmez. | Open Subtitles | -إن كان مداناً فهذا لا يعني أنه مذنب |
suçlu olduğu kanıtlanana kadar masumdur. Hiç duydun mu? | Open Subtitles | انه بريء حتى تثبت ادانته هل سمعتِ بذلك؟ |
Ya da Lacey'inin suçlu olduğu ortaya çıktığı için değil. | Open Subtitles | أو بسبب (ليسي) التي تبينت فيما بعد بأنها مذنبة |
- Bu suçlu olduğu anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | -بالضبط -هذا لا يعني أنه مذنب |
-Bence mükemmel. suçlu olduğu ispatlanana kadar suçsuzdur. | Open Subtitles | انه برئ حتى تثبت ادانته |