yaptığım her şey gerçeği öğrenip onu rahatlatmak içindi. | Open Subtitles | اسمع كل ما فعلته كي أجد الحقيقة هو كي أتمكن من أن أعفيها |
Seninleyken yaptığım her şey, birtakım cevaplar almak üzere oynanmış bir roldü. | Open Subtitles | ما تعلمينه ، كل ما فعلته وانا معك كان تمثيل لدراسة استجابة محددة |
Ve bu şehirde yaptığım her şey, yasal olarak kabul edildi. | Open Subtitles | و كل شيء فعلته في هذه المدينة سيعتبر قانوني |
Ne söylesem söyleyeyim yaptığım her şey yanlışmış gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر أن كل ما أفعله خاطئ بغض النظر عما أقوله |
Son zamanlarda yaptığım her şey, onu kızdırıyor, küçük şeyler bile, mesela bir şey çiğnerken çıkardığım ses. | TED | مؤخرا، كل شيء أفعله يزعجها، حتى الأشياء الصغيرة، مثل الصوت الذي أحدثه عندما أمضغ. |
Eğer Dr. Wells söylediğin kişi ise S.T.A.R. Laboratuvarlarına adımımı attığımdan beri yaptığım her şey bir yalan demektir. | Open Subtitles | إذا الدكتور ويلز هو الذي تقوله هو، كل ما فعلت منذ الدقيقة أنا تدخلت القدم في ستار مختبرات |
Bak, bu hâlinle barışık olmana sevindim ama bunu elde etmek için yaptığım her şey senin içindi. | Open Subtitles | أنصتي، إنّي سعيد برضائك عن كينونتك الحالية لكن كلّ ما فعلته كان لأجلب لك هذا الترياق |
yaptığım her şey şüphesiz ulusal güvenlik içindi. | Open Subtitles | كل ما فعلته كان لا مفر منه بالنسبة للأمن القومي |
yaptığım her şey, benim için önemli olan tek şey senin iyi olman. | Open Subtitles | فبعد كل ما فعلته, جل ما يهم إنّكِ على ما يرام |
yaptığım her şey onun tutarsız vizyonundan kendimizi korumak, Hanlık'ı güvence altına almak içindi. | Open Subtitles | كل ما فعلته كان لضمان الخانية, بهدف حماية أنفسنا من ضلال رؤيته. |
Çünkü eğer çıkmanıza izin verirsem.... bütün hepsi, yaptığım her şey boşuna gider. | Open Subtitles | لأنّه إذا سمحتُ لكِ بالخروج... جميعُكم... كل ما فعلته سيكون لا معنى له. |
Üzgünüm. Sana yaptığım her şey için üzgünüm. Yaşattıklarım için. | Open Subtitles | أنا آسف , أنا آسف علي كل شيء فعلته بكِ كل شيء جعلتكِ تمرين به |
Yöntemlerimi sorgulayabilirsin, fakat benim yaptığım her şey Tanrı ve ülke için. | Open Subtitles | أنت تستنكر أساليبي لكن كل شيء فعلته كان لأجل الله والوطن |
Hayatıma tekrar girdiğin andan beri yaptığım her şey ama her şey senin içindi. | Open Subtitles | كل شيء كل شيء فعلته منذ أن عدتي الى حياتي كان لأجلكِ |
Yani şöyle: "yaptığım her şey bana geri döner." | TED | لذا كان بهذا الشكل: كل ما أفعله دائماً يعود بنتائجه علي |
Benim yaptığım her şey bir ödül sahipli kişinin davranışı çünkü benim bir ödülüm var. | Open Subtitles | كل ما أفعله هو موقف لفائز بجائزة لأنني فزت بجائزة. |
Ama şu an ve geçmişte yaptığım her şey bu aileyi güvende tutmak içindir. | Open Subtitles | لكن كل شيء أفعله وكل شيء فعلته هو لإبقاء هذه العائلة بأمان |
yaptığım her şey tamamen yönetmeliğe uygundu. | Open Subtitles | كل ما فعلت الوفاء بمتطلبات قانون الحد الأدنى. |
yaptığım her şey kilise ve Roma içindi. | Open Subtitles | كلّ ما فعلته كان للكنيسة وروما |
yaptığım her şey, büyük bir operasyon için taktik destek sağlamakmış. | Open Subtitles | كل شيء قمت به كان للدعم التكتيكي لأحد العمليات الكبيرة |
Tüm hayatım burada, 18 yaşından beri yaptığım her şey. | Open Subtitles | لقد دونوا حياتي كلها هنا كل شئ فعلته منذ ان كنت في الثامنة عشر |
Ama yaptığım her şey en derinlerdeki gizli duygularımı yansıtmıyor. | Open Subtitles | ولكن ليس كل شيء أقوم به يكشف مشاعري الأكثر سرية. |
Limandaki o yangından beri yaptığım her şey senin bu duruma düşmeni engellemek içindi. | Open Subtitles | كُل شيءٍ فعلته منذ يوم حريق القارب ،كان لإبعادكِ من أن تكونِ فى الحالة التي فيها الآن. |
Ajan olarak yaptığım her şey için beni sorgulayabilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنك التشكيك فى كل شىء فعلته كعميل |
Bu kasabada yaptığım her şey birilerine zarar veriyor. | Open Subtitles | كل شيء افعله في هذه المدينة يؤدي الى أيذاء شخص ما |
yaptığım her şey senin için Ragnar. | Open Subtitles | كل شيء اقوم به هو من أجلك راغنار |
yaptığım her şey için mücadele verdim. | Open Subtitles | كل شيء عملته كان يجب علي أن احارب من اجله |