Şunu söylemiyoruz; yürüyüşe çıkacaksınız ve sol elinizde Sistina Şapel'i ile geri geleceksiniz. | TED | ونحن هنا لا نقول أنك ستذهب في نزهة وتعود بفكرة مشابهة لكنيسة سيستينا. |
Evet, güneş hala ısıtıyor. Nehir kenarında yürüyüşe çıkmak için güzel bir akşam. | Open Subtitles | جيّد، الشمس لازالت دافئة والأمسية مناسبة للمشي قرب النهر |
Bu patika hiç kullanılmazdı. Köpeklerini yürüyüşe çıkaran insanlar tarafından bile. | Open Subtitles | هذا الموقع لا يأتيّ أحدٌ إليهِ كثيرًا,حتّى الذي يخرجون كلابهم للتنزه. |
İstersem, herhangi normal biri gibi yürüyüşe çıkmak. | Open Subtitles | أنا أذهب للتمشية لو أردت،مثل أى شخص عادى |
Ben de sabah olunca yürüyüşe çıktım ve sonra da yere yattım. | Open Subtitles | لذا، في الصباح ذهبت لأتمشى وفي ذلك الوقت تعرضت للحادث |
Küçük köpeğini yürüyüşe çıkarmıştı. | Open Subtitles | كَانتْ بالخارج مصطحبة كلبها الصَغيرَ للنزهة |
Bunu kutlamak için bir şeyler içmeye ya da yürüyüşe çıkmaya ne dersin? | Open Subtitles | أنظر ، لماذا لا نذهب لتناول مشروب أو الذهاب في نزهة للاحتفال ؟ |
Lucy ve ben şu herifi yürüyüşe çıkartalım. Hadi. Güzel olacak. | Open Subtitles | أنا ولوسي سوف نأخذ بوزو في نزهة سوف يكون ذلك رائعاً |
Mr. Smokey Jefferson, hadi bir yürüyüşe çıkalım, hadi bebeğim | TED | السيد سموكي جيفرسون، دعونا نذهب به في نزهة. |
Ormanda yürüyüşe çıkmıştım döndüğümde, aradan bir gün geçtiğini söylediler. | Open Subtitles | ذهبت للمشي في الغابة وعند عودتي، قيل لي أنني اختفيت لمدة يوم. |
Kızlar, biraz yürüyüşe ne dersiniz? | Open Subtitles | يافتيات هل تردن الذهاب للمشي و الحصول على بعض البيره |
Kısa bir yürüyüşe çıkmamız lazım. Hazır mısın? | Open Subtitles | أنا وأنت المفروض أن نذهب للمشي السريع هل أنت مستعدّ؟ |
Sahibi tasmayı eline aldığında Maggie neredeyse kendinden emin bir şekilde yürüyüşe çıkacaklarını biliyor. | TED | إذا التقط صاحبها الرسن، تعرف ماجي بدرجة كبيرة من التأكد أنه حان وقت الذهاب للتنزه. |
Çünkü sahibi tasmayı her aldığında yürüyüşe çıktılar. | TED | حسنًا، كلما يلتقط صاحبها الرسن، يذهبان للتنزه. |
- Şey, belki bir yürüyüşe veya gezintiye çıktı. | Open Subtitles | حسناً، ربما تكون قد ذهبت للتمشية أو في نزهة |
yürüyüşe çıkıp bir bankta... uyuya kaldın. Şimdi de gerçeğe daha yakın... | Open Subtitles | وذهبت إلي لاباريلا ثم خرجت للتمشية حيث غلبك النوم علي أريكة |
Aslında, küçük bir yürüyüşe çıkmak üzereydim, onlara nimetlerimi vermek için, bilirsin, bunun için. | Open Subtitles | في الواقع ، أنا كنت سأخرج لأتمشى قليلا لأقدملهمتبريكاتي،كماتعلم، لأقدم لهم تبريكاتي. |
Bir gün lapaları çok ısınmış, yürüyüşe çıkmışlar. | Open Subtitles | وكانت طبختهم ساخنة جدا لذلك خرجوا للنزهة قليلا |
Mümkünse kısa bir yürüyüşe çıkmayı düşünüyorum | Open Subtitles | إذا لم يكن لديك مانع .. أعتقد أنني سوف أتمشى قليلاً |
Evet, rehber kitaplar yürüyüşe başlamadan önce dili mümkün mertebe öğrenmemizi vurguluyor. | Open Subtitles | كتيب الارشادات يسبب التوتر اكثر من تعلم اللغه قبل البدء في المشي |
Belki yarın bir yürüyüşe çıkarız ben de sana parkı gezdiririm. | Open Subtitles | ربما غداً يمكننا أن نتمشى و سأتمكن من التنزه في الخارج |
Dün sabah yürüyüşe çıkmıştım. | Open Subtitles | ذهبت لنزهة صباح أمس و أنزلقت في بعض الوحل ثم سقطت من فوق الوادي |
Kilit bölgelerde kın kanatlıları kovacak önlemler alındığını geçen yürüyüşe gittiğimde gördüm. | TED | وهم يضعون أيضاً طارد الخنفساء في مناطق مهمة كما رأيت مؤخراً حين ذهبت هناك للتمشي. |
Bu yüzden tartışmalar sırasında, işler zorlaştığında, insanlar orman içinde yürüyüşe çıkarlar. | TED | وهذا هو السبب الرئيسي للسير في الغابات بعد تعثر المفاوضات |
- Hayır, lütfen bunu aklınızdan geçirmeyin. - Egomu alıp yürüyüşe çıkacağım. | Open Subtitles | لا من فضلك لا تفكرى هكذا أنا فقط سأصحب غرورى فى جولة |
Bir zamanlar küçük bir kız ormanda uzun bir yürüyüşe çıkmış. | Open Subtitles | ذات مرة كان هناك فتاة صغيرة ذهبت تتمشى طويلا في الغابة |
Benimle bir yürüyüşe çıkmanı teklif ediyorum. Geleceğin ne getirebileceğini bilemezsin. | Open Subtitles | أطلب أن تذهبي معي بنزهة ولا نعرف ما قد يحدث بالمستقبل |