Sanırım bu her an geri dönebilir demek, öyle değil mi? | Open Subtitles | أفترض أن هذا يعنى أنه سيعود في أي وقت الآن ؟ |
Kişisel bir yönü yok, Komiser, fakat Sanırım uygun giyinmişsinizdir? | Open Subtitles | لا شيء شخصي لكني أفترض أن تحصل على الكساء الملائم |
Sanırım babanın kim olduğunu bilmiyorsun. Onunla tanıştığımda toz olmasını söylemem. | Open Subtitles | أفترض أنك لا تعرف من الوالد لئلا أطرده عندما أتعرف به |
Ama zavallı annemin arzuları senin için pek bir şey ifade etmiyor herhalde. | Open Subtitles | بالرغم من أنني لا أفترض ان رغبات ماما المسكينة كانت تعني لك الكثير |
Evet, sanıyorum, bu tür şeyleri herkes kadar az önemserim, fakat olabildiğince büyük bir yemek odası yaşamın gereklerinden biridir. | Open Subtitles | حسناً, أفترض أني لا أهتم كثيراً بهذه الأمور لكن وجود حجرة طعام كبيرة إلى حد ما هو أحد ضروريات الحياة |
Evet, galiba öylesin. Bir bakıma, ölümlü halin burada doğdu. | Open Subtitles | أفترض بأنكِ كذلك إن جاز التعبير لقد ولدتِ هنا.يا فانية |
Şanslı herif. Sanırım benden bunu isteminin iyi bir nedeni olmalı. | Open Subtitles | رجل محظوظ أفترض بأنّك لديك سبب جيد كي تطلبي مني ذلك |
Bizimle gel. - Bunu yapamam beyler. - Sanırım yapman gerekeni yapmalısın. | Open Subtitles | لا أستطيع فعلها يارفاق حسنا أفترض أنك ستفعل ما يجب عليك فعلة |
Sanırım hala polis haberleri üzerinde çalışıyor... ama her zaman bir terfi peşindedir. | Open Subtitles | أفترض أنها لا زالت تعمل على ضربات الشرطة لكنها تنظر دائماً إلى ترقية |
Sanırım o nota neden öyle tepki verdiğimi merak ediyorsunuzdur. | Open Subtitles | أفترض أنكم تتساءلن عن سبب رد فعلي بقراءة هذه الورقة |
Sanırım bir yıl içerisinde deneme yapacak bir laboratuar ayarlayabilirim. | Open Subtitles | حسناً أفترض الحصول على مختبر مجهز وتجربة جارية خلال سنة |
Sayın başkan, Sanırım son olarak birkaç şey söylemek istersiniz? | Open Subtitles | يا سيادة رئيس البلدية, أفترض أنك ترغب بإلقاء كلمةٍ أخيرة. |
Pekala, Sanırım bu kaplanın idrarı. Büyük kedi muhtemelen alanını işaretliyordu. | Open Subtitles | حسناً، أفترض أنّه بول نمر النمر على الأرجح كان يُعلّم منطقته |
Öyleyse Sanırım şu an ikimizin de bir ilişkide olmaması gerek. | Open Subtitles | إذن أفترض أنه ليس علينا الخروج معا في هذا الوقت، صح؟ |
herhalde, hediye paketi yapılmış ve ağzı bantlanmış bu adamla ilgili. | Open Subtitles | أفترض بأن تقومي به مع رجل سيقدم لك الهدايا وأشياء جميلة |
Brian'ın nerede olduğuyla ilgili bir şey bilseniz bize söylerdiniz herhalde değil mi? | Open Subtitles | أفترض انك ان علمت اي شئ عن الأماكن التي يتواجد فيها براين فستخبريننا |
sanıyorum, adamlarla yaptığı işlerle ilgili bir şeyleri ortaya sürecek. | Open Subtitles | أفترض أنه كشف الغطاء عن شئ ما في تعاملاته معهم |
Son perdede vurulmuştum. Çoğu casusun başına gelen de bu galiba. | Open Subtitles | لقد تلقيت رصاصة في المشهد الأخير و أفترض بأن ذلك يحدث لمعظم الجواسيس |
Novak'ın adını değiştirdiğini farz ediyorum çünkü abisiyle tanınmak istemiyordu. | Open Subtitles | أفترض نوفاك غير اسمه لأنه لم يرغب في يشارك شقيقه. |
- Sadece düşünüyorum. - Hain polis nasıl bulunur söyleyeyim. | Open Subtitles | أنا فقط أفترض ليس ألا سأخبرك كيف تكتشف الشرطى القذر |
Buraya, zaten beni öldürmek için geldiğinizi tahmin etmek zor değil. | Open Subtitles | هذا تهديد غريب . أنا أفترض أنك جئت لقتلي بأي طريقه |
herhâlde daha ufak kalibreli olanları bebek dişi fırlatıyordur. | Open Subtitles | .أفترض أن المسدسات الأضغر ستطلق أسنان الرضّع |
Pekâlâ, hepinizin bunun bir tiyatro grubu olduğunu bildiğinizi farzediyorum. Değil mi? | Open Subtitles | حسناً، أفترض أنكم جميعاً تدركون أن هـذه هي ورشـة للمسرح، أليس كذلك؟ |
Bence odasının dört duvarı arasında büyük bir termit yuvası var. | Open Subtitles | و الذي أفترض أنه كبير و بين الجدران الأربعة لغرفة نومه |
Onun yapamadığı bir şeyi ben niye yapabileceğimi zannediyorum ki? | Open Subtitles | لماذا أفترض نفسي قادراً على شئ وهو لم يستطيع فعله؟ |
Zodiac, seni hiç yakalayamadılar ama bu zamana kadar ölmüşsündür sanıyordum. | Open Subtitles | زودياك ,لم يلقو القبض عليك ابداً لكن أفترض أنك ميت الأن |
Ah evet, küpeleriniz, küpe takma fikrini sizin keşfettiğinizi sanmıyorum | TED | أوه حسنا، أقراطك أنا لا أفترض انك أبتكرت فكرة الأقراط |
Kendimi çok kötü hissediyorum ve Tahminimce buraya gelmen tesadüf değil. | Open Subtitles | أشعر بإستياء لذا أفترض بأن وجودك هنا ليس من قبيل الصدفة |
Bir hayranım için hiç önemli değil. Geçen geceki yayını izlediğini varsayıyorum. | Open Subtitles | إنّي ملبية لأيّما تطلبه معجبة، أفترض أنّك شاهدت نشرة ليلة قبل أمس. |