| Belediye Kurul üyesinin parmağındaki akik taşından da küçük olan yaratıkların çektiği arabasıyla gelir. | Open Subtitles | و قد أتت الى دولتنا ليست أكبر من حجر العقيق على اصبع السبابة الخاص بالعمدة |
| - Yeşim taşından zombilere benziyorlar. | Open Subtitles | إنهم نوع ما من الموتى الأحياء على شكل حجر الجايد الأخضر |
| Ardından ben de seni tamamen çıldırtacak doğru ama adice birşey söyleyeceğim. Zümrüd-ü Anka taşından çıktın ama hâlâ taşın içinde olduğunu sanıyordun. | Open Subtitles | ثم أتفوّه بقول قاسٍ، لكنّه حقّ، فيدبّ قولي فيك الجنون. خرجتَ من حجر العنقاء، لكنّك وهمتَ أنّك ما تزال بداخله. |
| Görünüşe göre gücüde bir meteor taşından alıyor. | Open Subtitles | ويبدو أن مصدر طاقته من قطعة من صخرة نيزك |
| Deney taşından kurtul. Kanıtlardan kurtul. Ben buraya asla gelmedim. | Open Subtitles | تخلّص من صخرة الاختبار و دمّر الأدلّة و أنا لم أكن هنا قطّ |
| O böbrek taşından sonra artık, sadece taze şeyler yemek istiyorum. | Open Subtitles | بعد حصاة الكليّة، لا أريد سوى الطعام الطازج. |
| Lal taşından bir broş, bir baston ve bir kulak borusu. | Open Subtitles | تضع بروش من العقيق و تمسك عصا و تضع سماعة أذن |
| Rosetta taşından sonra bu göreve Rosetta görevi adı verildi. | Open Subtitles | "تم تسميتها على اسم حجر "روسيتا "حجر رشيد"= |
| Zümrüd-ü Anka taşından çıktın ama hâlâ taşın içinde olduğunu sanıyordun. | Open Subtitles | {\pos(190,220)} خرجتَ من حجر العنقاء، لكنّك وهمتَ أنّك ما تزال بداخله. |
| - Yeşim taşından zombiler mi? | Open Subtitles | موتى أحياء على شكل حجر الجايد الأخضر؟ |
| Bu deniz taşından yapılma özel bir zincir! | Open Subtitles | هذه سِلسِلةٌ مُدبّبةٌ خاصّةٌ مصنوعةٌ من حجر بريسم البَحر! |
| Dün onu yeşim taşından bir Guanyin heykeliyle birlikte ziyaret ettim. | Open Subtitles | لذا قمتُ بزيارتها أمس... سويّة مع تمثال حجر اليشب "جوانيون...". |
| Kodek taşından mı bahsediyor? | Open Subtitles | هل تتحدث عن حجر الترميز ؟ |
| Phoenix taşından geldin ama hala içindesin sandın. | Open Subtitles | "خرجت من (حجر العنقاء)، لكنّك خلت نفسك ما تزال بداخله" |
| Diyorlar ki, İnfanta'nın gözleri meşhur Galveston taşından çok daha güzelmiş. | Open Subtitles | يقولون بأن عيني أميرة أسبانيا أجمل من... صخرة جالفيستون الشهيرة |
| Şimdiyse, meteor taşından elde edilen solüsyonu doğrudan damarlarına şırınga ederek işlemi kontrol edebilirim. | Open Subtitles | بحقن محلول صخرة النيزك مباشرة إلى عروقك |
| Meşhur Galveston taşından, Lordum. | Open Subtitles | صخرة جالفيستون الشهيرة, سيدي |
| Daniel Robinson'ın bahçesinde de bu çakıl taşından vardı. | Open Subtitles | دانيال روبنسون لديه حصاة طين مثل هذه على طول ممشى منزله |
| Çakmak taşından başka bir şey görmemekle içinde yazılı olan kozmosun tarihini okumak arasındaki fark bilimin ta kendisidir. | Open Subtitles | الفرق بين رؤية لا شيء سوى حصاة و قراءة التاريخ الذي كتبه الكون داخلها هو عِلم. |