| - A.B. bunu yapmana gerek yoktu. - Biliyorum ama bu çok güzel. | Open Subtitles | اي بي لم يكن يجب عليك فعل ذلك اعلم لم يكن, لكنني احببته |
| Bunu yapmana gerek yoktu. | Open Subtitles | حسنٌ، ليس عليك فعل ذلك يمكنك العودة إلى المنزل |
| Bunu tek başına yapmana gerek yok. | Open Subtitles | التصرف المتحفظ هذا ليس ضروري ليس عليك القيام بهذا بعد الآن |
| - Hiçbir şey yapmana gerek yok. - Çocukluğumdan beri benimle konuşuyorlar. | Open Subtitles | ليس عليكِ فعل أى شئ - كانوا يغنون لى منذ طفولتى - |
| Hiçbir şey yapmana gerek yok. | Open Subtitles | ليس عليك أن تأتي إلى التكريم ليس عليك أن تفعل أي شيء لا تريده |
| Bunu yapmana gerek yoktu! Her şeyi mahvetmen gerekmiyordu! | Open Subtitles | لم تكن مضطراً لفعل هذا لقد دمرت كلّ شيىء |
| Bunu yapmana gerek yok ki. Kampta değiliz. | Open Subtitles | لقد اخبرتك انك لست مضطر لفعل هذا هذا ليس مخيم |
| Kızının bağlantılarından fayda ummak kulağa biraz garip gelebilir ama hiçbir şey yapmana gerek yok ve kapılar sana da açık olacak. | Open Subtitles | ربما يبدو فعلاً غريباً أن تسعى للمنفعة على حساب أبنتك ولكنك لست بحاجة لفعل شئ والأبواب ستُفتح لك |
| Bunu yapmana gerek yoktu. Eve gidebilirsin. | Open Subtitles | حسنٌ، ليس عليك فعل ذلك يمكنك العودة إلى المنزل |
| Bunu yapmana gerek yok. Seni buradan çıkarabilirim. | Open Subtitles | لا يتوجب عليك فعل هذا يمكنني اخراجكم من هنا |
| Hadi ama Molly sen misafirsin bunu yapmana gerek yok | Open Subtitles | هي يا "مولي"، أنت ضيفة لا يجب عليك فعل هذا |
| Sadece benim için bunu yapmana gerek yok. | Open Subtitles | حسناً، ليس عليك القيام بهذا من أجلي وحدي |
| Sufle yapmana gerek yoktu yine de Lib. | Open Subtitles | هذا لا يعني ما عليك القيام به من طعام مخمر، وكلام وقح |
| Bir başkasının yaptığı bir şey için suçlu hissedip böyle bir şey yapmana gerek yok. | Open Subtitles | لا يجب عليكِ فعل اي شيء لمجرد شعورك بالذنب تجاه ما فعله شخص آخر |
| Ama tekrar böyle bir şey yapmana gerek yok. | Open Subtitles | لكن لا ينبغي عليكِ فعل شيء من هذا القبيل مجدّداً |
| İyi biri olmak için bunu yapmana gerek yok. | Open Subtitles | ليس عليك أن تفعل هذا لتكون إنساناً جيداً |
| Bunu yapmana gerek yok. Benim çorabım var. Hatta ben sana çorap vereyim! | Open Subtitles | لست مضطراً لفعل ذلك، لديّ جوارب ، بل سأعطيك جوارب |
| Bu konuşmayı yapmana gerek yok. | Open Subtitles | انت غير مضطر لفعل هذا ، انت غير... |
| Otele gideceğiz. Sırf bir şey kanıtlamak için bunu yapmana gerek yok. Ondan değil. | Open Subtitles | انت لست بحاجة لفعل هذا لتثبت وجهة نظرك- لا , انا افعل هذا لأكافئ نفسى ببعض الرفاهية- |
| Eğer "tereddüt" kelimesini dediğimi bile duyduysan bunu yapmana gerek yok. | Open Subtitles | كما لو أنك تسمعني أقول كلمة شك لست مضطرا لفعل هذا |
| Bu arada yeni kanepe için teşekkürler! Bunu yapmana gerek yoktu. | Open Subtitles | وشكراً لكِ على الأريكة الجديدة لم يكن ينبغي عليكِ القيام بذلك |
| Bunu yapmana gerek yok biliyorsun | Open Subtitles | أنتي لست مضطرة لفعل ذلك,أتعلمي؟ |
| Bak, paranızı alacaksınız. Bunu yapmana gerek yok. | Open Subtitles | أنظر، ستنال أموالك، لا يجب أن تفعل هذا |
| Net varlığıma da üçüncü virgülümü koyacağım ve senin de hiçbir şey yapmana gerek yok. | Open Subtitles | و سأضع الفاصلة الثالثة في ثروتي وليس عليك ان تفعل اي شيء |
| Bir şey yapmana gerek yok. | Open Subtitles | ليس عليكَ فعل أيّ شيء كن فقط موجوداً بقربها |
| Senin bunları yapmana gerek olduğunu sanmıyorum çünkü bayağı ünlüsün sen. | Open Subtitles | لا يجب عليك ان تفعلي ذلك بالضرورة لأنك مشهورة |
| Yani bana masum rolü yapmana gerek yok. | Open Subtitles | لذا، فليس من الضروري أن أن تتظاهري بالبراءة معي |