| Sayın Başkan, biraz önce bir haber aldık dünya, uzaylıların saldırısına uğramış. | Open Subtitles | سيدي الرئيس، لقد تلقينا أنباء للتو الكوكب متعرض للهجوم من قبل الغزاة |
| Evet, müfettiş. haber yok mu? | Open Subtitles | آجل أيها المفتش، لا يوجد أنباء على الإطلاق ؟ |
| Size sevidirici haber verebilmeyi çok isterdim ama onu kısa zamanda buluruz, gerçekten, eğer beraber çalışırsak. | Open Subtitles | أتمنى لو كان لديّ أنباء جيدة. ولكن يمكننا العثور عليه سريعاً لو تعاونا معاً |
| İnsanlarım arasında sabahın iyi haberler getirdiğine dair bir inanç vardır. | TED | وثمة اعتقاد بين أبناء شعبنا أن الصباح يجلب أنباء طيبة. |
| Ah canım, maalesef sana kötü haberlerim var. | Open Subtitles | أنا خائفة لأننى احمل إليك أنباء غير سارة |
| Kötü bir haberim var. Kedin yatağına pisledi. | Open Subtitles | آه، أنباء سيئة القطة أخرجت فضلاتها في العرين |
| Evet! Yarbaydan haber gelmiş. Yaşasın! | Open Subtitles | وانا لا احب أن اشرب بمفردي هل وصلتك أنباء من المقدم ؟ |
| New Jersey büromuzdan yeni bir haber geldi. | Open Subtitles | هذا أخر ما وصل الينا من أنباء من مكتب نيويورك لوني، فلتشاهد ذلك |
| Hava sıcaklığı 18 derece civarında ki bu sürüngenler için iyi haber. | Open Subtitles | درجة الحرارة 65، وهي أنباء طيبة لكم يا زواحف |
| Bu sizin için iyi haber sürüngenler. | Open Subtitles | درجة الحرارة 65، وهي أنباء طيبة لكم يا زواحف |
| Ve beş yabancı haber ajansı; yaklaşık seksen tane muhabir. | Open Subtitles | ثمانية عشر من الصحف والمجلات وخمس وكالات أنباء حوالي 80 مراسل بالإجمالي |
| Burasıyla Karay ipler arasında çalışan silah kaçakçıları hakkında haber yazmıştım. | Open Subtitles | أجل أجريت أنباء قبل عدة سنوات عن تجارة سلاح بين هنا والكاريبي |
| Sayın Başkan, biraz önce bir haber aldık dünya, uzaylıların saldırısına uğramış. | Open Subtitles | سيدى الرئيس ، لقثد تلقينا أنباء للتو الكوكب متعرض للهجوم من قِبل الغزاه |
| Disiplin yok, düzen yok. Kötü haberler. | Open Subtitles | لا أنضباط أو أحساس بالمسئولية أنباء سيئة |
| Sıfır noktasına 18 dakika kaldı. haberler iyi değil. | Open Subtitles | لدينا 18 دقيقة على عبور الحاجز الصفرى لدينا أنباء سيئة |
| Ve hemen insanlara memnun edici haberler aldığımızı bildir. | Open Subtitles | وأعلن للناس إننا تسلمنا للتوا أنباء سارة |
| Millet, millet, size iyi haberlerim var. | Open Subtitles | اسمعوا جميعاً لدي أنباء جيدَة لكُم جميعاً |
| Harika haberlerim var, dostum. Bir çıkış yolu buldum. Ama acele etmeliyiz. | Open Subtitles | سولي، أنباء عظيمة، وجدت حلاً للخروج من مشكلتنا |
| Maalesef kötü bir haberim var. Bugün büyük bir hisse kaybı yaşadık. Ve bu durum kazanç tablonuza doğrudan yansıdı. | Open Subtitles | للأسف لديّ أنباء محزنة بخصوص خسارة اليوم الهائلة وتأثيرها العظيم على حقيبتك |
| Yürüdüğümüz yüce yoldaki büyük yoldaşım bu haberi sana yolladım ki seni ne muhteşem günlerin beklediğini bilesin. | Open Subtitles | تصورت أنها أنباء سارة أخبرك بها يا أعز شريكة لى فى العظمة حتى لا تكونى جاهلة بالعظمة الموعودة بها |
| Fatih'in bu zafer haberleri tüm dünyada şok etkisi yapmıştır. | Open Subtitles | أنباء أنتصاره أرسلت إشارة مدوية حول للعالم |
| Bir sonraki iş siparişine geçelim. Benim için iyi haberlerin yoksa bu otobüse gelme. | Open Subtitles | ننتقل إلى النقطة الأخرى من الاجتماع لا تدخل هذه الحافلة إلا إذا كانت لديك أنباء سعيدة لي |
| Bir casus Mehdi'nin şafakta saldıracağının haberini getirdi. | Open Subtitles | الجاسوس لديه أنباء بأن امهدى سيهاجم فى الفجر |
| Sanirim siz ikinize birkac haberimiz daha var. | Open Subtitles | أظن إنه لدينا أنباء أخري أكثر لكم أنتم الأثنين. |
| İçeride, karbon ve oksijen atomları birleşmek üzeredirler ve bu da kötü haberdir. | Open Subtitles | في الداخل، توشك ذرّات الكربون والأوكسجين أن تندمج معًا وهذه أنباء سيّئة |
| Ne yazık ki o konuda size bazı kötü haberlerimiz var. | Open Subtitles | ...لسوء الحظّ لدينا أنباء صعبة فيما يخصّ ذلك |
| Bir Amerikan Donanması gemisinin içinden bu sabahki sıcak gelişme: | Open Subtitles | أنباء عاجلة هذا الصباح من على متن سفينه أمريكيه |
| İyi habermiş cidden ama bu konu zor kapanır. | Open Subtitles | هذه أنباء سارّة فعلاً لكنّ المسألة لم تنتهِ بعد، أخالكم جميعاً سمعتم تقييم المحافظ |
| Majesteleri, aldığımız haberlere göre, İmparator, Fransızlar'la Crécy'de bizden ayrı bir antlaşmasını sonuçlandırmakla kalmamış, aynı zamanda kızının, Orleans Dükü ile evleneceği sözünü vermiş. | Open Subtitles | صاحب الجلالة لقد تلقينا أنباء بأنه فضلا عن قيامه بإختتام معاهدة السلام المنفصلة |