Geçen hafta, başka bir çocuğa kitapla vurmuş kanatacak kadar sertmiş. | Open Subtitles | الأسبوع الماضي، ضرب طفلاً آخر بكتابٍ بقوةٍ كافيةٍ لأن تسيل دمائه |
O bölgeyi bir F2 hortumu vurmuş ve tahliyeden sonra hırsızlık gerçekleşmiş. | Open Subtitles | ضرب إعصار من الدرجة الثانية المناطق المجاورة والسرقة حدثت بعد عملية الإخلاء |
Yeni duydum. Şüpheli dün gece iki kurbanı da vurmuş mu? | Open Subtitles | لقد سمعت للتو ان المجرم أطلق النار على الضحيتين ليلة أمس؟ |
Hastamız o kadar becekriksizmiş ki sadece ön lobunu vurmuş. | Open Subtitles | مريضنا كان أحمقاً للغاية.. وذلك لأنهُ أصاب الفصّ الجبهي فقط. |
Hayır. Asıl önemli olan Wallace ın suratına vurmuş olmam. | Open Subtitles | لا , أعتقد أن الشيء المهم أني ضربت والاس في وجهه |
Evet, biri kurbanın kafasını duvara vurmuş, bayıltmış ve göğsünde bir kurşunla işini bitirmiş. | Open Subtitles | أحد ما ضرب رأس الضحية بالحائط ضربه بشده بالخارج ثم أعاده وقتله ذلك بطلقة نارية بالصدر |
Birine sertçe vurmuş. Bu salonu kim işletiyor? | Open Subtitles | لقد ضرب أحد بعنف, من الذى يدير هذا المكان ؟ |
2 SS-askeri babamı sokak ortasında vurmuş. | Open Subtitles | تم ضرب أبي حتى الموت من قبل جنديين للشرطة السرية النازية في الـ17 نوفمبر 1942 |
Koca, karısına vurmak yerine duvara vurmuş olmalı. | Open Subtitles | ربما ضرب الزوج الحائط بدلاً من ضرب زوجته |
Tutuklu bir adamımızı vurmuş, belki de iki adamımızı vurmuş olabilir. | Open Subtitles | الأسير أطلق النار على رجل أو إثنين من رجالك |
Efendim, Norman Castonmeyer bir saat önce kendini vurmuş. | Open Subtitles | سير نورمان كاستونماير أطلق النار على نفسه منذ ساعه مضت |
Bu yara yanlış yerde. Onu boğazından vurmuş. | Open Subtitles | هذا الجرح في المكان الخاطئ لقد أطلق النار على الحلق. |
Silah sesi de şurdan geldi. Sence bizim adamlardan birini vurmuş mudur? | Open Subtitles | صوت إطلاق النار جاء من هناك هل تظن بأنه أصاب أحد رجالنا؟ |
Aşağı tarafta bir resmi var. Kendini kolundan vurmuş. | Open Subtitles | هنالك صورة للغبي في الأسفل أصاب نفسه بسهم في ذؤاعه |
Sizi beklettiysek bağışlayın ama fırtına... Maine'den bu yana tüm yolları vurmuş. | Open Subtitles | اَغْفرُي لي إن تركتكِ تنتظرين، لكن باربرة ضربت العاصفة |
Bakalım ona yukarıda ne vurmuş. Ben hokey diskini saklayacağım, çok kaliteli bir şey. | Open Subtitles | دعينا نرى إن كان ما ضربه بالأعلى وسأحتفظ بالقرص.. |
1991'de bir ilaç firması önünde yapılan "Act Up" gösterisinde bir korumayı vurmuş. | Open Subtitles | في 1991، أطلقت النار على حارس أمن خارج شركة للأدوية أثناء القيام بإحتجاج أفترض بأنكم جميعا تعرفون ما هي أكت أب |
Olaylar sona erdiğinde baban zemindeymiş.... ...ama fail, babanı soğukkanlılıkla vurmuş gibi görünüyor. | Open Subtitles | كان على الارض,عندما دخلو,لكنه يبدو كأنه المجرم اطلق النار على والدك بدم بارد |
Evet, biri kafasına vurmuş ve kafa kemiği şeyini patlatmış. | Open Subtitles | نعم، شخص ضربها على رأسها ووفجّر على جمجمتها... شيئاً ما |
Ölüler. Bizimkiler birilerini vurmuş olmalı. | Open Subtitles | القتل ، من المُحَتَّم أن قوات المشاة قد أصابت شيئاً |
Demek ki bir şey sineğe çok şiddetli vurmuş. | Open Subtitles | ما يعني أنها صدمت بواسطة شيء ما محمل بقوة كبيرة |
Tüm gücümle vurmama rağmen sanki bir duvara vurmuş gibiydim! | Open Subtitles | اكره ذلك الجدار الحجري لقد ضربته بكل ما املك |
Birisini vurmuş, bu doğru mu? | Open Subtitles | الذي ضَربَ دوني شخص ما. هَلْ ذلك الصدقِ؟ |
Yani biri bu adamı vurmuş, kafasını kesip açmış ve beyniyle oynamış. | Open Subtitles | -لدينا مسدس هنالك إذًا مَن أردى هذا الرجل وفلق رأسه وعبث بدماغه |
Başkanın öldürüldüğü gün... polis raporlarına göre... bir 357 Magnum'la sana vurmuş. | Open Subtitles | يوم قتل الرئيس تقرير الشرطة يقول ضربك على رأسك بمسدس ماغنوم 357 |
Ah, aslında onsuz düşünemem. Biri bana vurmuş olmalı. - Evet. | Open Subtitles | .الحقيقه لا أستطيع تخمين ذلك .شخصاً ما لا بد و أنه ضربني |