| Şimdi anlaması mühim olan şey, bu odanın suyla ısıtılıp, suyla soğutulduğu, kendi suyunu arıttığı, ve su enerjisiyle çalıştığı. | TED | الأن من المهم أن نفهم أن هذه الغرفة يتم تبريدها بالماء، وتدفئتها بالماء، وتنقي مياها، وتدار بطاقة الماء. |
| Sonra olan, yukarıdaki insanlar aşağıdaki insanların tüm suyunu emiyorlar. | TED | والآن ما يحصل هو أن الناس القاطنين في المدينة العليا يشفطون الماء كله. |
| Tanrı'nın bir hizmetkarı çeşme suyunu kutsayıp bir silah yapabilir. | Open Subtitles | خادم الرب يمكنه أن يبارك ماء الحنفيه و يجعله سلاحا |
| Aquaponics balığın kirli suyunu su pompası ile bitkilerin üzerine doğru yemler. | TED | والنظام الغذائي المائي هو المياه المتسخه للأسماك تغذي النباتات بواسطه مضخه مياه |
| Şu maili aç, o berbat meyve suyunu da ona batırmamaya çalış. | Open Subtitles | افتح ذلك المغلف حاول الا تضع اي من ذلك العصير الخبيث عليه |
| suyunu kanıtların üzerinde bırakmışsın ben de sandım ki... | Open Subtitles | حصلت على مائك بين الإمكانية الدليل لذا إعتقدت بأنّه كان... . يا، تي. |
| Herkes kendi suyunu kullanacak. | Open Subtitles | على كل رجل أن يقتصد فى استخدام الماء الخاص به. |
| Onlar benim hayat suyunu alacağımdan korkuyorlar. | Open Subtitles | لهذا يريدون قتلى انهم خائفون من ان اخذ الماء |
| Benim çalıştığım reaktör kasabanın suyunu kirletiyor ve zehirliyorsa senin mantığına göre bu beni bir suçlu yapar. | Open Subtitles | إن كانت محطتي تلوّث الماء ،وتسمّم البلدة ،طبقاً لمبدئك فذلك يجعلني مجرماً |
| -Seni izledim. suyunu yudumladın, garsonla konuştun. | Open Subtitles | أراقبك وأنت تشربين الماء وتتحدثين الى النادل |
| - Ayrıca bölgede bulunan itfaiyecilerin deniz suyunu kullanmalarına hemen izin verin. | Open Subtitles | و أيضًا، قوموا بالسماح فورًا لرجال الإطفاء في الموقع باستخدام ماء البحر. |
| Silecek suyunu en son ne zaman kontrol ettin? | Open Subtitles | متى كانت آخر مرة فحصت مستوى ماء الراديتاور؟ |
| Bizi güzel şeyler öğrettin doğa gibi ve neden deniz suyunu içmememiz gibi. | Open Subtitles | مثل الطبيعة ، ولماذا لا يجب شرب ماء البحر |
| Katil, denizanalarıyla dolu deniz suyunu plaj topuna enjekte etti. | Open Subtitles | لدينا القاتل حقن مياه البحر التي تنتشر فيها قنديل البحر |
| Bütün bu yeşil alanlar aslında,haliyle yağmur suyunu... ...emiyor,diğer yandan şehirlerimizin serinlemesini sağlıyor. | TED | كل تلك الأشياء الصديقة للبيئة فعلا طبيعيا تمتص مياه العواصف، أيضا تساعد على تبريد مدننا. |
| Örneğin, su kullanımımızı azaltmak için yağmur suyunu kullanıyorlar mı? | TED | فهل هذه المشاريع تستهدف على سبيل المثال .. استغلال مياه الامطار هل تقلل استخدام المياه بصورة عامة |
| Komşu çiftliklerin suyunu çalıyorlardı ama yine de üretimde başarısız oluyorlardı. | Open Subtitles | كانوا يسرقون المياه من المزارع المجاورة، وفشلوا في صُنع المنتجات الزراعيّة. |
| Bütün lanet olası elma suyunu içip ev kirletmekten başka. | Open Subtitles | عدا قضاء وقته يشرب كل قناني العصير و توسيخ المنزل |
| - Niçin burrito yiyoruz? - Kendi suyunu kendin al. | Open Subtitles | لماذا ناكل البيروتس هاهو مائك الخاص |
| Öyleyse arkadaşını taşı, ona kendi suyunu ver. İstersen kanını ver, umurumda değil! | Open Subtitles | احمل صديقك إذاً أعطه ماءك و دمك فلا يهمني ذلك |
| Ağaç bitlerinin besi suyunu sindirip dışkılaması sonucu oluşur. | Open Subtitles | هذه عصارة تتحول إلى هذا الشكل حينما يتم تناولها وتستخرج من خلال حشرات المنّ |
| Sonda onunla yine karşılaşacaksın. Ayrıca, meyve suyunu da getiriyor. | Open Subtitles | ستقابله مجدداً في النهاية بالأضافه, أنه سيعطيك شرابك |
| suyunu koydum ama motor fazla ısınmış sanırım! | Open Subtitles | ملئته بالماء, لكن المحرك ساخن جدا! |
| Baban sana kalkıp kendi suyunu almayı öğretmeliydi. | Open Subtitles | كان عليه ان يُخبرك ان تنهض مِن على مؤخرتك وتُحضر مياهك |
| Lahana suyunu iç! Ve de üstesinden gel be oğlum! | Open Subtitles | اشرب عصيرك المخفوق، وحاول الخروج سالماً من هذا يا بُنيّ. |
| ve neden suyunu daha alttaki bir rafa koymuyorsun? | Open Subtitles | و لمَ لا تضعين مائكِ في رفٍ أكثر إنخفاضاً ؟ |
| Yemek yapmak için kendi suyunu getirmişti. | Open Subtitles | لقد أحضرت ماءها بنفسها لتحضر عشاءها |
| suyunu versene. | Open Subtitles | دعني أرى ماؤك |