Galiba bir yerlerde sana göre temiz bir gömlek vardı. | Open Subtitles | أعتقد أن لدى قميص جديد من أجلك فى مكان ما |
sana iyi bir tavsiye verebilmek adına ana kuralımı çiğneyeceğim. | Open Subtitles | سوف أكسر قاعدتي الجوهرية من أجلك وأقدم بعض النصح الطيب |
Her neyse, yollayıcıya geri gönderilen bir paket sana geldi. | Open Subtitles | على أي حال، وصلت مجموعة العودة إلى المرسل من أجلك |
seni kafamdan çıkarabilirim, ama vücudum senin için yanıp tutuşuyor. | Open Subtitles | أستطيع التوقف عن التفكير فيكي ولكن جسدي يصرخ من أجلك |
O insanlara özgün, tıpkı sizin toplantılarınızın da size özgün olması gerektiği gibi. | TED | إنه مُخصصٌ لهم، تمامًا كما ينبغي على تجمعك أن يكون مُكرّسًا من أجلك. |
Artık, senin için neler yaptığımı ve sana ne kadar değer verdiğimi biliyorsun. Lütfen ona numarayı gösterir misin? | Open Subtitles | والأن حيث أنك رأيت ما فعلته من أجلك وكم أهتم لأمرك ، هل يمكنك رجاء أن تريه الخدعة ؟ |
Artık, senin için neler yaptığımı ve sana ne kadar değer verdiğimi biliyorsun. Lütfen ona numarayı gösterir misin? | Open Subtitles | والأن حيث أنك رأيت ما فعلته من أجلك وكم أهتم لأمرك ، هل يمكنك رجاء أن تريه الخدعة ؟ |
seni bugun buraya davet ettim cunku sana akil hocaligi yapmak istiyorum. | Open Subtitles | طلبت منكم ان تأتي اليوم أود ان العب دور الناصح من أجلك |
Şş. Kimseye bir şey demeyesin ha! Bu güzellik sana! | Open Subtitles | لا تخبري الأخرين بهذا أنا أفعل هذا فقط من أجلك |
Bu işi berbat etmezsen sana bir 100 papel çalışır. | Open Subtitles | إن لم تفسد هذا الأمر, هناك مائة دولار مِن أجلك. |
sana destanımsı bir doğum günü partisi ayarlamak daha çok hoşuma gider. | Open Subtitles | لكن أتعلمين ماذا؟ أفضل قضاء وقتي بالإعداد لحفل ميلاد ملحمي من أجلك. |
Moron dediklerin senin için bekliyor, ve sana o hoş çiçekleri yolluyor. | Open Subtitles | الحمقى الذين يتنظرون من أجلك ويرسلون لكِ زهور جميلة |
sana bir aylık tazminat vereceğim. | Open Subtitles | سأرتب من أجلك أن تحصلي على أجر راتب مقابل الفصل |
seni hep seveceğim, ve sana saygı gösterip hizmet edeceğim, ve elimden geldiğince senin yanında olacağım, ve senin için her şeyi yapacağım, ve senin için yaşayacağım. | Open Subtitles | إنني سوف أحبك و أكرمك و أخدمك دائماً و أبقى قريبة منك بقدر ما أستطيع و أفعل كل شئ من أجلك |
Senin için daha iyi çalmayı isterdim. Çünkü bu seni mutlu ederdi biliyorum. | Open Subtitles | ليتني عزفت بشكل أفضل من أجلك لأني أعلم أن ذلك كان سيجعلك سعيداً. |
seni korumak için atılmasaydım dönüp yüzüme bakar mıydın bir kez daha? | Open Subtitles | لو لم أخاطر بنفسي من أجلك الليلة هل كنتي ستنظرين إليّ مرتين؟ |
Genç bir adam size bu şarkıyı yazsaydı, ona ne derdiniz, Anne? | Open Subtitles | لو كتب شابا ما تلك الأغنية من أجلك ماذا ستقولين بشأنها ؟ |
Eğer gerçekten arkadaşınsa, film haklarını kim alırsa alsın senin adına mutlu olur. | Open Subtitles | ولو كانت صديقتك حقاً فستفرح من أجلك لا يهم مَن حصل على الحقوق |
Lütfen ben de geleyim. Orada seninle birlikte olmak istiyorum. | Open Subtitles | من فضلك دعنى آتى أريد أن أكون هناك من أجلك |
Sizin için hiç birşey yapmadığımı söylemeyin bana çünkü şu anda sizi bekliyorlar. | Open Subtitles | لذلك لا تقل أني لم أفعل أبدًا شيئًا من أجلك لأنهما تنتظرانك الآن |
- Ama şeytanlar hâlâ dışarıda. - Senin için döneceğiz. | Open Subtitles | ـ لكن الشياطينَ ما زالَتْ هناك ـ سنعود من أجلك |
Ben de şimdi gidip hastaneye bakacağım. sen eve dönebilirsin. | Open Subtitles | سأذهب إلى البلدة الآن من أجلك لكي تعودي إلى المنزل |
Aşman gereken bir engel olarak dahi olsa hep yanında olacağım. | Open Subtitles | سأكون متواجداً دائماً من أجلك حتى لو كانت كعقبة لك لتتخطاها |
Sizin için çok güzel taze bir balık da ayırdım. | Open Subtitles | لقد أحضرت أيضاً قدراً طيباً من السمك الطازج من أجلك |