Ama hatırlıyorum yani. Ona defterin yerini gösterdim, zincire bağlı duruyordu. | Open Subtitles | لكنني أذكر أنني قوي فأريته أين كان الدليل وأبقيته على السلسلة |
Bir zincire ya da düzeneğe yeterince stres uygularsanız kırılır. | Open Subtitles | عندما تضع التوتر على السلسلة فإنك تضع التوتر على النظام فتنفصم إحدى الحلقات |
Bu çözümleme, çok uzun ama tüm halkaları gerçeklerden oluşmuş bir zincire benziyordu. | Open Subtitles | انها حقا سلسلة طويلة ,وكل حلقة تمثل مرحلة حقا. |
Madde yaşamı vücuda getirirken, yaşam tek hücrelere, tek hücreler de dizgilere dönüşür. Bu dizgiler zincire, zincirler de ağ örgüsüne dönüşür. | TED | أعتقد أن المادة تولد الحياة الحياة تصبح خلايا وحيدة، الخلايا الوحيدة تصبح خيوطا الخيوط تصبح سلاسل، السلاسل تتشابك |
Annemi zincire vurup hapse göndermen iyi bir taktikti. | Open Subtitles | اقتياد أمي إلى السجن وفي يدها القيود كانت لمسة لطيفة منك |
Ama bedelini ödedim. 1 9 yıl zincire vuruldum. | Open Subtitles | سرقت لكنى دفعت الثمن، تسعة عشر عاماً فى أغلال |
Şehrinizi yakmayacağız. Sizi zincire vurmayacağız, kızlarınızı kirletmeyeceğiz. | Open Subtitles | لن نحرق مدينتكم , أو نشنقكم فى سلاسل ، ولن نغتصب بناتكم |
Örneğin sıçan, bu zincire rahatlıkla tırmanabilir. | Open Subtitles | الجرذ على سبيل الفرض يمكنه تسلق هذه السلسلة بيسر، لكن فقط |
Dur tahmin edeyim, kızı kilitlediğiniz odanın anahtarı flaş bellekle aynı zincire takılıydı. | Open Subtitles | واسمحوا لى ان اخمن مفتاح الغرفة موضوع فى نفس السلسلة |
Dur tahmin edeyim, kızı kilitlediğiniz odanın anahtarı flaş bellekle aynı zincire takılıydı. | Open Subtitles | واسمحوا لى ان اخمن مفتاح الغرفة موضوع فى نفس السلسلة |
Ve sanırım bu zincire bağIıydı. | Open Subtitles | وأنا أعتقد أن هذه السلسلة متصلة |
Onları oyup, bir zincire geçirip kolye yapmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أنتزعهم منك وألبسهم كـ سلسلة حول رقبتي. |
Senin okul yüzüğünü boynundaki bir zincire taktı. | Open Subtitles | ارتدت خاتمك المدرسي في سلسلة وعلقتها حول رقبتها |
Parmaklıklardan atlarken bu da onlara takıldı. Adamın cüzdanına takılı bir zincire benziyor. | Open Subtitles | سقطت هذه أثناء اندفاعه فوق السياج يبدو أنّها سلسلة من محفظته |
- zincire vurulmuş bir tutsaktı. | Open Subtitles | كان أسيرا فى السلاسل كنت أرجو من حاكم المدن الخمس |
Pek çok insani zincire baglayan aracisiniz. | Open Subtitles | أنت بوسائلك التعذيبية أهنت السجناء وأبقيت العديد منهم في السلاسل |
Saldırılacağı kulağıma gelmiş olsaydı Catherina Sforza şu anda zincire vurulmuş olurdu. | Open Subtitles | لو علمت و لو كلمة عن الهجوم كاترينا سفورزا ستكون ستكون هنا الآن في القيود |
Cehennemde falan değilim. zincire de vurulmamışım! | Open Subtitles | أنا لست في الجحيم إطلاقاً ليس لديّ أغلال! |
- ...tekrar zincire vurmak için geri döndüğünde... - zincire mi? | Open Subtitles | ...لوضع إنجلترا في سلاسل مرة أخرى في سلاسل؟ |
Harpiya'nın Oğulları'nın bizi yeniden zincire vurmasına izin verirsek hiç yaşamamış olur. | Open Subtitles | اذا سمحنا لـ"أولاد الخطّاف" بإعادتنا للأغلال فسيكون وكأنه لم يعش |
Ayağıma bağlı olan şu şey gibisin, zincire bağlı şu sürüklenen şey gibi. | Open Subtitles | أنت تشبه شيء مربوط في قدمي هذا الشيء المجرور بسلسلة |
Yatağımdan karga tulumba çıkartıldım mı, her yerim arandı mı, zincire vuruldum mu, besi hayvanı gibi getirildim mi? | Open Subtitles | لقد أخذوني من على سريري ، مُكبل وتم نقلي مثل الماشية ؟ |
Bize getirdiğiniz bu dilenci de kim bir suçlu gibi zincire vurulmuş? | Open Subtitles | من هذا البائس الذي احضرته لنا؟ مقيد بالسلاسل مثل المذنبين |
Cesaretiniz varsa zincire vurun | Open Subtitles | واجهوه إن كنتم تملكون الشجاعة |
Elbette oyle, boynunda bir zincire erkek yuzugu asili. Eski kocasinin belli ki. | Open Subtitles | تملك خاتم زواج رجالي في قلادة حول عنقها من الأرجح زوجها الأخير |
"Satranç, ustalarını zincire vurup ruhlarını öylesine biçimlendirir ki, en güçlüsünün bile içsel özgürlüğü bunun cefasını çeker." Albert Einstein | Open Subtitles | الشطرنج لديها ماجستير في تعقيداتها تكبل العقل والدماغ بحيث تجعل الحرية الداخلية للأقوى تعاني البرت اينشتاين- |