Dürüst olmak gerekirse içimde bir parça, bu savaş hakkında söylediklerinizin doğru olmadığını umut ediyor. | Open Subtitles | يجب أن أكون صادقاً معكم جزء مني يأمل أن يكون ما تقولونه عن الحرب غير صحيح |
Arizona Üniversitesinden astronom Laird Close Dünya dışı ilk gezegenin fotoğrafını çekmeyi umut ediyor. | Open Subtitles | في جامعة أريزونا يأمل عالم الفلك"ليرد كلوز" في التقاط أول صورة لكوكب أرضي غريب |
Cumhuriyetçi Andrew Boone; Demokrat aday Donald Greenleaf'i... kıl payı da olsa geçerek; Oval ofiste kalacağını umut ediyor. | Open Subtitles | الجمهوري آندي بوون يأمل ... ببقائه من البيت الأبيض بعد هزيمة الديمقراطي |
Cutter olanları unutmanı umut ediyor. | Open Subtitles | كاتر يأمل أن تنسى الموضوع |
Çünkü hala bir çok insan kurtarma botunun belirmesini umut ediyor. | Open Subtitles | لأن العديد من الناس لازالوا يأملون أن يظهر أحد قوارب النجاة. |
Birçok insan da böyle umut ediyor. | Open Subtitles | كثير من الناس يأملون أن تحصل |
Kolay bir yolculuk yaptıklarını umut ediyor. | Open Subtitles | يأمل بأن رحلتهم كانت سهلة |
O, Arayıcı'nın Darken Rahl'ı öldürmesini umut ediyor. | Open Subtitles | إنه يأمل بأن يقتل الساعي (داركن رال) |
Princeton mikrobiyologu Tullis Onstott Idaho Şaleleri'nde kayalar içine yapılan sondaj çalışmalarında atalarını yakından inceleyebilmeyi umut ediyor. | Open Subtitles | خلال الحفر لأعماق سحيقة في صخور (ايداهو فولز)، يأمل أخصائيّ المكروبيولوجيا من (برينستون) (توليس أونستوت) في التعرف أكثر على سلالته. |
Gold'un onun hafızasını geri getirebileceğini umut ediyor. | Open Subtitles | يأمل أنْ يستطيع (غولد) إعادة ذاكرته |
Descartes Majestelerinin görüşleri için umut ediyor. | Open Subtitles | يأمل (ديكارت) بسماع رأي جلالتكِ |
- umut ediyor. | Open Subtitles | يأمل ذلك |