Umarım optik yarı saydam poli-alaşımlı güç çeviriciler birinin retinasına uyar. | Open Subtitles | قط أتمنى أن العدسة الضوئية الشفافة قد تناسب شبكية عين أحدهما |
En çok göze batan, içlerinden birinin bakkala girip içeridekileri selamlayıp bir şişe viski istemesi ve onu başına dikerek dükkândan ayrılmasıymış. | Open Subtitles | ما جلب الانتباه هو أن أحدهما دخل إلى المتجر و حيّا الناس بحرارة واشترى قنينة وسكي و خرج وهو يشربها على الرصيف |
Diğerlerini kurtarmak için çocukların birini ölüme mi terk edeceksin? | Open Subtitles | أنت إذاً تحكم على أحدهما بالموت بناءً على احتمال عشوائي؟ |
İkisinden birini kurtarmak istiyorsak bir an önce karar vermeliyiz. | Open Subtitles | علينا أن نقرر قريباً لو كنا نريد أن ننقذ أحدهما |
Bir tanesi sabit kamera ile diğeri ise elde taşınan kamera ile. | TED | أحدهما من خلال كاميرا ثابتة و الآخر من خلال كاميرا محمولة باليد. |
Aksine Mars ve Snickers gibi bir durum: Temel olarak aynılar ama belki de biri diğerinden biraz daha çılgın. | TED | إنها أقرب لأن تكون قضية حلوى مارس وسنيكرز: بشكل أساسي هما متماثلان، ولكن أحدهما ربما يكون أغرب من الآخر قليلًا. |
biri veya ikisi de kim bilir? Veya bambaşka birşey de olabilir. | TED | أحدهما أو كلاهما ، من يعرف ؟ وقد تكون شيئا مختلفا كليا. |
İki çocuk okulda benimle alay etti. birinin dişini kırdım. | Open Subtitles | صبيَّان كانا يضايقانني في المدرسة و قمت بكسر أسنان أحدهما |
Diğer ikisinin üstü yukarı bakıyor: birinin üstü siyah ve diğerininki kırmızı. | TED | الاثنان الآخران على الوجه العلوي: أحدهما بغطاءٍ أسود، الآخر بغطاءٍ أحمر. |
birinin acayip uzun bir yüzü var, halam diğerini tercih ediyor. | Open Subtitles | أحدهما ذو وجه طويل جدا يبدو على عمتي أنها تفضل الرجل الآخر |
Şüpheliye iki Doğulu katıldı. birinin elinde çanta var. | Open Subtitles | انضم إلى الهدف رجلان شرقيان أحدهما يحمل حقيبة |
Birisini mankene giydirdiyse, Çatıdan mankeni atması için birini tuttuysa. | Open Subtitles | وألبس أحدهما لدمية، وإستأجر شخصاً لرمي الدمية من على السطح. |
Belki de oraya gidip birini tamir edebilir miyiz, bir bakmalıyız. | Open Subtitles | ربما يجب أن نذهب ونرى إذا كان يُمكننا أن نُصَّلح أحدهما |
Hangi kuralların doğru olacağı kesin değil, ...ama yapacağı tek şey işe yaraması için bunlardan birini karalamaya çalışmaktır. | Open Subtitles | ليس من الواضح كيف يمكن أن يُلام أيهما ولكن كل ما عليه فعله هو تلطيخ سمعة أحدهما لتنجح حيلته |
Bir tanesi ön tarafta ve şimdiden patlak vermiş, ve bağırsağı kavramıştı. | TED | أحدهما كان ينمو فى المقدمة وقد إنفجر ، وكان معلقاً بالأمعاء . |
dedim. Bir tanesi ölü, bir tanesi canlı. Bu ölü sevicilik olmalı. | TED | أحدهما ميّت و الآخر حيّ، إنّها مضاجعة الموتى. |
Bu deneyde yanıp sönen iki kare var, bir tanesi diğerinden daha yavaş oranda yanıp sönüyor. | TED | تحتوي هذه التجربة على مربعين يومضان، أحدهما يومض بمعدل أقل من الآخر. |
Yani iki kişi ranzada yatarken, diğer ikisi yerde yatıyor; biri hiçbir zaman temizlenmemiş pis tuvaletin yanından başka hiçbir yerde kalamıyor. | TED | لذلك يكون هناك شخصين على السرير وشخصين على الأرض، أحدهما لا مكان يذهب إليه إلا بجوار المرحاض القذر، الذي لم يُنظف أبدًا. |
Bu çok ilginçtir çünkü iki usta karşı karşıya gelir. | Open Subtitles | إنها ممتعة جداً حيث يوجد لديك لاعبان يوجه أحدهما الآخر |
Bir tane yastığımın altında bir tane de torpidoda 38'lik silahım var. | Open Subtitles | لديّ مسدسان من عيار 38 أحدهما تحت وسادتي والآخر في درج السيارة |
Bir tanesinin havalı, ekoseli bir paltosu vardı. | Open Subtitles | أحدهما كان يرتدي معطفاً غريباً بمربعات والآخر بدا جاداً |
Hala benim için çalışan iki kişi var. birine işimi yaptırmalıyım. | Open Subtitles | لازال لدي شخصان يعملان لدي يجب أن أكلف أحدهما بالقيام بعملي |
Ayrıca iki idrar yolu ile doğmuşum ve bir tanesini kontrol edebiliyorum ama diğeri kendiliğinden çalışıyor ve... altımı ıslatıyorum, ve... | Open Subtitles | و قد ولدت بإحليلين, أحدهما خاضع لإرادتي, و الآخر لا إرادي. |
Birinde çok çabuk yığılmanın başladığını görebilirsiniz. | TED | تستطيع أن ترى أن في أحدهما أن الأشياء تتكل سريعًا. |
İkisinin altı yukarıda: birisi dört ile mühürlenmiş ve diğeri yedi ile. | TED | اثنان مقلوبان على الوجه السفلي: أحدهما موسومٌ برقم أربعة، والآخر برقم سبعة. |