Çok uluslu şirketler, daima daha büyük zenginlik ve güç peşinde koşuyorlar. | Open Subtitles | الشركات المتعددة الجنسيات, مهتمة أكبر من أي وقت مضى في الثروة والسلطة. |
Ve modern ülkemizde bilimin zenginlik ve güç arasındaki dengeyi sağlama durumu ortadan kalkmıştır. | TED | وفي بلدنا الحديث، دور المنطق لم يعد يضم التفكير بين الثروة والسلطة بالشكل الذي كان عليه. |
Hekim Başı hakkında söylenenler doğruysa bu bilgi ve güç elbette ki ülke için kullanılabilir. | Open Subtitles | , الأشاعات حول الطبيبة السماوية صحيحة . هذه المعرفة و القوة يجب أن تستخدم من أجل مصلحة الامة بالطبع |
Yetkinlik, disiplin, dayanıklılık ve güç arıyoruz. | TED | فنحن نبحث التنافس ،الاإنضباط، التحمّل و القوّة. |
Doktorlar haftada birkaç kez aerobik aktiviteleri ve güç arttırıcı antrenman yapılmasını öneriyor. | TED | ينصح الأطباء بالتمارين عدة مرات في الأسبوع، بممارسة كلٍّ من تمارين الآيروبيك والقوة. |
Senin gibisiyle pek karşılaşmadım. Tanıdğım adamlar para ve güç peşindeydiler. | Open Subtitles | قلّة هم الرجال أمثالك، الرجال الذين أعرفهم يسعون وراء المال والنفوذ |
Sığınak ve güç kaynağı olarak kullanabilirsiniz yüzeyde kısa mesafeli uçuşlar yapabilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنكم أن تستخدموه للمأوى والطاقة تقوموا بالطيران فى قفزات صغيرة حول السطح |
Çok ulu ideallerle kurulan şirket açgözlülük ve güç tarafından tamamen baştan çıkarıldı. | Open Subtitles | و المنظمة التي تأسست علي القيم العليا تم الإستحواذ عليها بالجشع و السلطة |
80'lerde TV programlarında bir diğer sıçrama kontrol ve güç ile ilgiliydi. | TED | طفرة أخرى في الثمانينيات -- طفرة أخرى في عروض حول السيطرة والسلطة. |
Sana ipekler, mücevherler, servet ve güç verebilirim! | Open Subtitles | ويمكنني أن أعطيك الحرير والمجوهرات والثروة والسلطة |
Kimlik duygusu, disiplin, bilgi ve güç. | Open Subtitles | الشعور بالهوية , والانضباط, المعرفة والسلطة. |
Devlet, 100,000 feodal kraliyetten oluşuyor ve hepsi de para ve güç için savaşmakta. | Open Subtitles | الحكومة عبارة عن مؤسسات كثيرة تتصارع من أجل المال والسلطة |
Bu işte para ve güç olduğunu biliyor. | Open Subtitles | ولأنه يعلم أن هذا العمل يحوي المال والسلطة |
Bilirsiniz ki, psikolojik bozukluklar genellikle hastalar onları gördüğünde kontrol ve güç kullanarak genellikle şiddetin tipleri şeklinde yansıtırlar. | Open Subtitles | كما تعرفين، الإضطرابات النفسية دائماً ما تعبر عن نفسها في المريض عندما يرون أنفسهم ،يمارسون السيطرة و القوة |
Tecrübe, çok yönlülük, strateji ve güç... | Open Subtitles | الخبرة و التطور و الستراتيجية و القوة |
Serizawa sayıca... ve güç olarak üstün. | Open Subtitles | لدى سيريزاوا الكثرة العددية و القوة |
On bin yıllık bilgi ve güç, dünyadan saklı. | Open Subtitles | عشرة ألاف سنة من المعرفة و القوّة, مخفيّة عن العالم |
Eğer seçim aşk ve güç arasında ise bir kalbe sahip olmak bile başlı başına bir sorumluluktur. | Open Subtitles | إنْ وقع الاختيار بين الحبّ و القوّة فحتّى امتلاك قلب يُعتبر مسئوليّة |
Fakat, varoluşumuzu gerekçelendirmek için başka birine bağlı olmak can sıkıntısı ve güç oyunlarına kolayca sebep olur. | TED | إلا أن الإتكال على الآخر لتبرير وجودنا يؤدي بسهولة إلى الملل والتنافس في التأثير والقوة. |
Para ve güç sadece bir illüzyondur. O burada bir yerdedir. | Open Subtitles | الاموال والنفوذ هما وهم انهم فوق |
CO2'yi iptal edebilirler, ama oksijen ve güç sorun olacak. | Open Subtitles | هم يمكن أن يحلو مشكلة الكربون لكن الأكسجين والطاقة هي المشكلة الآن |
Para ve güç Druidli prensesleri çok çeker. | Open Subtitles | الأميرات الدرويديات غالباً ما ينجذبن إلى المال و السلطة |
Ama termodinamik, çok daha kapsamlı olan enerji ve güç teorisinin parçalarından sadece biriydi. | Open Subtitles | و لكن علم الديناميكا الحرارية هو مكون واحد من نظرية أشمل لتفسير القدرة و الطاقة |
Hanımefendi ikimiz ne kadar talihliyiz ki hayatlarımızı ayrıcalık ve güç içinde geçirdik. | Open Subtitles | سيدتي، أنت وأنا محظوظون لقضاء حياتنا في مواقع الامتياز والسلطه |
Usta Ng Mui, Wing Chun yumruk stilini geliştirdi, ...bunun sırrı esneklik ve güç kontrolü. | Open Subtitles | المعلّم (نغ موي) هو من أحدثَ أسلوب قبضة (وينغ شان)، يكمن السرّ في التحّكم بالقوة مع المرونة |