| Deniz yosunu çiftliği işini batırmasaydık ikinize de yetecek kadar para biriktirebilirdik. | Open Subtitles | كان سيكون لنا ما يكفي من المال لارسال كلاكما لولا فشلنا بالزراعة البحرية. |
| Şanghay'a gidip, onlara göndermeye yetecek kadar para kazanacaktım. | Open Subtitles | لقد قصدت أن أذهب إلى شنغهاي و أكسب ما يكفي من المال كي أرسله ثانية إليهم |
| Yakında herkese yetecek kadar para olacak. | Open Subtitles | قريباً سيكون هناك ما يكفي من المال للجميع |
| Neyse, az önce gelip bana televizyon almama yetecek kadar para verdiler. | Open Subtitles | بأي حال، لقد أتوا مبكراً وأعطوني مالاً كافياً لشراء شاشة جديدة |
| 6 ay yetecek kadar para biriktirdim. | Open Subtitles | اجل , جمعت مالاً كافياً لقرابة 6 اشهر |
| Baban bir tane hediyelik eşyaya yetecek kadar para verdi. | Open Subtitles | أباكِ قام بإعطائك مال يكفي لشراء تذكار واحد فقط |
| SCROOGE ve Vasiyetinde, bana mezar taşına yetecek kadar para bıraktı. | Open Subtitles | من الجيد انه ترك ما يكفي من المال لادفع من اجل ضريحه |
| Şehirde temel ihtiyaçlarınıza yetecek kadar para kazanacaksınız. | Open Subtitles | وفي البداية ستأخذون ما يكفي من المال للأساسيات من رأس مالنا المشترك. |
| Bir sürü odamız var. Sana ve bana yetecek kadar para kazanıyorum. Bu para ile ilgili bir şey değil. | Open Subtitles | لا تسيئين فهمي ، ولكني أجني ما يكفي من المال ـ الأمر لا يتعلق بالمال |
| Bu hesaplarda hepimize yetecek kadar para var. | Open Subtitles | هناك ما يكفي من المال في هذه الحسابات بالنسبة لنا جميعا |
| Bu gece bize biraz bira almaya yetecek kadar para kazandım. | Open Subtitles | أحرزت ما يكفي من المال الليلة لشراء بعض الجعة |
| Hem, elimizdeki tek şey, çabucak bir şey içmek ve havalimanına gitmeye yetecek kadar para. | Open Subtitles | بالإضافة، كل ما نملكه هو ما يكفي من المال لشراب سريع وسيارة أجرة إلى المطار. |
| Yoksa ağabeyinin şu anki durumunu korumak için evini satman gerek elimde evini elinde tutmaya ve ağabeyinin, istediğin unvanı almasına yetecek kadar para var. | Open Subtitles | ستضطرين لبيع منزلكِ لتحافظين على وضعيته لقد ادخرت ما يكفي من المال حتى تحتفظين بالمنزل وتغطين نفقاته كفارس وحاكم مستقبلي |
| Ben de gitmek istemiyorum, ama bu, Paul'ü evimizden çıkarıp, hayatlarımızı geri almamıza yetecek kadar para kazanmamızı sağlayacak. | Open Subtitles | وأنا أيضاً لا أريد الذهاب ولكن هذا سوف يجعلنا .. نجني مالاً كافياً لإخراج (بول) من منزلنا .. |
| Baban bir tane hediyelik eşyaya yetecek kadar para verdi. | Open Subtitles | أباكِ قام بإعطائك مال يكفي لشراء تذكار واحد فقط |
| Buradan kaçmaya yetecek kadar para var burada. | Open Subtitles | معي مال يكفي لنبتعد به سويًّا. |