Ama korkarım bugün senin için yapabilecek bir şeyim yok. | Open Subtitles | و لكن أخشى أنه ليس لدي ما أقدمه لك اليوم |
Ancak borç konusunda şarkıda olduğu gibi öyle çok rahat bir duruşum yok. | Open Subtitles | على الرغم من أنه ليس لدي موقف متعجرف ضد ديوني كما توحي الأغنيه |
- Lafını etmeye bile değmez. Burada gömülü akrabam yok, sadece kurbanlar için dua etmek istemiştim. | Open Subtitles | بالرغم من أنه ليس لدي أقارب مدفونين هنا ولكني أردت أن أظهر بعض الاحترام |
Hayatımın büyük bir kısmı boyunca ben de hiç gücüm veya etkim olmadığını sanıyordum, hatta Danimarka Parlemontosunun bir üyesi olduğum zaman bile. | TED | لفترة طويلة من حياتي، ظننت أيضًا أنه ليس لدي أي سلطة أو تأثير، حتى عندما كنت عضوة في البرلمان الدنماركي. |
Hiç arkadaşım olmadığını mı söylemek istiyorsun? | Open Subtitles | إذاً ما تحاولين قوله لي أنه ليس لدي أصدقاء |
İtiraf etmeli, bir polis eşi için gerekli niteliklerden eminim hiç biri yok bende. | Open Subtitles | ما أقصده أنه ليس لدي مقومات زوجة ضابط الشرطة |
Aslında böyle bir niyetim yok, | Open Subtitles | أود تذكيرك أنه ليس لدي هذه النية لكن إذا فعلت ذلك |
Sanırım şikayetim yok, özellikle de kadınlar söz konusu olunca. | Open Subtitles | أعتقد أنه ليس لدي أي مشكلة، خاصة عندما يتضمن الأمر النساء. |
Bu bok velete söyleyecek sözüm yok muydu benim? | Open Subtitles | هل تعتقدين أنه ليس لدي بعض الكلمات القذرة لهذا التافهه |
"Ben senin için buradayım" demekten başka senin güvenini tekrar kazanmak için söyleyebileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | كل ما أعرفه، أنه ليس لدي ما أقوله أو حتى أطمئنكِ بأنني هنا للبقاء معكِ |
Zaten Amerika'ya gittiğine göre fazla bir anlamı da yok, öyle değil mi? | Open Subtitles | أعتقد أنه ليس لدي فرصة كبيرة لأنك ستسافرين إلى أمريكا على أية حال، أليس كذلك؟ |
Yani olanları kabul etmeyi beklemek gibi bir lüksüm yok. | Open Subtitles | هدفي هو أنه ليس لدي قدرة على الإنتظار للمعرفة |
, Allah bildiği için Hepimiz gece boyunca bunu yapabilirsiniz, ben ama zaman hiçbir şey yok. | Open Subtitles | يمكننا أن نفعل هذا طوال الليل لأن الله يعلم ، أنه ليس لدي شيء عدا الوقت |
%99.9 bende HIV yok. | Open Subtitles | احتمال كبير جداً أنه ليس لدي نقص المناعة |
Sonuçta bir uşağım yok ve kendim yapmak zorundayım. | Open Subtitles | و بم أنه ليس لدي خادم يجب أن أفعلها بنفسي |
Kim demiş param yok diye. Seni şikayet edeceğim. | Open Subtitles | من قال أنه ليس لدي مال أنا يجب أن أبلغ عن ذلك |
Bak, burada kalman için bir sebep olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أنظري , أنا أعلم أنه ليس لدي سبب للبقاء هنا |
Geçen gün bizden vazgeçtiğimi, yeterince inancım olmadığını,.. | Open Subtitles | ذاك اليوم قلتي أنني قد تخليت عنكِ بسبب أنه ليس لدي إيمان |
Ben sadece size l herhangi bir beklentileri olmadığını bilmek istiyorum. | Open Subtitles | أريدك فقط أن تعرفي أنه ليس لدي أية توقعات |
Hiç plağım olmadığını söyle. Ona söyledin mi? Dişinde plak var. | Open Subtitles | أخبريه أنه ليس لدي أي جير هل أخبرته بذلك؟ |
Sürekli özür diliyordu. Artık bir evim olmadığını düşündüm. | Open Subtitles | تابعت الاعتذار لي , اعتقدت , أنه ليس لدي منزل |