- Konuşmak manasındaysa, evet. - Seninle gurur duyuyorum, oğlum. | Open Subtitles | بطريقة ما نعم لقد فعلت أنا فخور بك يا إبني |
Evlat, seninle gurur duyuyorum. Bay başkan! Bay Başkan yardımcısı. | Open Subtitles | ولد , أنا فخور بك سيدي ألرئيس سيدي نائب ألرئيس |
Seninle gurur duyuyorum, Joey. Seks partnerim bir yıldız olacak. | Open Subtitles | أنا فخور بيك أوى يا جوى شريكى الجنسى هيبقى نجم |
Öyle gurur duyuyorum ki bu insan beni anlamak için zamanını harcadı. | Open Subtitles | أنا فخور جداً, أن هذا الرجل وجد أن الأمر يستحق أن يعرفني |
Biliyorum ben bir kişiyim. Ülkem için savaştım ve bununla gurur duyuyorum. | Open Subtitles | أعرف أنني رجل، أنا قاتلت من أجل بلادي و أنا فخور بذلك |
Bak, zor bir yolu aştın. Dostum olmandan gurur duyuyorum. | Open Subtitles | اسمع، قطعت شوطاً كبيراً و أنا فخور لأقول أنك صديقي |
Bloom kardeşlerin hayatında bir dipnot olduğum için çok gurur duyuyorum. | Open Subtitles | أنا فخور جداً بأن اكون مُجرد حاشية في حياة الإخوة بلوم |
Seninle gurur duyuyorum, Kurt. Kimin bildiği umurumda bile değil. | Open Subtitles | أنا فخور بك كورت لا تفكر في من يعرف الأمر |
Eşcinsel bir erkeğin hetero bir erkekle arkadaş olmasından gurur duyuyorum. | Open Subtitles | أنا فخور أن الشاب المثلي ميول لديه صداقة مع الشاب المستقيم. |
Dediğimin tam tersini yapmış olmana rağmen, seninle gurur duyuyorum. | Open Subtitles | وعلى الرغم من أنك تجاهلتي طلبي تماما، أنا فخور بك |
Yalan söyleyecektim ama hepsini kendin anladığın için seninle gurur duyuyorum. | Open Subtitles | ياللروعة،كنت سأكذب،لكن أنا فخور نوعاً ما بأنك أكتشفت الأمر برمته بنفسك |
Kültürümle gerçekten gurur duyuyorum ve sanat çalışmalarımla elçisi olmaya çalışıyorum. | TED | أنا فخور حقاً بثقافتي، وأنا أحاول أن أكون سفيراً لها من خلال أعمالي الفنية. |
Bu fragmani sizlerle paylasmaktan gurur duyuyorum. | TED | أنا فخور جداً لأعرض عليكم المهمة العسيرة. |
Neticede, çocuklarım oldukça iyi ve onlarla gurur duyuyorum. | Open Subtitles | بصفة عامة، كل أولادي رائعين و أنا فخور بهم. |
O kadar gurur duyuyorum ki bazen kıskançlıktan çatladığımı düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا فخور جدا أنه في بعض الأحيان أعتقد أنني سوف تنفجر. |
Sizinle gurur duyuyorum, çocuklar. | Open Subtitles | أنا فخور بكما أيها الأولاد لقد أديتما عملا رائعا |
Valla ben ailede bir Teksas korucusu olduğu iç in gurur duyuyorum. | Open Subtitles | أنا فخور جداً لأنه لدينا شرطى من تكساس فى العائلة |
Ve silahımı hiç kılıfından çıkarmak zorunda kalmadım. Bununla gurur duyuyorum. | Open Subtitles | و لم اضطر قط لإخراج مسدسي من جرابة و أنا فخور بذلك |
Seninle gurur duyuyorum. Bu yaptığın doğru bir şeydi. | Open Subtitles | اسمع، أنا فخور بك جداً أقصد أن هذة هي خطوة جيدة |
Bakıcıların bu durumuna karşı sahip olduğum kişisel ilgi ve hevesimin, kendi çalışma alanımda bir yankı bulmasından dolayı gururluyum. | TED | أنا فخور بكون إلتزامي الشخصي والحماس الذي أبديته بشأن هذا الموضوع وجد له صدى في مكان عملي. |
Sizlere kişisel bilgisayarların geleceğini sunmaktan gurur duyarım. | Open Subtitles | أنا فخور بأن أقدم لكم وللعالم مستقبل الكمبيوتر المنزلي |
Kendimle epey gurur duydum, çünkü kendi kendime mükemmel bir yay yapmıştım. | TED | أنا فخور جداً لنفسي لاختراع قوسي المثالي |
Lafı daha fazla uzatmadan, onur konuğumuz, yılın yargıcı, söylerken gurur duyduğum, kadim dostum, | Open Subtitles | إذن, بدون مقدمة إليكم ضيفة الشرف قاضية العام و أنا فخور بقولي, صديقتي المقربة |
Galiba buraya sizinle ne kadar gurur duyduğumu söylemek için geldim. | Open Subtitles | أعتقد أني أتيت إلى هنا لأقول لك كم أنا فخور بك |
Hayır, hayır. Seninle gurur duyuyorum. Aslında dün çok daha fazla gurur duyuyordum. | Open Subtitles | كلا، كلا، أنا فخور بك، في الحقيقة أنا فخور جدا بحيث أنه في الأمس |
Seninle gurur duyuyoruz, evlât. | Open Subtitles | هذا هو المتخرج أنا فخور بك بني |