Ve neden öyle düşündüğünü anlayabiliyordum; bilirsiniz, o kadar güzelce yapılmıştı ki. | TED | وعلمت حينها لماذا فكر كذلك. أتعلمون، لقد كانت مصنوعة بشكل فائق الجمال. |
Onun beyni, bizimkiler gibi diğer primatlarla aynı şekilde yapılmıştı. | TED | دماغه، كأدمغتنا، كانت مصنوعة في صورة أدمغة الرئيسيات الأخرى. |
O video 2011 baharında yapılmıştı ve bugün itibariyle neredeyse 20 şehre gittim ve neredeyse 2000 kişiyi fotoğrafladım. | TED | صُنع ذلك الفيديو في ربيع 2011 و الي يومنا هذا لقد سافرت الي حوالي عشرين مدينة و صورت حوالي الفين شخص. |
Filmin yapıldığı yıllarda film dekorları için çok sık kullanılmayan reçineden yapılmıştı. | TED | كان مصنوعاً من الراتنج، الذي كان مادة شائعة لدعامات الأفلام في الوقت الذي صُنع فيه الفلم. |
Fakat piyano da tahtadan yapılmıştı, onlar da elkoydular. | Open Subtitles | ولكن البيانو مصنوع من الخشب. لذلك حجزوه. |
Bu kale ise, insanları içeride tutmak için yapılmıştı. | Open Subtitles | أما هذه القلعة فقد بُنيت لإبقاء الناس داخلاً |
Doğru, bu piyano Franklin Roosevelt tarafından yapılmıştı. | Open Subtitles | صحيح. صمم هذا البيانو من قبل "فرانكلين روزفلت" ودعّمه بقاعدة على شكل نسر. |
Bu dayanıklı araçlar, demirden ya da çelikten yapılmamıştı fakat beklenmedik biçimde yumuşak olan bir şeyden yapılmıştı: pamuktan. | TED | لم تُصنع هذه الهياكل القاسية من الحديد أو الفولاذ، إنما وعلى نحوٍ غير متوقع صُنعت من مادةٍ لينة: القطن. |
Tek parça mayoydu. Beyaz bir kumaştan yapılmıştı. | Open Subtitles | كانت بدلة إستحمام من قطعة واحدة مصنوعة من شئ أبيض اللون |
O attığın saçma onu öldüremezdi. Kıtıktan yapılmıştı. | Open Subtitles | الضربة التي ضربتها له لم تستطع إيذائة لقد كانت مصنوعة من الكتان |
Bu kadın taştan mı yoksa balmumundan mı yapılmıştı? | Open Subtitles | هَلْ كَانتْ مصنوعة مِنْ الحجارةِ ولا الشمعِ؟ |
İlk küre tahta ve demirden yapılmıştı ve 100 tane 25 vatlık ampul vardı. | Open Subtitles | كانت أوّل كرة مصنوعة من الخشب والمعدن، وكانت مزوّدة فقط بـ100 مصباح أبيض قوة 25 وات. |
Yani, mermi 12 gramdı ve saf bakırdan yapılmıştı. | Open Subtitles | إذن، الرصاصة تزن 12 غرام، و مصنوعة من النحاس النقي |
Benim teknem de orada yapılmıştı, Tornstrom'un sereninde. | Open Subtitles | كان لدي مركبي الخاص، صُنع في ساحة تورنستورم |
Öbür taraf 2.000 yıl önce yapılmıştı ama bugün hâlâ var. | Open Subtitles | الجانب الآخر صُنع منذ ألفا عامًا وما يزال موجودًا. |
Orijinalinde bu kısım da kristalden yapılmıştı ama bilmediğimiz sebepten ötürü kırılıp kaybolmuştur. | Open Subtitles | بالأصل، الطرف صُنع من اليشم ايضاً لكن لسبب ما، توقف |
Onlardan birkaçı strafor ile yapılmıştı. | Open Subtitles | بعضا منها مصنوع من البولسترين. |
Püre elmadan yapılmıştı. | Open Subtitles | أنهو تفاح مصنوع من الصلصه |
Siz Şövalyelerin, büyük savaşçıların evreni keşfetmesi için yapılmıştı. | Open Subtitles | بُنيت لأجل فرسانك الصليبيون، لتستكشفوا الكون |
Bu evler güneşte kurutulmuş taşlar ve bloklardan yapılmıştı. | TED | بُنيت هذه المنازل من الصخور والأحجار. |
Bu obje reçineden yapılmıştı ve çok hafifti. | TED | هذا الشئ كان مصنوعاً من الراتنج وكان خفيفاً للغاية. |
Fuller, ona benzetilerek yapılmıştı. | Open Subtitles | لقد صمم فولير على شكله. |
Yapma bacak veya alçı protez yapılmıştı ve gerçek fizik rehabilitasyona başlıyordu. | TED | صُنعت الأطراف الصناعية المعدنية أو الجبسية وبدأ التأهيل البدني الفعلي. |