Oh, lütfen mazur görün, Alma'ya söylemeliyim akşam yemeği için sadece üç kişi olacak. | Open Subtitles | اعذروني يجب أن أخبر الخادمة أن أن العشاء لثلاثة أشخاص |
Homer'a bu bebeği doğru zamanda ve doğru şekilde söylemeliyim. | Open Subtitles | يجب أن أخبر هومر، بالطريقة المناسبة وبالوقت المناسب |
Ve avukatım Jeff Pucell'e ayrılmam gerektiğini söylemem gerektiğini biliyordum. | TED | وكنت أعرف أنه كان علي أن أخبر جيف بورسيل المحامي الخاص بي، أنني يجب أن أغادر. |
Oğluma çalmanın kötü bir şey olduğunu mu yoksa onu öldürmek için bir sebep olduğunu mu söyleyeceğim? | TED | هل عليّ أن أخبر طفلي بأن لا يسرق لأنه من الخطأ فعل ذلك أو لأنهم سيستغلون ذلك لتبرير موته؟ |
Tamam, o zaman diğerlerine sizin de geleceğinizi söyleyeyim mi? | Open Subtitles | حسناً, لذا يمكنني أن أخبر الناس يمكنكم أن تكونوا هناك؟ |
Polise,seni sevgili kardeşimi öldürürken gördüğümü söyleyebilirim. | Open Subtitles | يمكننى أن أخبر الشرطة بأننى قد رأيتك تقتل أخى العزيز |
Birilerine anlatmalıyım... Hayır, paniklerler. | Open Subtitles | أنا يجب أن أخبر أحد ، يجب أن أتصل لا ، سيرتبكون |
Oğluma hakkımdaki tüm gerçekleri söylemeliyim. | Open Subtitles | عليّ أن أخبر ابني الحقيقة بشأن كل ذلك بنفسي |
Dietrich'e baskıya gireceğini söylemeliyim. Grafik'ten Orci'yi ara. Will'in bir fotoğrafını bul. | Open Subtitles | يجب أن أخبر ديتريش,اتصلى بـ أوركى فى قسم التصوير واحصلى على صوره لويل |
Var mısın iddiaya? Hunter'a işe yaradığını söylemeliyim. | Open Subtitles | تريدين المراهنة ؟ يجب أن أخبر الصياد أنها فلحت |
Bence beraber uyuyup, uyumamamız umurunda beraber çalışıyoruz ve insanlara gerçekten senin hakkındaki düşüncelerimi söylemeliyim. | Open Subtitles | أعتقد أنك تهتم بأننا ننام معًا، نعمل معًا، وعليّ أن أخبر الناس ما أظن بك حقّاً. |
Charles'e eninde sonunda söylemeyi planlıyordum. | Open Subtitles | ولكني كنت أخطط أن أخبر ، شارلز في النهاية |
Sinyoraya boşalacak bir sonraki güney odanın sana verilmesini söyleyeceğim. | Open Subtitles | يجب أن أخبر السيدة بأن تعطيكِ أول غرفة جنوبية بمنظر ستكون متاحة |
Olmazsa diğerlerine söyleyeyim, onlar mutlu olsun. | Open Subtitles | وإلا فيمكنني أن أخبر آخرين و أجعلهم سعداء |
Çok fazla şey söylediğinden değil, ama anlatış şeklinden, size saygı duyduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | ليس بأنّه قيل الكثير، لكن من الطريق تكلّم، أنا يمكن أن أخبر بأنّه إحترمك. |
Peter, gitme. Diğerlerine de Cinderella'yı anlatmalıyım. | Open Subtitles | بيتر، لا تذهب يجب أن أخبر الآخرين عن ساندريلا |
Panzehirin tesisin içinde nerede olduğunu söylerim ama onu alsan bile bir şey garanti edemem. | Open Subtitles | أنا يمكن أن أخبر بأنّك كنت هو في الوسيلة، لكن حتى إذاك يمكن أن تحصل عليه، أنا لا أستطيع ضمان أيّ شئ. |
Kadınlara ne hissettiğimi söylemek için hastalıklı bir istek duyuyorum. | Open Subtitles | لدي هذه الرغبة السخيفة في أن أخبر النساء بحقيقة شعوري |
Tabii ki kocana, kardeşimle gizli bir ilişki yaşadığını söylememi istemiyorsan. | Open Subtitles | إلا إذا أردتيني أن أخبر زوجك بأنكِ عى علاقة مع أخي |
Holmes'e haber vereyim mi? Tabi, bir elin nesi var iki elin sesi var. | Open Subtitles | هل علي أن أخبر هولمز أيضا؟ بالتأكيد كلما كنا أكثر كنا أفضل صحيح؟ |
Bu görevi istemediğimi Torres'e söylemeliydim. | Open Subtitles | كان ينبغى أن أخبر توريس أن يلغى هذه المهمة |
Tek yapmam gereken, arada sırada Sandy'ye onu sevdiğimi söylemekti. | Open Subtitles | كل ما كان علي فعله هو أن أخبر ساندي بأني أحبها من وقت لآخر |
Yeri ve zamanı değil biliyorum ama birine anlatmak zorundaydım. | Open Subtitles | أنه ليس الوقت والمكان ولكن عليً أن أخبر أحدً بالحقيقة |
Oraya daha önce gittiğimizi Nick'e söylemeye cesaret edemedim. | Open Subtitles | لم يكن لدي الجرأة ، أن أخبر نيك أننا كنا هناك قريبا |