General, eğer burada daha fazla kalırsak bolca güneş yanığına sahip olacağız. | Open Subtitles | سيدى ، ستعرض لحروق شمسية هائلة لو بقينا هنا أكثر من ذلك |
Bildiğin gibi, burada işimden daha fazla tehlikede olan şeyler de var. | Open Subtitles | هناك أكثر من ذلك على المحك هنا أكثر من مجرد وظيفتى, أتفهمين؟ |
Kişisel bir bilgi olduğu için katiyen daha fazla bilgi veremeyeceklerini söylüyorlar. | Open Subtitles | ، لأنها معلومات شخصية يقولون بأنه لا يمكنهم قول أكثر من ذلك |
Birkaç öğrenci ailesinin de içinde olduğu kişiler, okul öğrencilerin gitmesini engellemek için daha fazlasını yapmadığından çok öfkeliydi. | TED | والبعض، بما في ذلك بعض عائلات الطلاب، كانوا غاضبين أن المدرسة لم تفعل أكثر من ذلك لمنعهم من المغادرة. |
Nedenleri ortaya koyabilirsin ama sence Bundan daha fazlasına ihtiyacın yok mu? | Open Subtitles | يمكنك إظهار الدافع لكن ألن تكون بحاجة إلى أكثر من ذلك ؟ |
Ben senin yalnızca komşunum. Hepsi bu, daha fazlası değil. | Open Subtitles | أنا جاركِ، هناك لا شيء هناك أكثر من ذلك يقال. |
Ailenin korunduğu daha iyi bir dünya, ve bundan fazlası. | Open Subtitles | عالم أفضل حيث ستكون عائلتك بأمان و أكثر من ذلك |
Çalışırken, hayatım boyunca daha fazla eğlendiğim bir gün olmadı. | Open Subtitles | لم أستمتع في يوم عملي من قبل أكثر من ذلك |
Durma, beni öldür. Ama daha fazla bir şey öğrenemezsin. | Open Subtitles | أقتليني ، إفعليها ، لكنّي لا أعلمُ أكثر من ذلك. |
Seni sinirlendirmek için bundan daha fazla şey olmalı evlât. | Open Subtitles | ينبغي أن تحتمل أكثر من ذلك كي أغضبك يا بني |
Dikkatsiz araç kullanma demek istemiyorum. daha fazla şey yaptığını düşünüyorum. | Open Subtitles | لا أريد جعلها قيادة متهورة أشعر أنّه فعل أكثر من ذلك |
Hava saldırısı için desteğini geri çekersen, daha fazla bilgilendiriliriz. | Open Subtitles | سحب دعمكم لغارة جوية، ونحن سوف يقال أكثر من ذلك. |
Hiç fikrim yok, ama para istemedi, o yüzden daha fazla gurur duyamazdım. | Open Subtitles | لا أدري، لكنها لم تطلب المال لهذا لن أشعر بالفخر أكثر من ذلك |
Bence Charlie Frobisher beni mutlu etmek için bundan daha fazlasını yapardı. | Open Subtitles | أعتقد أن تشارلي فروبيشر سيفعل ما هو أكثر من ذلك ليبقيني سعيدة |
Bence bundan daha fazlasını yapıyoruz. Bence bundan daha fazlasını engelliyoruz. | Open Subtitles | أعتقد بأننا نفعل أكثر من ذلك وأننا نحجب أكثر من ذلك |
Çünkü seninle olan sadece seks değil. daha fazlası var. | Open Subtitles | لأنّها ليست مجرّد جنس أمارسه معك إنّها أكثر من ذلك. |
Onları öldürmeye itiraz ediyorum, ama bundan fazlası var. | Open Subtitles | أنا أعترض على قتلهم, لكن الموضوع أكثر من ذلك |
Belki de daha az düşünüp daha çok öpüşsek daha iyi olur. | Open Subtitles | ربما كنا أفضل حالا عندما كنا نظن أقل والقبلات أكثر من ذلك. |
Tamam, Frances. Sanırım sana artık ihtiyacımız yok. Teşekkür ederim. | Open Subtitles | حسنا يا فرانسيس لا أظن أننا سنحتاجك أكثر من ذلك.. |
- Durum hiç iyi görünmüyor Kaptan. - Midesi Bundan fazlasını kaldırmaz. | Open Subtitles | لم يبد الأمر صحيحا يادراغ معدة الإنسان لا تستوعب أكثر من ذلك |
Dahası var, insan davranışlarını önceden sezmeye ne dersiniz? | TED | لا بل أكثر من ذلك أتعتقدون أنّ بالإمكان توقع السلوك البشري؟ |
Eğer yaşamak istiyorsan bundan çok daha fazlasını söylemen gerekecek. | Open Subtitles | تريدأن تعيش, اذن يجب عليك ان تخبرنى أكثر من ذلك |
daha da ötesi, bundan böyle artık ikiniz tek bir parça değilsiniz. | Open Subtitles | أكثر من ذلك ، حالياً أنتما الاثنان لستما مرتبطان عاطفياً بعد الآن. |
Hayır, durum bundan da önemli. Demek istediğim, ikinizi de düşünmeliyim benim için bir anne ve baba oldunuz. | Open Subtitles | بالطبع، الأمر أكثر من ذلك بكثير فأنتما الآن بمثابة أمي وأبي |