Porsiyonlarımız bir kişinin iki tabak yemesi için çok büyüktür. | Open Subtitles | شرائح اللحم خاصتنا كبيرة جداً علي شخص كي يأكل أثنتين |
Porsiyonlarımız bir kişinin iki tabak yemesi için çok büyüktür. | Open Subtitles | شرائح اللحم خاصتنا كبيرة جداً علي شخص كي يأكل أثنتين |
Birilerinin bu şeyleri yemesi gerekiyordu, böylece fast food ortaya çıktı. | TED | الآن، يجب أن يأكل شخص ما .. كل هذه الأشياء، حتى وصلنا للوجبات سريعة. |
Şehirde onun restoranlarında yemek yemesi için üstüne para vermeyecek yer tanımıyorum. | Open Subtitles | ما من مطعم في البلدة لن يدفع من أجل أن يستقبل ذلك الرجل ليأكل عنده هل أنا محق؟ |
Onu Cory için ayırdım, ...hastaneden geri döndüğünde yemesi içindi. | Open Subtitles | لقد إحتفظت به من أجل كوري حتى يأكله عندما يعود من المشفى |
Bakterilerin kuyrukları yemesi 7 saat kadar sürer. | Open Subtitles | .. يستغرف البكتريا ما يقارب سبعة ساعات لأكل ذيول المَنيّ |
Annenize vermesinin bir işe yaramayacağını söyleyince çalışanların yemesi için bıraktı. | Open Subtitles | أخبرته أنه لا يوجد فائدة من إعطائه لوالدتك لذا تركه لفريق العمل ليأكله |
Sonuçta bir şeyler yemesi lazım. Gelin, siz de yemekle kontrol edin. | Open Subtitles | إنه لم يأكل شيء مع ذلك تعال هنا وسيطر عليه أيضا |
Milhouse'un bir gün içerisinde iki kez spagetti yemesi fikrinden hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | لاأحب فكرة أن يأكل ملهاوس وجبتي مكرونة في يوم واحد |
Ama yemesi gereklidir, sonunda... cesaretini toplar, tıpkı senin gibi. | Open Subtitles | لكن هو كان عليه أن يأكل لذا فقد قام بالبحث في داخله و وجد الشجاعة ، مثلك تماماً |
İnsanların et yemesi çok doğal, tamam mı? | Open Subtitles | من الطبيعى للانسان أن يأكل اللحم, مفهوم؟ |
Vay canına. Çok acayip bir rüya gördüm. Kafanı penguenin yemesi ne anlama geliyor? | Open Subtitles | لقد رأيت أغرب حلم ما الذي يعنيه عندما ترى بطريقاً يأكل قبعتك ؟ |
Siyahların, beyazlarla aynı ortamda yemek yemesi utanç verici. | Open Subtitles | أنت تعرف إنه من الاهانة أن يأكل السود مع البيض في مكان واحد |
Aslında ağır metalleri yemesi ve sonrasında zararsız organik madde çıkarması için. | Open Subtitles | حرفيا هو يأكل المعادن الثقيلة ثم ينتج مواد عضوية غير ضارة |
Baba, kısa bir süre hafif şeyler yemesi gerekiyor. | Open Subtitles | اوه.ياأبي.هو يجب عليه ان يأكل طعاماً خفيفاً لفترة من الزمن |
Ronald McDonald'ın çizburgerini Grimace'den uzakta yemesi gibi. | Open Subtitles | شيء مضحك كأن يكون رونالد مكدونالد يأكل البركر كينك |
Ve her gece köpekbalığı acıktığında Nina, yemesi için bir kolunu daha vermiş. | Open Subtitles | وكل ليلة كان القرش يجوع، وكانت (نينا) تعطيه ذراعاً أخرى من أذرعتها ليأكل |
Yavaşlıyor. Canlı bir şey yemesi lazım. | Open Subtitles | إنّه يعاني ، إنه يحتاج ليأكل شيئا حيّا |
Baş dönmesi, baş ağrısı varmış, söylediğine göre birşeyler yemesi gerekiyormuş. | Open Subtitles | كان يشعر بالدوار، ومُصاب بصداع، وقال أنّه يحتاج شيئاً يأكله. |
Yaralı adamın dev domuzları düşmanını canlı yemesi için eğittiği bölümü. | Open Subtitles | عندما درب الرجل المشوه الخنازير لأكل العدو؟ |
Annenize vermesinin bir işe yaramayacağını söyleyince çalışanların yemesi için bıraktı. | Open Subtitles | أخبرته أنه لا يوجد فائدة من إعطائه لوالدتك لذا تركه لفريق العمل ليأكله |
Bu sefer, iğrenç şeyleri yemesi gereken ben değilim. | Open Subtitles | ، هذه المرة لن اكون انا من يتغذى عليه |
Mısır'da yemek zamanı ilk çocuk en büyük kısmı alırdı bu da toksinin çoğunu onun yemesi demekti, böylece ölüyordu. | Open Subtitles | وبالتالي كل اطفالهم لم يأكلوا وتنشقوا السموم وماتوا من جرائها عشر اوبئة في عشرة تفسيرات علمية |
Sen yiyesin diye kendiliğinden parçalara ayrılmış bir meyve sanki insanların yemesi için yetişmiş gibi. | Open Subtitles | فاكهةٌمقـطعةٌعـلىشكل لقماةٍلـك... إن ذلك مثلُ أنها نضجت لـرجلّ ليأكلها. |