- Canınızı yakmayacağım. - Tabi! sen karıncayı bile incitmezsin. | Open Subtitles | ـ لن تتعرض للأذى ـ كلا، أنّك لن تؤذي ذبابة |
Anlatmaya çalıştığım bu, sen yalnızca bir tek şey değilsin. | Open Subtitles | ،أرأيت، ذلك ما أحاول قوله أنّك لست ذلك الرجل فقط |
-Evet, insan bir konuda iyiyse onu illa da kategorize etmek gerekmez ki. | Open Subtitles | نعم ، ليس لمجرّد أنّك جيد في شيء لا يعني أنّك ماهر فيه |
Ama ben senin bu tür sorunlarla ilgilendiğini hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم أكن أعلم مسبقا أنّك مهتم بهذا النوع من المسائل |
Beni aradığında ve beraber... beraber olacağımızı söylediğinde mutluluktan uçmuştum. | Open Subtitles | أنا مذهولٌ جداً، أنّك اتصلتِ بي وأنّنا نقوم بالتسكعِ معاً |
Eve dönmemi sağlayacak kişinin sen olabileceğinden her zaman emindim. | Open Subtitles | لطالما عرفت أنّك التي ستساعدينني في إيجاد طريقي إلى موطني. |
FBI, öldürüldüğünden emin ama onlara bunu sen söylemedin değil mi? | Open Subtitles | المباحث الفيدرالية مقتنعة أنّك قُتلت، لكنّك لم تخبرهم بذلك، أليس كذلك؟ |
- Elbette, buyrun. Çalışmazsam bana ekmek yok. sen yardım alıyorsun. | Open Subtitles | إذا لم أعمل فلن آكل كما أنّك تعتمد على المساعدات الإجتماعية |
Artı herkesten duyuyorum ki sen de yük arabasının üstündesin. | Open Subtitles | بالإضافة إلى الآن ، أنّني سمعت أنّك كنت في المركب |
Beni sanatkar olarak görebilirsin ama eminim sen de kendinin farkındasın | Open Subtitles | أنا رسّامة سيئة نوعاً ما، لكني متأكّدة أنّك تعرف ذلك بالفعل. |
Çünkü eminim ki sende bu konuda bir şeyler biliyorsundur. | Open Subtitles | لأنّني أفترض أنّك على الأرجح لا تعرف شيئاً عن ذلك |
Sana karşı geleceğiz, ki bu da bizim üstümüz olduğunu düşünmene rağmen bizden farklı olmadığın gerçeğini sana gösterecekti. | Open Subtitles | مما سيجبركَ على مواجهة الحقيقة في أنّك وإن كنتَ تظنّ نفسكَ أفضلَ منّا فأنتَ لا تختلفُ عنّا في شيء |
Sanki onun, senin sadece öğretmenin olmasından fazlasını istiyor gibisin. | Open Subtitles | ويبدو أنّك تريدها أن تكون أكثر من معلمة بالنسبة لك |
Beni sevdiğini biliyordum oğlum! Şimdi tekrardan benim köpeğim olabilirsin. | Open Subtitles | كنت أعرف أنّك تحبني، الآن يمكنك أن تصبح كلبي مجدداً |
Selam bebeğim. Burada olduğuna sevindim. Partinin dekorasyonu için yardım edebilirsiniz. | Open Subtitles | مرحباً يا عزيزي، يسعدني أنّك هنا يمكنك مساعدتنا في التزيين للحفل |
Duyduğuma göre kuyunun yarınki açılışında herkesin orada olmasını istemişsin bu doğru mu? | Open Subtitles | علمتُ أنّك طلبت من الناس أن يجتمعوا لمشاهدة بداية إنتاج البئر غداً، صحيح؟ |
Eğer saat 22:00'ye kadar bir yanıt vermezseniz kapasitesiz ve olduğunuzu varsayacağım. | Open Subtitles | إذا لم أستلم أي إجابة خلال 22 ساعة سأفترض أنّك بحالة عجز |
Ben de kavga çıkar ve benden nefret edersin diye... | Open Subtitles | وكنت خائفًا أنّك سوف تتعارك معي وبعد ذلك سوف تكرهني |
Ama, gözle görülür bir farklılığa sahip olmaksızın büyük bir üne kavuşmuş olmanızın sizi çok özel kıldığını söylediler. | Open Subtitles | ،لكن الذي جعلك استثنائيا كما قالوا هو أنّك شخص حقق شهرة عظيمة دون حيازته أيّ صفة مميزة بحد ذاتها |
Anneni kaybettiğin için kendini yalnız ve ailen yokmuş gibi hissediyorsun. | Open Subtitles | بسبب وفاة أمّك الأرجح أنّك شعرت بالوحدة وكأنه ليس ديك عائلة |
Böyle...biri için aşırı derecede yanıp tutuşmak, onlar için merak uyandırarak... sahip olduğun, emek verdiğin herşeyi bir kenara koyarak riske etmek. | Open Subtitles | أن تكون.. مُولعٌ بشخصٍ ما وينقلب عليك بسببهم، لدرجة أنّك سوف تُعرّض كُلّ شيءٍ قد ملكته قط، أو عملتَ جاهدًا لإجله للخطر. |
senin komadan çıktığını ve onun hayatını alt üst ettiğini de söylemişti. | Open Subtitles | قال أنّك استيقظت من غيبوبة والشيء الذي يعرفه أنّ حياته أصبحت فوضى |
Sanırım, benden birkaç espri bildiğim ve seni güldürebildiğim için hoşlandın. | Open Subtitles | أعتقد أنّك أحببتني لأنني كنت أعرف بعض النكت التي جعلتكِ تضحكين. |
Alman hakkında da birşey duymak istemiyorum ve Komadakinin Seksi Eşinden bahsetme sakın sürekli aklında o olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أسمع شيئاً عن الألمانيّ ولا تتكلّم عن زوجة الرجل في الغيبوبة لأنني أعرف أنّك تفكّر فيها |