Her Hristiyan'ın vicdanı ona ak ile kara arasında farkı söylemeli. | Open Subtitles | ضمير كل نصراني عليه أن يدله على الفرق بين الأسود والأبيض |
Kendisi dışında kimse için vicdanı ve saygısı olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | ,أعلم أن ليس لديها ضمير و لا تقدير إلا لنفسها |
Bir adamın vicdanı genelde yararına olan şeylerin aksini söyler. | Open Subtitles | ضمير الرجل عموما فى تعارض طردي مع مصلحته |
Büyüklük ne zaman kötüye kullandırır kendini? vicdanı devlet gücünden ayırdığı zaman. | Open Subtitles | إن إساءة استعمال العظمة تتجلى عندما ينفصل الضمير الحيّ عن السلطة |
Dorian yaptığı için tedirginlik duyuyordu. Rahatsız vicdanı, tanıdıklarından kaçmasına sebep oluyordu . | Open Subtitles | إن ضميره المتعب قد جعله يتجنب كل من يعرفهم |
Dünyanın vicdanı olmak istemiyorum, kimsenin vicdanı olmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أكون ضميرا للعالم لا أريد أن أكون ضميرا لأى شخص |
Toplumumuzun vicdanı geçici bir süre de olsa tatmin oldu. | Open Subtitles | ضمير المجتمع الغاضب، . كان راضً بشكل مؤقت |
vicdanı olmadığını ve başkalarını umursamadığını çok iyi biliyorum. | Open Subtitles | ,أعلم أن ليس لديها ضمير و لا تقدير إلا لنفسها |
Görünüşte vicdanı hiç olmayan bir adam adama göre, sonuçlar her zaman yöntemi haklı çıkarır. | Open Subtitles | إنه رجل لا ضمير له لكي يخشى منه و أن الغاية تبرر الوسيلة دائماً |
Kredi verenlerin zerre kadar vicdanı olmadığını ne kadar vurgulasak, yetmez. | Open Subtitles | فلا يكفي أبداً أن تأكد عليهم فالناس اللذين يقترضون المال لا يوجد لديهم ضمير |
Sağlık sigortası endüstrisinde vicdanı olan biri vardı. | Open Subtitles | كان هناك شخص واحد في صناعة الرعاية الصحية الذي كان عنده ضمير |
En azından çocuğun vicdanı el vermiyor. Senin gibi vicdansız değil. | Open Subtitles | ولكنه على الأقل لديه بعض تأنيب الضمير أنت لم يكن لديك تأنيب ضمير أبداً |
Biraz olsun vicdanı varsa Dante de onlarla ölmüş olmalı. | Open Subtitles | إن كان لديه ضمير فسيتوقف عن أداء هذه الشخصية |
Bunlar vicdanı hırsına yenik düşmüş, parayla ya da mevkiyle sadakatleri satın alınabilenler için. | Open Subtitles | إنما للطموحين بلا ضمير يحكم أفعالهم و من يشتروا ولاءه بالمال و المناصب |
20'lerde onu tanıdığımda hiç vicdanı yoktu. | Open Subtitles | مرحٌ، فحينما عرفته في العشرينيّات لم يكُن لديه شيء من ضمير. |
İçinde bir şey olmadığını anlayana kadar bende bir düşünce meydana geldi. Ne vicdanı ne de sebepleri olan uzaktan bile insan olmayan biri. | Open Subtitles | كان يشكّل هاجساً لي، حتّى أدركت أنه لا يوجد داخله أيّ ذرة من الضمير أو من العقل لا شيء بالإنسانيةّ بصلة |
Onu öldüren sadece ilahi taktirdi, onu kendi suçlu vicdanı öldürdü. | Open Subtitles | إنها العناية الإلهيّة من قتلته شعوره بتأنيب الضمير |
O bir kral ve kralların vicdanı pek çok şeyle doludur. | Open Subtitles | هو الملك، والملك لديه كثير من تأنيب الضمير |
Madem Kral'ın vicdanı rahat değildi, ...bu konuyu daha önce neden gündeme getirmedi. | Open Subtitles | إذا كان الملك يقلقه ضميره لِم انتظر طويلاً ليثير المسألة؟ |
Kötü şeyler yapmaya aç ama vicdanı ve korkusu onu engelliyor. | Open Subtitles | إنّه متعطّش لارتكاب أمور سيئة لكنّ ضميره و خوفه لا يسمحان له بهذا |
Az da olsa bir vicdanı varsa... böyle olmadığını fark edebilir. | Open Subtitles | ان كان هناك ادنى فرصة ان لديه ضميرا فقد يساعدنا ذلك في تذكيره انها ليست كذلك |
"Çünkü insanların Tanrıya en yakın oldukları yer... "...vicdanlarından başka neresi olabilir? "Bir kişinin vicdanı, yaşayan herkesin... | Open Subtitles | وضمير المرء ما هو إلا قطعة صغيرة منضمائركل الرجالالذينعاشوا |
Hayır, vicdanı ona rahat vermez. | Open Subtitles | لا, ضميرها يؤنبها |
Biraz vicdanı olanlarınızın boğazından lokma geçmeyecek. | Open Subtitles | ومن كان منكم يتحلى بضمير فلن يقوى على الأكل |